"Futbolcu ticareti hayvan ticareti gibi!"
Giriş:
15.02.2012
00:00
Güncelleme:
15.02.2012
13:40
İlhan Mansız, şike davasını değerlendirirken, “İyi ki bugünlerde futbolcu değilim. Futbol oynuyor olsaydım, bu ortam bırakma nedeni olabilirdi” dedi.
ahaber.com.tr / 2002 Dünya Kupası'ndaki performansıyla efsaneleşen, 2009 yılında çok erken yaşta da futbolu bırakan, eski milli futbolcu İlhan Mansız, Bi Sormak Lazım programında Selin Ongun'un sorularını yanıtladı.
"Türkiye'de futbolcu transferi hayvan ticareti" gibi diyen Mansız, şike davasını değerlendirirken, "İyi ki bugünlerde futbolcu değilim. Futbol oynuyor olsaydım, bu ortam, bırakma nedeni olabilirdi" dedi. Mansız, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tür olaylar ortaya çıktığında iyi ki bugünlerde futbolcu değilim diye aklımdan geçirdim. Şu an aktif futbolcu olsam iddianameyi okurdum, ne olup bittiğini bilmek isterdim. Ancak bu beni nasıl etkilerdi bilemiyorum. Kendimi Fenerbahçeli futbolcuların yerine koyduğumda onlarda vaziyete direniş görebiliyorum. Geçen sezon 17 maçta 16 galibiyet serileri vardı. Onlar bunu emekleriyle elde ettiklerinin bilincindeydiler. Ama iddianameyi okuyunca, 'bunu biz kendi emeğimizle mi aldık yoksa rakip takım oyuncuları ellerinden geleni bize karşı sergilemediler mi' diye düşünmüş de olabilirler. Ben böyle düşünürdüm. Şu an oynuyor olsam, bırakmak için bir neden olabilirdi. İdealist bir sporcu için futbolu bırakma nedeni olabilir bu... Ama çok yalnız kalır bu kararından dolayı.."
GİZLİ TANIĞIN İDDİASINA MANSIZ'DAN YANIT
Şike iddianamesinde yer alan gizli tanık Poyraz'ın 2004'deki unutulmaz Beşiktaş-Samsunspor maçı iddiaları hakkındaki soruları da yanıtlayan İlhan Mansız, Beşiktaş formasıyla oynadığı o maçta neler yaşandığını anlattı: "Sezonun ilk devresini 10 puan önde bitirmiştik. İnönü'de oynadığımız, o maçta 3 kırmızı kart gördük. 8 kişiyle 11 kişiye karşı mücadele etmek çok zordu. takım bunu spora yansıttı. 4'üncü kırmızı kartı da gördükten sonra sahada kalmanın anlamı olmadığını düşünmeye başladık. Takımda oynayan 7 kişinin hepsi 'iş çığırından çıktı, mağlup olup eve gidelim ruh hali' içindeydi" Mansız son kırmızı kartı görüp takımının diskalifiye olduğu anı şöyle anlattı: "Sporda en kötü şey kişiliğinizle dalga geçilmesidir. Benim sarı kartım vardı. İkinci sarı kartı görüp maçı bitirmek istedim. Bu bir gurur meselesiydi. Bu maçı böyle bitirmek en iyisi oldu. Ben o maçta hakem yönetiminden memnun değildim".
JAPONYA SÜRGÜN GİBİYDİ
Mansız çok konuşulan Japonya macerasını ise sürgün dönemine benzetti: "O dönem kulüp Japonya'dan gelen teklifi değerlendirdi. 28 yaşındaydım. Dizimdeki sakatlık satılmamı ne kadar etkiledi bilemiyorum. Tabii ki Japonya'ya gitmek istemezdim. 28 yaşında bir futbolcu Avrupa'da oynamak ister. Takımımla şampiyonluğa oynuyordum. Japonya'ya gitmek sürgün gibiydi. Türkiye'de sporcuların haklarının, özellikle yerli futbolcuların haklarının çok iyi korunduğunu söyleyemem. Japonya'ya gitmeye dirensem PAF takıma giderdim, bu da benim kariyerimi etkilerdi.
KULÜP DOKTORU HASTALIĞIMI BENDEN GİZLEDİ
Futbol gerçekten acımasız. İyi olduğunuz dönem herkes arkanızda. Önemli olan kötü günlerinizde kimin destek verdiği. Ben hiçbir zaman oynadığım kulüplerden vefa beklemedim ama haksızlığa gelemiyorum. Hep kulübün menfaatlerini ön planda tuttum. O anlamda Türkiye'de futbolculuk, özellikle de transferler, hayvan ticareti gibi. Avrupa'da sakatlanan oyuncuyla kulüplerin sözleşme yenilediğini görürken burada sakatlanan futbolcunun sözleşmesinin dondurulduğunu gördüm. Sakatlanan futbolcu kulübe hizmet vermek için sakatlandı. Menüsküsümde iki yırtık vardı. Bunlardan biri benden gizlendi. Kulüp doktoru bunu benden gizledi. Rehabilitasyon süresinin normal bir sürede geçmemesi de etkiledi. Elimde ameliyatın kasetleri de var. Artık iş işten geçti, adli süreçle ne diyebilirim ki doktora... Doktor hatasıyla hayatı kayan insanlar var. Kulüp doktoru burada beni değil kulübü düşünerek hareket etti. Bu sistemde ben adli mercilerde hakkımı arasam elime ne geçecekti? Sağ dizimdeki problemler bundandı. İçimde her zaman oynama isteği vardı. 2005 yılında Almanya'da trafik kazası geçirdim. Bir araba çarptı, sol dizimden hasar gördüm. Oradaki resmi haklarımı aramaya çalıştığım zaman, 'yaşınız 30'a gelmiş, bu saatten sonra hangi kulüpte oynayacaksınız' diyerek sadece ameliyat ve tedavi masraflarım karşıladı.
TEŞVİK PRİMİ TEKLİFİ GELDİ Mİ?
Bana şike teşvik primi teklifi gelmedi, o anlamda gönlüm gerçekten rahat. Hatır şikesi teklifi de gelmedi. Ben sahada babamı tanımam. Çünkü emeğime, kendime saygım önemli. O dönemler toyduk. Avrupa'dan gelen gurbetçiler saftır diyebiliriz. Takım içindeki diğer oyuncularla diyalogumuz iyi değildi. Arkadaşlık ortamının sağlanması zaman aldı. Biz saha içinde Almancı olduğumuz için pas alamadığımız, hor görüldüğümüz oldu İdmanda sert girdik diye diğer oyuncuların odamıza gelip bizimle konuştuğu, 'seni sakatlarız' dedikleri dönemlerden geçtik. Kamplaşmalar oldu, Ama hatır şikesinden de uzaktaydık.
"Türkiye'de futbolcu transferi hayvan ticareti" gibi diyen Mansız, şike davasını değerlendirirken, "İyi ki bugünlerde futbolcu değilim. Futbol oynuyor olsaydım, bu ortam, bırakma nedeni olabilirdi" dedi. Mansız, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bu tür olaylar ortaya çıktığında iyi ki bugünlerde futbolcu değilim diye aklımdan geçirdim. Şu an aktif futbolcu olsam iddianameyi okurdum, ne olup bittiğini bilmek isterdim. Ancak bu beni nasıl etkilerdi bilemiyorum. Kendimi Fenerbahçeli futbolcuların yerine koyduğumda onlarda vaziyete direniş görebiliyorum. Geçen sezon 17 maçta 16 galibiyet serileri vardı. Onlar bunu emekleriyle elde ettiklerinin bilincindeydiler. Ama iddianameyi okuyunca, 'bunu biz kendi emeğimizle mi aldık yoksa rakip takım oyuncuları ellerinden geleni bize karşı sergilemediler mi' diye düşünmüş de olabilirler. Ben böyle düşünürdüm. Şu an oynuyor olsam, bırakmak için bir neden olabilirdi. İdealist bir sporcu için futbolu bırakma nedeni olabilir bu... Ama çok yalnız kalır bu kararından dolayı.."
