ENGİN ARDIÇ

Kayıtlı şartlı

Cumhurbaşkanımız muhalefeti "kendi silahıyla" vurdu. Anayasa konusunda uzlaşma sağlanamadığına göre "millete gidin" dedi, yani referanduma.
Ve şunu ekledi: "Siz Atatürkçü değil miydiniz?... Gazi Mustafa Kemal ne diyor? 'Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir' diyor... Öyleyse haydi millete gidelim, milletin verdiği karara uyalım!"
Acaba cumhuriyetin kuruluşunda egemenlik kayıtsız şartsız milletin miydi?
Yok yahu, bana sanki "kayıtlı şartlı bürokrasinindi" gibi geliyor...
Cumhuriyeti kuranlar o lafla "yani padişahın değildir" demek istemişlerdir, o kadar.
Kayıtsız şartsız milletindi de, ilk meclisteki muhalif grup niçin tasfiye edildi? 1923 seçimlerine girmeleri niçin engellendi?
Kayıtsız şartsız milletindi de, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası, daha sonraları Serbest Fırka niçin yokedildi?
Niçin memleket yirmi yıl "tek parti yönetiminde" kaldı?
Demek ki kayıt da varmış, şart da. Sınır varmış, engel varmış.
Atatürk hiçbir serbest seçimi kazanmış değildir. (Her durumda çatır çatır gene kazanırdı oysa, keşke öyle yapsaydı.)
İnönü bir tek serbest seçim kazanabilmiştir, 1946, o da şaibelidir... (Kaç kere yazdık ama gene yazalım: Oylar açık, sayım gizliydi! Üstelik jandarma komutanı sandık başında "hayrola, reyini o Celal Bayar denilen adama mı vereceksin" diye seçmene baskı yapıyordu.)
İnönü, 1961 seçiminde kazanmaya azıcık yaklaşabilmiştir, o kadar (1973, 1977 ve 1999'da Ecevit'in yaptığı gibi.) Eee? 1925'ten 1945'e kadar egemenlik kayıtsız şartsız milletin miymiş, yoksa ordunun ve sivil memurların mıymış?
Lafa değil uygulamaya bakacaksınız.
Köylü de milletin efendisiydi, öyle mi?
Hani şu, Ankara Valisi Nevzat Tandoğan'ın "ulan öküz Anadolulu" dediği köylü mü yani?
Mahmut Esat Bozkurt'un "ancak uşaklık etme, hizmetçilik etme hakları vardır" dediği Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşlar kayıt ve şart altında yaşıyorlardı. Devlet memuru olmaları yasaklanmıştı. Askere alınıyorlardı ama "silah kullanmayı öğrenmesinler" diye silah verilmiyordu.
Vallahi Türk şoförü de en asil duygunun insanıymış, ona bakarsanız.
Lafla bendeniz de severim: Pilavın salçalısı, kadının kalçalısı, sporcunun da zeki, çevik ve ahlaklısı.
***

"Terör yazısı" yazmıyorum, belki yadırgayanlar olmuştur.
Boş laf etmeyi sevmem.
Ne yazacağım? "Kınıyorum"... Başka? "Lanetliyorum"... Başka? "Kanları yerde kalmayacak"... Başka? "İçimiz yanıyor"... Başka? "Ateş düştü"... Başka?
İyi, al yazdık işte, belki "Engin Bey kızıyor" diye korkarlar da bir daha yapmazlar.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.