ENGİN ARDIÇ

Peki ne yapsaydık?

Çok karmaşık gibi görünen mesele aslında çok basittir: Kukla bir Kürt devleti kurdurmak, böylece "bir miktar" petrol üretimi ve akışını kendine doğru çevirmek. Varsın birtakım enayiler bu devletin "Marksist kokmasıyla" avunsunlar, önemli olan Hatice değil netice.
Türkiye buna direndiği, buna "toprak katkısında" bulunmak istemediği için de mevcut Türk yönetimini devirmek, eskiden olduğu gibi "boyun eğici" bir iktidar müsveddesi oluşturmak.
Bunu başaramadılar. Gerek iktidarın teyakkuzu ve dik duruşu, gerek halkın sağduyusu ve seçim tercihi her seferinde bu oyunu bozdu. Bir umutları kaldı: Türkiye'yi savaşa sokmak ve ordumuzun yenilmesini sağlamak. Yani "1919 koşullarını" yeniden oluşturmak ve bu kargaşadan bir Kürt devleti çıkarmak. O zaman başaramadıklarını şimdi gene denemek...
Muhalif basın, İstanbul sermayesinin birkaç milyon dolarlık işbirlikçi çıkarı uğruna, hangi ihanet tezgâhında kullanıldığının farkında mıdır?
Değildir. Erdoğan gitsin de ne olursa olsun...
Muhalefet, gerek partileri gerek basınıyla, sırtında yumurta küfesi olmamasının da verdiği rahatlıkla, savuruyor.
Evet, Suriye'deki "Esad rejimi", bir Mısır'daki Mübarek, bir Tunus'taki Zeynelabidin, bir Libya'daki Kaddafi gibi hızla çökmedi. Davutoğlu bu işin uzayacağını görmedi, iyimser davrandı.
Ama o ülkelere Rusya bulaşmamıştı ki!
Türkiye ne yapsaydı?... Kılıçdaroğlu'nun yaptığı gibi Esad'ı destekleseydi...
Peki ondan kaçan yüz binlerce mülteciyi ne yapacaktı?
Almasaydı...
Kevgire dönmüş sınırdan bu iltica dalgasına nasıl engel olacaktı? (Maşallah hiçkimsenin aklına, bu sınırı böyle çizen "devlet kurucu büyüklerimizi" eleştirmek gelmiyor...)
Şimdi Kılıçdaroğlu "geri gönderelim" yani ölüme gönderelim diyor. (Solcu ya, ılgıt ılgıt insan sevgisi kokuyor.)
Kürt ayaklanması konusunda da boş konuşuyor... Türk ordusu ateş etmesin... Hendeklerin gerisinde bağımsızlık ilan etmiş ilçeler, özerklik ilan etmiş belediyeler ortaya çıksın, Türk devleti ses etmesin... (Bunu önlemek için ne yapalım? Komisyon kuralım.) Rusya Suriye'yi ele geçirsin, ses çıkarılmasın...
Rusya "eski SSCB hayalleriyle" gözüne kestirdiği her yere bulaşsın, anlayışla karşılansın... Üzerimizde uçak uçursun, nota vermekle yetinelim (eskiden Kıbrıs konusunda yaptığımız gibi)...
Burnumuzun dibinde Kürt devleti kurulsun, sonra birkaç vilayetimiz de referandum meferandum dümeniyle ona katılsın!...
İstediğiniz bu mudur?
"Sözde liberallerin" istedikleri budur: Yenilgiyi kabul edelim diyorlar. Türkiye küçülsün, "Kürt safrasını" atsın, gelişmiş batı bölgeleriyle daha "derli toplu" bir ülke olarak Avrupa Birliği'ne kolayca girsin (alırlarsa.) Dolayısıyla, Ortadoğu'da söz sahibi olmaya da bir daha asla kalkmasın (kalkamasın), haddini bilsin, meydanı başkalarına bıraksın.
Fethullah hocanız Humeyni misali göklerden süzülüp gelerek İncek Sarayı'na geçip kurulsaydı, öyle mi yapacaktı?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.