SDG için saat işliyor: Erdoğan 10 Mart’ı işaret etti! A Haber'de çarpıcı yorum: Bölge 8 Aralık öncesi gibi değil
Suriye, 61 yıllık esaretten kurtuluşunun 1. Yılını kutlarken bölgede İsrail faaliyetleri dikkat çekiyor. Özellikle Dürzi meselesi iç sahada gerilim yaratırıyor. 10 Mart Mutabakatı için verilen süre dolarken konuya ilişkin Başkan Erdoğan’ın sözleri gündem oldu. A Haber canlı yayına katılan Gazeteci Zafer Şahin, Suriye’de 8 Aralık 2024 Esad rejiminin yıkılmasıyla önemli bir değişimin yaşandığını belirterek, “Bu değişimin SDG'ye güç veren devletlerin, terör yapılarının hepsinin hareket alanını kısıtladı” dedi.
Suriye'de 61 yıl boyunca ülkeyi demir yumrukla yöneten Baas rejiminin çöküşünün üzerinden bir yıl geçti. Başkent Şam'da rejimin devriliş yıl dönümü görkemli kutlamalarla anılırken, sahadaki dengeler hâlâ kırılganlığını koruyor. Bir tarafta İsrail'in artan hamleleri dikkat çekerken, diğer yanda Dürzi bölgelerinde yükselen ayaklanmalar ve SDG meselesi, Suriye'de tansiyonu yeniden yukarı taşıyor. Bölgedeki bu karmaşık tabloyu, Gazeteci Zafer Şahin ile Askerî Stratejist Dr. Eray Güçlüer sahadan gelen çarpıcı bilgiler ve kritik analizlerle değerlendirdi.
ERDOĞAN'DAN SDG'YE "MUTABAKAT" UYARISI
10 Mart Mutabakatına ilişkin verilen sürenin dolmasına az bir süre kala konuya ilişkin konuşan Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "10 Mart mutabakatının altında imzası olanlar tarafından ahde vefa ilkesi gereğince hayata geçirilmesi önemli bir düğümü çözecektir." Diyerek mutabakatın bir an önce uygulanması istikrarsız, bölünmüş ve güçsüz Suriye'ye yatırım yapan şer odaklarının hesaplarını altüst edeceğini belirterek, "Böylece Suriye toprak bütünlüğünü haiz, müreffeh, muzaffer ve bölgesinin muteber bir ülkesi olarak istikbale yürüyecektir. Biz de nasıl Suriye'den gelen mazlumlara ensar ruhuyla sahip çıktıysak, nasıl Suriye'nin kuzeyinde mazlumlar için güvenli alanlar inşa ettiysek, nasıl 13 buçuk yıl boyunca bir yandan uluslararası baskılara, diğer yandan içeride Türkiye'nin her köşesini Suriyelileri göndereceğiz afişleriyle donatan 5. kol aparatlarına karşı sabırla direndiysek, yeni dönemde de kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız." İfadelerini kullandı.
(fotoğraf - ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)
"BÖLGE 8 ARALIK ÖNCESİ GİBİ DEĞİL"
Suriye meselesinde Başkan Erdoğan'ın açıklaması ve işin içinde ABD boyutunu ele alan Gazeteci Zafer Şahin, şöyle konuştu:
"Ben biraz karamsar bir bakış açısı sanki realiteymiş gibi Türkiye'de anlatılmaya çalışılıyor. Hiçbir şey değişmediği, hatta daha kötü olduğu tezini işleyenler var. Ama bugün Sayın Cumhurbaşkanı da vurguladı. 10 Mart Mutabakatı, o hatırlatma önemli. Çünkü o, Suriye'nin toprak bütünlüğüne vurgu yapılan çok önemli bir metindi. Ve orada SDG, Şam yönetimine entegre olacağını aslında kabul etmişti. Ha bu kolay mı olacak? Gönüllülük esasında mı olacak? Elbette ki bunları süreç belirler. Ama şu çok net: Yani bu bölgede bir şey değişti. 8 Aralık 2024 günü o bölgedeki değişim SDG'ye güç veren devletlerin, terör yapılarının hepsinin hareket alanını kısıtladı. Yani bu bölge 8 Aralık öncesindeki gibi bir bölge değil. Dolayısıyla orada SDG'nin, onun uzantısı olan yapıların 8 Aralık öncesindeki gibi varlıklarını sürdürmeleri de mümkün değil.
"TÜRKİYE'NİN İSTEMEDİĞİ BİR DENKLEM HAYATA GEÇMEZ"
İllaki bu iş, hani bizim de edindiğimiz haber kaynaklarından edindiğim izlenim, Amerika Birleşik Devletleri'nin dahi bunlara "Biz burada kalıcı değiliz" mesajını çok net bir şekilde verdiği, hatta yakın döneme işaret ettiği, "Şu tarihe kadar o entegrasyonu sağlayın" mesajının çok net bir biçimde verildiği yönünde. Ben burada Suriye sahasında Türkiye'nin istemediği bir denklemin hayata geçme ihtimalini çok görmüyorum.
