ENGİN ARDIÇ

Dönmenin alafortanfonisi

Şu bizim Babıali'de, artık karta kaçmış ünlü bir hokkabazın "ben öyle bir dönerim ki siz benim dönme hızıma yetişemezsiniz" lafı meşhurdur...
Bir de yavaş dönenler vardır. Bunlar, dönmeyi aylara yayarlarsa kendilerini kurtaracaklarını düşünürler.
İki gazete çıkarıp birini iktidara, birini muhalefete yatıran ve böylece şişi de kebabı da yakmamaya çalışan patronlar da var...
Ya da karpuz gibi, gazetenin dışı yeşil içi kırmızı. Sayfa muvafık, en azından dengeli, köşeciler muhalif.
Fakat "eskimiş isimlerle" çalışmak zorunda kaldıklarından, bunlardan "pat" diye dönmelerini beklemek de abes oluyor, Babıali kaşarlarından patron istediği "randımanı" alamıyor.
Dış politika konusunda kalem oynatan ihtiyarları dikkatle okuyunuz, vaktiniz bolsa.
Hem "Avrupacılık" satıyorlar hem de Tayyip Erdoğan'dan korkuyorlar.
Onun için, havayı koklayıp mevziyi ağır ağır değiştirmeleri şart.
Birdenbire "AB'ye girmeyelim" deseler okuyucu şaşıracak, girelim diye ısrar etseler bu sefer patron "hükümetle aramı bozmayın" diye fırçayı çekecek...
Önce, AB'ye giremezsek "ölürüz biteriz mahvoluruz" yönünde yayın yaptılar.
Ufukta yeni bir referandum belirince de, halkın göstereceği tepkiyi, AB'den vazgeçme kararının halka sorulacağını ve bu yolla "tartışmasız" bir sonuç alınacağını gördüler (orada da bilmemkaç milyon oy çalınır mı Selin Hanım?)
Şimdi yavaş yavaş "üzücü ama eh, ne yapalım" çizgisine geliyorlar.
Çünkü Avrupa, Tayyip Erdoğan'ın Fetö darbesiyle devrilmesi girişimine "fiilen" destek vermeyi de aştı, "anayasa paketinde değişiklikler yapılmazsa ilişkileri askıya almaktan" sözedecek kadar küstahlaştı. Eleştiri değil, uyarı değil, açık seçik "husumet" sözkonusu. Türk halkının tercihini açıkça küçümsemek, reddetmek durumu var.
Bu sefer hayırcıların kazanacağı yeni bir referandum mu istiyorlar?
Kılıçdaroğlu istiyor da, Avrupa da mı istiyor?
Bu da demokrasi falan mı oluyor?
Bizim Avrupacılar baktılar ki artık bu kadar da densizliğin savunulur tarafı yok...
Yavaş yavaş Avrupa fikrinden palamarı çözmeleri gerekecek...
"Üyelikten vazgeçip daha çok ekonomik ağırlıklı bir işbirliği düzenine" geçmenin yararlarını düşünmeye koyuldular.
"Başka bir ortaklık şekli" bulmakta yarar varmış!
Görünen oymuş ki böyle bir fikir giderek zemin kazanıyormuş.
Bonjour messieurs!
Bunu bir zamanlar Sarkozy söylemişti de etmediğimiz küfür kalmamıştı.
Adam baklayı ağzından erken çıkarmış, suçu buymuş.

***

Günün incisi
Boş geçiyoruz. Hasret kaldık Kemal Bey, katkılarınızı bekliyoruz! Eski hızınız kesildi galiba...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.