ENGİN ARDIÇ

Benim zaferim senin zaferini döver

Seçimi AKP kazanınca "ülkeyi terkedeceğini" yazan, kendisine "durduğun kabahat" dediğimiz zaman da "şaka yapmıştım" diye çark eden bir adam...
İsmi Namık Çınar, hem de şişman herkesten.
Fethullah'ın proje gazetesinden ayrıldı, şimdi Internet sitelerinden birinde yazıyor galiba. Kendisi aynı zamanda eski bir subay. Eski deyimle "askeriyeden matrut", yani kovulma.
Kut-ül Amare zaferi bunca yıl sonra yeniden gündeme getirilince bozulmuş.
Bir asker, bir askeri zaferi küçümsüyor!
Niçin? Zaferi gündeme AKP getirdiği için. (Aslında gündeme getiren Tuğrul Türkeş ama ona da "hain" gözüyle bakıyorlar ya...)
Namık Çınar'ın tepkisine postalcı yazarlar destek verdiler.
Hayrettir, seçim öncesi "Yunanistan'dan Ege adalarını isteriz" diye tutturmuş olan Doğu Perinçek'i destekleyecek kadar sapıtan postalcılar, sonuçta bir "postal başarısına" şimdi burun kıvırıyorlar!
Niçin? İktidar sahip çıktı da onun için.
Bakınız eski yüzbaşı Namık Çınar, Kut-ül Amare zaferi için ne demiş:
"Yahu, ne zaferi? Koskoca Dünya Harbi'ni kaybetmişsiniz, beş milyon kilometrekare toprağınız gitmiş, siz hâlâ 'İngilizler'i bir ara nasıl yenmiştik' derdindesiniz. Zafer deyince siz ne anlıyorsunuz Allah aşkına? On bin şehit vermiş, neticede o toprağı da kaybetmişsiniz. Neresi zafer bunun? (...) Kaldı ki askeri stratejide mühim olan muharebelerin değil harbin kazanılmasıdır."
Doğru mu? Doğru. Yüzbaşıdan iyi mi bileceğiz?
Fakat bu tanım bana başka bir zaferimizi hatırlattı...
Evet, iyi tahmin ettiniz, Çanakkale'yi.
Kut bir saldırı zaferiydi, Çanakkale bir savunma zaferi. Ötekini kutluyorsan berikini de kutlayacaktın.
Fakat ikisinin de dünya savaşının sonucuna bir etkisi olmadı. Öyle de kaybettik, böyle de. (Rusya'nın yenilip komünizmin gelmesine yol açmakla övünüyorsanız orasını bilemem.)
Ama birinin içinden Atatürk geçiyordu, ötekinden alt tarafı Halil Paşa.
Böylece bu zaferlerden birine "İttihatçılar'ın A takımı" sahip çıkıyor, ötekine "İttihatçılar'ın B takımı!"
Çanakkale, "Kemalizm etme gayretiyle" dünya savaşından cımbızla çekilip kurtuluş savaşımıza kes-yapıştır yöntemiyle "monte edildi", Kut ise tarihten silindi, unutturuldu.
Çünkü Halil Paşa Enver'in amcasıydı. Enver de B takımının değil rakip A takımının lideri.
Şimdi Namık Çınar'ın Çanakkale'den sözettiğini varsayarak yukarıda dediklerini yeniden okuyalım: "Yahu, ne zaferi? Koskoca Dünya Harbi'ni kaybetmişsiniz, beş milyon kilometrekare toprağınız gitmiş, siz hâlâ 'İngilizler'i bir ara nasıl yenmiştik' derdindesiniz. Zafer deyince siz ne anlıyorsunuz Allah aşkına? Neresi zafer bunun? Kaldı ki askeri stratejide mühim olan muharebelerin değil harbin kazanılmasıdır."
Doğru mu? Doğru. Yüzbaşıdan iyi mi bileceğiz?
Tüh be, tam da postalcılar "Ergenekon yokmuş" diye sevindirik olmuşlardı...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.