(fotoğraf - ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)
"DEZENFORMASYONLU İÇERİKLER DOLAŞIMA SOKULDU"
Bir de şu var: bu sosyal medya çağı herkesin davranış kalıplarını değiştirdi. Pazar akşamıydı işte. Ben hani uyumadan bir bakayım acaba bir şey atlamayalım, o bir mesleki refleks. Ya birdenbire Türkiye'nin Suriye'ye operasyonu başlattığına dair hani yılların gazetecileri diyebileceğimiz insanların yaptıkları paylaşımlar görmeye başladık. Şimdi bunlar doğru işler değil. Biz bunları geçmişte de gördük. Bir askeri harekat başlatılıyor. İşte nereden girilir, ne olur, kaç kişiyle girilir? Adeta konum bilgisi veriliyor. Tut ki Türkiye böyle bir harekat başlattı. Bu da gündeme gelebilir, olabilir. Ama senin başlamamış bir harekatı sosyal medyadan birtakım görüntülerle başlamış gibi anlatman senin ait olduğun ülkenin çıkarlarına ters bir durum. Biraz bunları da dikkat etmek lazım. Bu karamsarlık dolu Suriye yorumlarını ben biraz aceleci görüyorum. Ben oradaki sürecin Türkiye'nin istediği doğrultuda şekilleneceği, Suriye'nin toprak bütünlüğünü esas alan bir sonucun illaki gerçekleşeceği kanaatindeyim. Çünkü bölgede 8 Aralık 2024'ten sonra bütün dengeler değişti."
SURİYE TOPRAKLARINDA İSRAİL-DÜRZİ İLİŞKİSİ
Türkiye'nin milli mücadele yıllarına atıfta bulunan Askeri Stratejist Dr. Eray Güçlüer, yeni bir devletin kuruluş sürecini ve bunu oluşturmanın zorluklarına ilişkin konuşarak Suriye meselesinde İsrail varlığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Yeni bir devlet kuruluyor. Bir devlet kurmak kolay değil yani. Hani biraz da bizim Milli Mücadele yıllarına böyle aklıma getiriyor. Bakın, o zaman da Anadolu'nun dört bir tarafı işgal altındaydı. Şimdi de Suriye benzer yani. Kuzeyde ABD askerlerinin gölgesinde Suriye PKK'sı, güneyde İsrail askerlerinin gölgesinde Dürziler, Hikmet el-Hicri'ye bağlı, hepsini tenzih ederiz. Yani Dürzi deyip de hepsini aynı kaba koymamak lazım. Bu işe karşı olanlar da var Dürzilerin içerisinde. Fakat İsrail maşalığı yapmayı kabul etmiş Hikmet el-Hicri ve onun grupları var işte Süveyda'da özellikle.
"SİYONİST YAPININ SAVUNMA BÜTÇESİ"
Yine hareketlendirilmeye çalışılan Tartus, Lazkiye hattı var. Yani işte en son Esad'ın kuzeni, milyarder iş adamı, o da nasıl milyarder olduysa, o da bir soru işareti. Yani bir hareket başlatılmak vesaire. Bu arada baktığımızda bakın, bir rakam vereyim size. İsrail'in 2026 savunma bütçesi 212 milyar dolar. Yani Rusya savaşta 250 milyar dolar savunma bütçesi var. 212 milyar dolar İsrail gibi küçücük, 22.500 km²'cik bir küçücük terörist yapının, Siyonist yapının savunma bütçesi. Tabii bu savunma bütçesi tutup da hani İsrail'in kendi öz kaynaklarından filan olan bir para değil. Bu dışarıdan gelen, ağırlıklı olarak ABD'den gelen, Yahudi lobilerinden gelen paralarla denkleştirilmiş bir süreç. Bir de gene hep söylemek isteyip de bir türlü böyle lafın arasında söyleyemediğim bir şey var. Şimdi şöyle bir şey deniyor: Deniyor ki işte İsrail savunma gücü bakımından, savunma sanayii bakımından dünyada 9. ülke. Doğru değil efendim bu.
(fotoğraf - ahaber.com.tr - ekran görüntüsü)
"AMAÇ SURİYE'Yİ PARAMPARÇA ETMEK"
İzleyicilerimiz, İsrail'in ürettiği silahlar diye internete girsinler, döktürsünler, o silahların üzerine tıklayıp hangi şirketlerin yaptığını baksınlar. %99'u, yani 100 firma varsa 99'u ABD ortaklığıyla gelişmiş bir şeydir. Yani burada bir İsrail aklı var ama teolojik kodlardan kökenlerini alan, ama asıl arka planda büyük abileri ABD ve Avrupa'daki yapılar. Bunu da görelim. Yine İsrail'i böyle okumak lazım. Ama sonuçta bu sadece İsrail değil, ama aynı zamanda ABD ve küresel diğer Avrupalı küresel aklın, dış aklın buradaki amacı aynı, zamanında bizi de işgal edip paramparça etmek isteyen o dönemdeki emperyalist akıl akılla aynı. Yani Suriye'yi paramparça etmek. Yani bunu görmemiz lazım.
BÖLGEDE DENGELERİ DEĞİŞTİREN GÜÇ: TÜRKİYE
Ama şimdi denklemde inanılmaz bir güç var. Ne? Türkiye. Yani Türkiye hani işte hep söylüyoruz ya, Suriye'de ya da Ortadoğu'da Türkiye'siz denklem kurulamaz. Şimdi artık onu da geçtik.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN