Joe Biden ABD Başkanıyken İstanbul'a "Konstantinoplolis" diyordu bazı açıklamalarında. Aralık 2011'de Başkan Yardımcısı sıfatıyla Türkiye'ye gelmişti. Önce Anıtkabir'i ziyaret etti. Bir dizi temaslarda bulunduktan sonra gece ABD Büyükelçisi'nin evinde bazı misafirleri ağırladı. İçlerinde Almanya, Fransa gibi ülkelerin büyükelçileri vardı. Joe Biden'ın bu buluşmada daha fazla önemsediği misafirleri de vardı.
HDP milletvekilleriydi onlar. ABD Başkan yardımcısı, HDP milletvekillerinin gözlerinin içine bakarak "Ortadoğu haritası yakında değişecek." dedi. O dönemde Türkiye çözüm sürecini yaşıyor, PKK'ya silah bıraktırmaya çalışıyordu. Joe Biden elçinin evinde sözlerini kendinden emin şekilde devam ettirdi; "Gelecek dönemde Erdoğan da olmayacak" dedi. Haritalar değişeceği için Kürtlere toprak verileceği vaadinde bulundu.
"Sakın ha çözüm sürecine devam etmeyin. Vazgeçin" çağrısı yaptı. O görüşmeye katılan HDP eski milletvekili Altan Tan, bizzat dinlediği bu çağrının tüm detaylarını böyle anlattı dün. Alman ve Fransız elçilerin de Joe Biden'a katılarak aynı cümleleri dikte ettiğini söyledi. Washington'da karar alınmış, Avrupalı ortaklarla paylaşılıp onlar da karenin içine çekilmişti demek ki. Türkiye ve Suriye bölünecek, PKK devlet kuracak, Erdoğansız parçalanmış bir Türkiye kurulacaktı. Karar verilmişti.
Erdoğan ise o günlerde "Kaderin de üzerinde bir kader vardır. Ne yapsalar boş, göklerden gelen bir karar var" diyordu. Ardından Joe Biden ABD Başkanı seçildi. "Erdoğan'ı indireceğiz. Bunu muhalefete destek vererek yapacağız" dedi ekranlarda tüm dünyanın gözünün içine bakarak. HDP'lilere "Erdoğansız Türkiye günleri geliyor" garantisi veriyordu. İlerleyen yıllarda da destek sözü verdikleri ana muhalefete de "Kemal Kılıçdaroğlu ile olmaz. Ekrem İmamoğlu'nu sırtınıza yükleyin ve taşıyın. Arkanızdayız" mesajı iletiliyordu.
Elçiler, İmamoğlu ile görüşmek için sıraya giriyordu. Kemal Bey belki de bilmeyerek aday olup, Ekrem İmamoğlu'nun ve ABD'nin beklentilerini suya düşürüyordu. Sinir bozucu bir durumdu. Halledilmeliydi. Ve hallettiler. Joe Biden bugün ABD Başkanlığı'nda oturmuyor artık. Yok. Oturmak istese de oturamaz üstelik. Çünkü prostat kanseriyle boğuşuyor. Tıpkı Biden gibi "Türkiye parçalanacak, Erdoğansız günler yakında başlıyor" diyen elçilerden Almanya'da o dönem Angela Merkel Şansölye'ydi ve ülkeyi yönetiyordu. Merkel de artık yok. Kenara atıldı ve "ortostatik tremor" hastalığı ile boğuşuyor. Durup dururken kadına titreme geliyor.
Belki yakında inme inecek. "Erdoğansız günler" müjdesi verenlerden Fransız elçinin Cumhurbaşkanı ise o dönemde Nicholas Sarkozy'di. Erdoğan ve Türkiye düşmanı Sarkozy de tıpkı Ekrem İmamoğlu gibi 4 ayrı yolsuzluk iddiasından suçlu bulunup 5 yıl hüküm giydi ve dün cezaevinde tek kişilik hücreye kondu. Günde iki defa 15'er dakika tek başına yürüyüşe çıkabilecek hücresinden. Tekrar hücreye konduğunda ise Hz. İsa'nın hayatını anlatan kitabı okuyacak. Macron'la ve Adalet Bakanı ile görüştü gizlice birkaç gün önce. Yalvardı "Beni içeri attırmayın" diye. Nafileydi. Dün gece başladı hücre günleri. Aday değil Cumhurbaşkanı'ydı üstelik. Kimse de miting yapmadı, sokağa dökülmedi. 14 yıl önce "Gidecek" dedikleri Erdoğan ise dimdik ayakta.
Üstelik "Terörsüz Türkiye" için adımlar atıyor, bırakın ülkenin parçalanmasını, Suriye'den başlayarak komşularının dahi bölünmesini engelliyor. Erdoğan'ı indirip Türkiye'yi parçalama projesini hayata geçirmek için çırpınan Joe Biden'a bu emri İsrail vermişti. Sürekli gittiği her yerde gururla "Ben Siyonistim" diyen Joe Biden, İsrail'in güvenliği ve emri aşkına Türkiye'yi hedef almıştı. 15 Temmuz'da içimizdeki hain maşalarıyla geldiler beceremediler. Haritaları değiştirmeye kalktılar, devamlı Erdoğan'a çarptılar. Hizmet ettikleri İsrail Siyonizmi ve soykırımına bugün tüm dünyada lanet okunuyor. Öfke ve nefret çığ gibi büyüyor. İsrail'in ABD'deki en büyük lobisi AIPAC'a üye kongre üyeleri kaçmaya başladı.
AIPAC üyeliğinden istifalar peşpeşe geliyor. "Aman ben soykırımcılarla yanyana görünmeyeyim. Yoksa seçimi kaybederim" diyerek topuklayan topuklayana. Siyonist sermayenin ABD'deki tetikçisi Soros'a Adalet bakanlığı soruşturma açtı, savaş başladı. New York Belediye Başkanlığı'na aday olabilmek için ön seçimlere giren giren Andrew Cuomo, Müslüman rakibine karşı kaybetti. Kendisine "Neden kaybettin? Neyi göremedin" diye sorulduğunda, "Halkın İsrail'e karşı öfke ve nefretini göremedim" cevabını verdi.
Halbuki New York'ta İsrail günü yürüyüşüne katılıyor, "Yahudi kardeşlerimiz saldırı altında ve biz bunu sadece izleyemeyiz, izlemeyeceğiz. Tarihimizin bu son derece ciddi zamanında İsrail Devleti'ni en yüksek sesle ve en açık ifadelerle destekleyeceğiz." diye bağırıyordu.
"Eğer İsrail'i boykot edersen, New York da seni boykot eder. ... Eğer İsrail'e yaptırım uygularsan, New York da sana yaptırım uygular." diye çığlık atan eski bir valiydi. Şimdi boykotu da yaptırımı da kendisi NewYork'tan yedi. Uyandığında ise prostatı patladı sanırım garibanın!