ENGİN ARDIÇ

Mezarlıkta ıslık çalıyorlar

Ekonomik büyüme rekor üstüne rekor kırar, Avrupa ortalamasını katlaya katlaya giderken, bu iktidar seçim kaybetmez.
Erken seçim de olsa kaybetmez, zamanında seçim de olsa kaybetmez.
Türk ekonomisi dünyanın en hızlı büyüyen beşinci ekonomisidir.
Yüzde 5'i geçmiş, yüzde 7'yi hedeflemektedir.
"Bu gidişle" Çin'i bile sollaması beklenmektedir.
Üstelik ekonomik büyümenin "motoru" tüketim olmaktan çıkmış, Türkiye bu hızı sanayi üretimi ve ihracatla sağlamıştır.
İmdi... Bir yandan "üretim üretim" diye sayıklayan holding yazarları artık susmalıdırlar.
"Bir Törkiş Macron gelir de Erdoğan'ı yener mi" diye sayıklayan holding yazarları da, bizde de bir Macron çıkabilmesi için önce ekonominin batması gerektiğini, uzaktan çok parlak görünen ihtiyar beyinlerine yerleştirmelidirler.
İstanbul sermayesi, "gidişatın" onun da yararına olduğunu artık anlamalı, uyuzluk etmekten vazgeçmeli, adamlarına da gereken talimatı vermelidir.
***
Bu durumda muhalefetin hiç ama hiçbir şansı yoktur ve olmayacaktır. Zaten olmamıştır da.
Holding kalemşorları da bunu gördüler ve şimdi kimisi "her an herşey olabilir" diye, kimisi de "siyasette bir gün bile uzun süre sayılır" diye kendini avutuyor.
Hiçbir seçimi hiçbir şekilde kazanamayacağını pek iyi bilen Kılıçdaroğlu da, ağırlığı "adalet şaklabanlığına" verdi. Amaç Avrupa'yı gıdıklamak. Sonuçta, "birşeyler yapıyor görünmesi" de şart.
"Bari birkaç belediyeyi kazanalım" diye de hedef küçülttü.
Bu arada yalana başvurmaktan da hiç utanmıyor.
Bir palavra sıkıyor, sen ne dersen de ona sımsıkı sarılıyor.
Gene de, "yurt dışından doktoralı yirmi beş bin işçiyle ambalaj sanayii kenti kurmak" gibi palavraya "düzey atlatan" palavralardan vazgeçmiş olması sevindiricidir.
Artık "daha ince" çalışıyor.
Örneğin şu meşhur Berberoğlu meselesinde, ısrarla çarpıttığı unsur "tutuklama"...
Berberoğlu önce tutuklanıp sonra yargılanmadı.
Önce yargılandı, hüküm giydiği için sonra tutuklandı.
Bu da çok doğaldı. Yirmi beş yıl yemiş adamı bırakacaklar mıydı gezsin dolaşsın?
Ama Kılıçdaroğlu işin "hüküm" boyutunu ısrarla gözlerden kaçırmaya çalışıyor.
Israrla şunu yineliyor: "Milletvekilinin temsil yetkisi vardır, yargılanabilir ama tutuklanamaz!"
Hüküm giyerse de tutuklanamaz mı?
"Ceza niçin Can Dündar'a daha az da Enis Berberoğlu'na daha çok verildi? Fail mi daha suçludur fiile azmettiren mi?" diye tuttursaydı daha gerçekçi ve daha akıllıca davranmış olacaktı.
Ama bu bir çap meselesidir sonuçta.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.