Postalcıların patronu TÜSİAD! Vesayet odaklarına göz kırptılar
İstanbul Cumnuriyet Başsavcılığı TÜSİAD YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında 'adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs' ve 'gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma' suçundan re'sen soruşturma başlattı. Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür, 28 Şubat darbe sürecindeki gibi siyasete gözdağı vererek vesayet odaklarına göz kırpan TÜSİAD'ın karanlık geçmişini hatırlattı.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, TÜSİAD YİK Başkanı Aras'ın 13 Şubat'taki dernek genel kurulunda yaptığı konuşmada bazı soruşturma ve kovuşturmalar hakkında yargıyı telkin ve yönlendirme içerikli ifadeler kullandığını tespit etti.
Başsavcılık, Aras'ın ifadelerinin, gerçeğe aykırı ve kamu barışını bozmaya elverişli nitelikte olduğunu değerlendirerek "adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs" ve "gerçeğe aykırı bilgiyi alenen yayma" suçlarından resen soruşturma başlattı.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Aras
Sabah Gazetesi yazarı Mahmut Övür bugünkü yazısında, TÜSİAD'ın kirli geçmişini kaleme aldı. İşte Övür'ün 15 Şubat tarihli 'Maalesef yine TÜSİAD' başlıklı yazısı:
Ne zaman sivil iktidarlara yönelik negatif saldırılar artsa, vesayet kurumları hemen harekete geçer. Görevi bazen emekli generaller, bazen eski Türkiye'nin postal yalayıcı medya aktörleri, bazen vesayetin siyasi ayağı, bazen de o esas patronu TÜSİAD üstlenir.
TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Aras hakkında resen soruşturma başlatıldı
Bütün dertleri siyasi iktidarlara ayar vermekti... TÜSİAD kirli sicili açısından ilk ibret verici hamlesini 1979 yılında ve ne yazık ki bugün çok destek verdiği CHP iktidarına karşı yaptı. O tarihte TÜSİAD, rahmetli Ecevit'in dışa bağımlı sermayeye karşı duran tavrına itiraz eden bir bildiri yayınladı. Hükümete ayar veren o bildiri, bütün gazetelerde 4 gün üst üste yer aldı ve çok etkili oldu.
TÜSİAD geçmişte gazete ilanıyla hükümeti tehdit etmişti
Zamanlaması da manidardı; çünkü TÜSİAD bildiriyi Gladyo'nun terör ve kaosla darbeye zemin hazırladıkları o günlerde yayınlanmıştı. Zaten hemen arkasından da ABD'nin "bizim çocukları" general Kenan Evren ve arkadaşlarının 12 Eylül faşist darbesi geldi.
Binlerce insan katledilirken, işkencelerden geçirilirken, bir sağdan bir soldan gençler asılırken bugün "haktan, hukuktan, ifade özgürlüğü"nden söz eden TÜSİAD'ın kurucu babaları susmuştu.
TÜSİAD geçmişte gazete ilanıyla hükümeti tehdit etmişti
Hukuk veya demokrasi, montaj sanayicilerinin umurunda değildi.
Sonra gelen yeni kuşak montajcılar da hiç değişmedi. Her fırsatta sivil siyasete meydan okuyan bir rol üstlendiler. 90'lı yıllarda rahmetli Erbakan ile Tansu Çiller'in kurduğu "Refahyol" hükümetine karşı da vesayet sisteminin, darbecilerin yanında durdular. Hatta TÜSİAD, postmodern 28 Şubat darbesine açık destek veren, aralarında solcu DİSK'in de olduğu 5'li Çete'nin lideri pozisyonundaydı.
TÜSİAD geçmişte gazete ilanıyla hükümeti tehdit etmişti
TÜSİAD hiçbir dönem, bayisi olduğu emperyalist sermayenin çizdiği alanın dışına çıkmadı. Bu gerçeği en net biçimde AK Parti iktidarı döneminde gördük. Başkan Erdoğan daha siyasi yolculuğunun başında bile o vesayetçi sermayenin saldırısıyla karşılaştı. "Muhtar bile olamaz" manşetleri boşuna atılmadı. Başta ordu içindeki cuntacılar olmak üzere bütün vesayet odakları ilk günden bugüne kadar AK Parti iktidarının karşısında durdu.
Her fırsatta "Hukuk olmazsa yatırım gelmez" diyen TÜSİAD'cılar yani İstanbul Sermayesi, sivil iktidarı sıkıştıran 367 tezgâhına da, 28 Nisan e-muhtırasına da hatta AK Parti'nin kapatılma girişimine de karşı çıkmadı.
TÜSİAD geçmişte gazete ilanıyla hükümeti tehdit etmişti
Bu sivil siyaset düşmanlığı sonraki yıllarda da devam etti... Bu yapı, FETÖ'nün kurduğu ve bırakın siyasi aktörleri kendi üyelerini bile esir alan kriminal paralel iktidarla da uzlaştı. Arka planda bir güç ortaklığı vardı ki, peşi sıra gelen bütün FETÖ saldırıları karşısında sessiz kalındı. Hatta tarih yazılan ve 253 şehit verilen 15 Temmuz direnişi bile onların nazırında Ayşe Barım kadar değer görmedi.
TÜSİAD geçmişte gazete ilanıyla hükümeti tehdit etmişti
Bu ancak kirli bir sicille ve vesayet ortaklığıyla açıklanabilir. Böyle oldukları için de koca bir TÜSİAD, bir Selçuk Bayraktar kadar "yerli ve milli ekonomi"ye katkı vermedi. Büyük sanayici olarak bilinmelerine bakmayın, hiçbiri "bayi" olmanın ötesine geçmedi.
Şimdi sicili bozuk TÜSİAD, hukuk ve ifade özgürlüğü adına ırkçı çıkışları ve "iç savaş kışkırtıcılığı"yla bilinen Ümit Özdağ'ı sahipleniyor ya da dizi sektörünün kartel kraliçesi Ayşe Barım'ın tutuklanmasına itiraz ediyor. Üstelik bunu da "Suç vardır ya da yoktur" diyerek yapıyor.
Buna en sert tepkiyi de Adalet Bakanı Yılmaz Tunç gösterdi:
"Yargı bağımsızlığını hedef alan bu sözleri reddediyoruz. Yürüyen soruşturmalarla ilgili 'Hem suç vardır hem yoktur' söyledikten sonra eleştiriye devam etmenin gerçekten bir mantığı yoktur. Maalesef sicilinin de bozuk olduğunu hepimiz hatırlıyoruz. Bunlar hâlâ eski Türkiye'de kalmışlar maalesef."
CHP lideri Özgür Özel
Hakkında soruşturma açılan TÜSİAD YİK Başkanı Ömer Aras, bir bankanın yönetim kurulu üyesi. Finansçı yani. Bu çıkış aynı zamanda dünyada da giderek alevlenen finans-enerji kavgasının bir yansıması ve CHP'ye de açık destek mesajı...
Acaba, TÜSİAD'ın verdiği mesajdan memnun kalan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, önderi Ecevit'in kemiklerini sızlattığının farkında mı?
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN





