ENGİN ARDIÇ

Bilim dışı kurgu

Eski meclis binalarımızı gezerseniz bir tuhaf olursunuz... Hem gururlanır hem hüzünlenirsiniz...
İlk meclis salonuna "burada nasıl toplanmışlar, nasıl oturmuşlar" diye şaşarsınız. Mektepten taşıma sıralardan oluşmuş, İttihat ve Terakki Kulübü'nden dönüştürülmüştür. Sobası tüten, idare lambasıyla aydınlatılan bu salaş makamda kahramanlık destanı yazılmış, mucize yaratılmış, bir savaş kazanılmıştır.
"Yetmeyince", ikinci bina...
Ona da şaşarsınız, o da salaş, üstüste... Merdiven altlarında kulis yapılıyor... Her seçim döneminde sayısı artan milletvekilleri genel kurul salonuna sığmıyorlar... Önemli oturumlarda "ilave" iskemle konuluyor!
O da yetmeyince, bugünkü üçüncü bina... Mehmet Barlas ağabeyim yazınca hatırladım, yasası 1937'de çıkarılmış, projesi 1938'de yapılmış, ancak 1961'de CHP'li bürokrat ve gazetecilerin Kurucu Meclis'ine yuvalık ederek açılabilmişti...
Neden? Araya dünya savaşı girmiş, para yok, vesaire.
1946'da devletin kasası altın doluydu, İnönü bir "kalkınma hamlesi" başlatmadığı gibi yeni meclis binasını da umursama dı. 1947'de kaba inşaatı güç bela bitti, öylece bırakıldı. Demokrat Parti de ancak 1957'de el atabildi.
Anıtkabir'e öncelik tanımışlardı!
Elli yedi yıl sonra, şimdiki de yetmiyormuş.
Üzülmeyin, önceleri Fransa'da da böyleydi.
Önce Versailles, sonra Tuileries saraylarının "kapalı tenis kortlarında" toplanıldı. Oradan gene Tuileries'nin saray tiyatrosundan bozma, daracık, tıkış tıkış salonuna geçildi.
Çok uzun süredir de Palais Bourbon'dadır. Fakat kimse "bu da yetmiyor" diye yakınmadı ve yakınmıyor.
Fransa'da iki yüz otuz yıl içinde, beşi de cumhuriyet olmak üzere, on kere rejim değişti, başkent değişmedi. Dört yıl süren ve bir parantez olarak kalan Alman işbirlikçisi Vichy rejimini, 1871 ve 1940'ta gene Almanlar'dan kaçmak için çok kısa sürelerle Bordeaux'ya taşınmayı saymazsanız.
İstanbul "düşman donanmalarına" açıktı...
Paris, Alman ordularına çok mu kapalıydı?
Hep düşünürüm, İstanbul başkent olarak kalsaydı meclis nereye yerleşirdi?
Herhalde o en eski ve ahşap Sultanahmet Adliyesi'ne ya da Fındıklı'ya değil.
"Padişahtan arındırılmış" Dolmabahçe Sarayı'nın Mabeyn Salonu uyar mıydı acaba?
Cumhurbaşkanı da Yıldız Sarayı'na tabii.
Canım, "bilimkurgu" yapıyorlar ya, biz de bugün "bilim dışı kurgu" yaptık, kalemimizi uçurduk işte.
Peki, yeni Türkiye'ye şimdi sıfırdan, yepyeni bir meclis binası yapmaya ne dersiniz? TBMM Başkanı İsmail Kahraman da "zaman içinde temennim budur" demiş. 1961'de yeni rejim şerefine yeni bina açılıyor da, şimdi daha da başka bir Türkiye'ye niçin olmasın?
GÜNÜN SUNTURLU SKANDALI
"Cumhurbaşkanlığı makamı mülgadır, yoktur, boşalmıştır. Bu nedenle Türk Ceza Kanunu'nun cumhurbaşkanına hakareti düzenleyen 299. maddesinin hükmü kalmamıştır."
Bülent Tezcan, CHP sözcüsü
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.