Türkiye üzerine içeriden ve dışarıdan saldıranların 2023 seçimlerini bekleyecek sabırları kalmadı.

Millet İttifakı bileşenleri iktidar hayalleri ile siyasi teamülleri bir tarafa bıraktı. Tehdit dili ve hakaret, siyasi norm haline geldi.

Halkı toplumsal çatışma zeminine sürüklemek isteyenler, hiçbir gerçekliği olmayan açıklamalarıyla zihinlere şüphe tohumları ekiyor.

Bazı sivil toplum örgütleri ve kurum ve kuruluşlar da muhalefetin kaos oluşturmaamacına hizmet etmek için harekete geçtiler. Geçmişte olduğu gibi bugün de aynı bahaneyle: laiklik!

İçeride muhalefet bir yandan polislere, iş insanlarına, memurlara ve halka tehdit dili kullanırken öte yandan PKK destekçilerine ve FETÖ'cülere göz kırpıyor.

Millet İttifakı bileşenlerinin açıklamalarıyla cesaret verdiği FETÖ'cüler ise Türk halkını tehdit etmeye başladı.

İBB Başkanı'nın Diyarbakır ziyareti de bu açıdan çok manidar. Evlatları PKK tarafından dağa kaçırılan Diyarbakır anneleri, İBB Başkanı'nın destek olmak amacıyla kendilerini ziyaret edeceğini bekleyedursun, İmamoğlu o dakikalarda PKK'ya yakın isimlerle birlikte bir sergi açılışındaydı.



İçeride bunlar yaşanırken, küresel güçler ise Türkiye'yi kendi sınırları içine hapsetmek, dünya sahnesinde yalnız bırakmak amacıyla yeni bir operasyonun düğmesine bastı. Daha önce 6-8 Ekim olaylarının azmettiricisi Selahattin Demirtaş için derhal serbest bırakın çağrısı yapan Avrupa Parlamentosu bu kez de Osman Kavala için sahneye çıktı. ABD ve 9 ülkenin büyükelçiliği, skandal bir mesaj ile Türkiye'nin iç işlerine müdahale etmeye kalktı.

Başkan Erdoğan'ın kararlı duruşu sonrası 10 büyükelçi geri adım attı. ABD büyükelçiliği sosyal medya hesabından "Viyana Sözleşmesi'nin 41. maddesine riayet etmeyi teyit ederiz" paylaşımı yaptı ve diğer 9 ülke de aynı açıklamayı paylaştı.

Büyükelçiliklerin paylaşımını siyasi malzeme olarak kullanmaya çalışan Türkiye karşıtı cephe ise bir kez daha hayal kırıklığına uğradı.

Öte yandan Irak ve Suriye'ye sınırötesi operasyon yapma konusunda Cumhurbaşkanı'na verilen yetkinin iki yıl daha uzatılmasını öngören tezkereye HDP ve CHP hayır oyu kullandı. Böylece Millet İttifakı'nın iki bileşeni Türkiye'ye yönelik terör tehdidinin ortadan kaldırılmasına hayır demiş oldu.

Bugün Doğu Akdeniz'de Türkiye'nin kazanımlarına göz dikilmesi, Suriye'de terör koridoru oluşturma çabası ve ABD'nin Türkiye'ye 40 km mesafede bulunan Yunanistan'ın Dedeağaç limanına askeri yığınak yapması, emperyalistlerin Türkiye üzerine yürüttükleri planların sadece bir kısmını oluşturuyor.

Türkiye çokcepheli ve çokuluslu bir tuzak ile karşı karşıya. FETÖ ve PKK gibi terör örgütlerini yeniden canlandırmak isteyen karanlık mahfillerin amaçlarının, Türkiye'de yalnızca bir iktidar değişikliği olmadığı gün gibi ortada.

Muhalefeti dışarıdan destekleyen batılı güçler, seçimler öncesi iktidarı yıpratmaya çalışıyor gibi görünse de esasında Türkiye'nin geleceğine göz dikmiş durumdalar. Bunun için de Türkiye'deki işbirlikçileri ile birlikte hareket ediyorlar. Görünen o ki; 2023 seçimlerinde mücadele iktidar ile muhalefet arasında değil, ülkenin bütünlüğünü ve egemenliğini tehdit eden güçlerle olacak.

A HABER UYGULAMASINI İNDİRMEK İÇİN TIKLAYIN