GİZLİ TANIĞIN İDDİASINA MANSIZ'DAN YANIT
Şike iddianamesinde yer alan gizli tanık Poyraz'ın 2004'deki unutulmaz Beşiktaş-Samsunspor maçı iddiaları hakkındaki soruları da yanıtlayan İlhan Mansız, Beşiktaş formasıyla oynadığı o maçta neler yaşandığını anlattı: "Sezonun ilk devresini 10 puan önde bitirmiştik. İnönü'de oynadığımız, o maçta 3 kırmızı kart gördük. 8 kişiyle 11 kişiye karşı mücadele etmek çok zordu. takım bunu spora yansıttı. 4'üncü kırmızı kartı da gördükten sonra sahada kalmanın anlamı olmadığını düşünmeye başladık. Takımda oynayan 7 kişinin hepsi 'iş çığırından çıktı, mağlup olup eve gidelim ruh hali' içindeydi" Mansız son kırmızı kartı görüp takımının diskalifiye olduğu anı şöyle anlattı: "Sporda en kötü şey kişiliğinizle dalga geçilmesidir. Benim sarı kartım vardı. İkinci sarı kartı görüp maçı bitirmek istedim. Bu bir gurur meselesiydi. Bu maçı böyle bitirmek en iyisi oldu. Ben o maçta hakem yönetiminden memnun değildim".
JAPONYA SÜRGÜN GİBİYDİ
Mansız çok konuşulan Japonya macerasını ise sürgün dönemine benzetti: "O dönem kulüp Japonya'dan gelen teklifi değerlendirdi. 28 yaşındaydım. Dizimdeki sakatlık satılmamı ne kadar etkiledi bilemiyorum. Tabii ki Japonya'ya gitmek istemezdim. 28 yaşında bir futbolcu Avrupa'da oynamak ister. Takımımla şampiyonluğa oynuyordum. Japonya'ya gitmek sürgün gibiydi. Türkiye'de sporcuların haklarının, özellikle yerli futbolcuların haklarının çok iyi korunduğunu söyleyemem. Japonya'ya gitmeye dirensem PAF takıma giderdim, bu da benim kariyerimi etkilerdi.
KULÜP DOKTORU HASTALIĞIMI BENDEN GİZLEDİ
Futbol gerçekten acımasız. İyi olduğunuz dönem herkes arkanızda. Önemli olan kötü günlerinizde kimin destek verdiği. Ben hiçbir zaman oynadığım kulüplerden vefa beklemedim ama haksızlığa gelemiyorum. Hep kulübün menfaatlerini ön planda tuttum. O anlamda Türkiye'de futbolculuk, özellikle de transferler, hayvan ticareti gibi. Avrupa'da sakatlanan oyuncuyla kulüplerin sözleşme yenilediğini görürken burada sakatlanan futbolcunun sözleşmesinin dondurulduğunu gördüm. Sakatlanan futbolcu kulübe hizmet vermek için sakatlandı. Menüsküsümde iki yırtık vardı. Bunlardan biri benden gizlendi. Kulüp doktoru bunu benden gizledi. Rehabilitasyon süresinin normal bir sürede geçmemesi de etkiledi. Elimde ameliyatın kasetleri de var. Artık iş işten geçti, adli süreçle ne diyebilirim ki doktora... Doktor hatasıyla hayatı kayan insanlar var. Kulüp doktoru burada beni değil kulübü düşünerek hareket etti. Bu sistemde ben adli mercilerde hakkımı arasam elime ne geçecekti? Sağ dizimdeki problemler bundandı. İçimde her zaman oynama isteği vardı. 2005 yılında Almanya'da trafik kazası geçirdim. Bir araba çarptı, sol dizimden hasar gördüm. Oradaki resmi haklarımı aramaya çalıştığım zaman, 'yaşınız 30'a gelmiş, bu saatten sonra hangi kulüpte oynayacaksınız' diyerek sadece ameliyat ve tedavi masraflarım karşıladı.
TEŞVİK PRİMİ TEKLİFİ GELDİ Mİ?
Bana şike teşvik primi teklifi gelmedi, o anlamda gönlüm gerçekten rahat. Hatır şikesi teklifi de gelmedi. Ben sahada babamı tanımam. Çünkü emeğime, kendime saygım önemli. O dönemler toyduk. Avrupa'dan gelen gurbetçiler saftır diyebiliriz. Takım içindeki diğer oyuncularla diyalogumuz iyi değildi. Arkadaşlık ortamının sağlanması zaman aldı. Biz saha içinde Almancı olduğumuz için pas alamadığımız, hor görüldüğümüz oldu İdmanda sert girdik diye diğer oyuncuların odamıza gelip bizimle konuştuğu, 'seni sakatlarız' dedikleri dönemlerden geçtik. Kamplaşmalar oldu, Ama hatır şikesinden de uzaktaydık.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN