A Haber - Haberler, Son Dakika Haberleri, A Haber Canlı Yayın
12 Aralık 2025, Cuma
  • CANLI YAYIN
  • Ziraat Türkiye Kupasi
  • TÜM MANŞETLER
  • SON DAKİKA
  • ÖZEL HABER
  • VİDEO
      • Programlar
      • Gündem
      • Yaşam
      • Dünya
      • Spor
      • Ekonomi
      • Kültür Sanat
      • Teknoloji
      • Otomobil
      Özel Video Arşivden Çıkan Gerçek Haber Özel Melih Altınok ile Sebep Sonuç Satır Arası Memleket Meselesi Canan Barlas ile Gündem Toplumsal Hafıza 15 Temmuz Bir insan bir hikaye Belgesel Kuşağı Klipler Portre Erkan Tan İle Sabah Ajansı Unutma Hatırla Perde Arkası Arka Plan Banu El İle Ajans Haktan Uysal İle A Haber'de Bugün Aklın Yolu Dünya Atlası
  • GALERİ
  • GÜNDEM
  • EKONOMİ
  • YAŞAM
  • DÜNYA
  • SPOR
  • ÖZEL HABER
  • MAGAZİN
  • VİRAL
  • ANALİZ
  • YAZARLAR
  • CANLI TV
    • Tv Yayınları
      • A Haber
      • A Spor
      • A Para
      • Vav TV
      • A News
      • ATV
      • A2TV
      • Minika Go
      • Minika Çocuk
      Radyo Yayınları
      • A Haber Radyo
      • A Spor Radyo
      • A Para Radyo
      • A News Radio
      • Radyo Turkuvaz
      • Turkuvaz Romantik
      • Turkuvaz Efsane
      • Vav Radyo
      • Radyo Soft
      • Radyo Energy
      • Turkuvaz Anadolu
      • Turkuvaz Musiki
      • Turkuvaz Nostalji
  • CANLI TV
    • TV YAYINLARI
      • A Haber
      • A Spor
      • A Para
      • Vav TV
      • A News
      • ATV
      • A2TV
      • Minika Go
      • Minika Çocuk
    • RADYO YAYINLARI
      • A Haber Radyo
      • A Spor Radyo
      • A Para Radyo
      • A News Radio
      • Radyo Turkuvaz
      • Turkuvaz Romantik
      • Turkuvaz Efsane
      • Vav Radyo
      • Radyo Soft
      • Radyo Energy
      • Turkuvaz Anadolu
      • Turkuvaz Musiki
      • Turkuvaz Nostalji
  • RESMİ İLAN
  • KLİPLER
  • ÖZEL VİDEO
  • A HABER RADYO
  • NAMAZ VAKİTLERİ
  • DİZİLER
    • Eski Diziler
      • Gül Masalı
      • Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz
      • Adı Sevgi
      • Kalp Yarası
      • Hercai
      • Beni Bırakma
      • Canevim
      • Gel Dese Aşk
      • Gençliğim Eyvah
      • Sen Anlat Karadeniz
      • Kimse Bilmez
      • Akıncı
      • Baş Belası
      • Bozkır Arslanı Celaleddin
      • İkimizin Sırrı
      • Maraşlı
      • Hakim
      • Bir Zamanlar Çukurova
      Kuruluş Osman
      Bir Gece Masalı
      Can Borcu
      Zembilli
      Kardelenler
      Sustalı Ceylan
      Başka Bir Gün
  • atv PROGRAMLARI
    • Müge Anlı ile Tatlı Sert Esra Erol' da Kim Milyoner Olmak İster
  • DİĞER
    • Son Dakika Özel Haber Özel Video Memurlar Yaşam Eğitim Magazin Viral Sağlık Televizyon Teknoloji Otomobil Din Tarih Klipler Analiz Portre Yazarlar
      Galeri Aynı aileden 3 kişinin öldürüldüğü davada flaş gelişme! Mirasa tek konmak için yapmış Gözden kaçırdığınız gizli kahraman! Kalp krizine karşı kalkan oluyor Resimli Cuma mesajları | Paylaşmalık en farklı, anlamlı ve içten cuma sözleri 12 Aralık Cuma hutbesi yayımlandı! Cuma hutbesi konusu ne? Tam metni oku-PDF indir 12 Aralık Cuma namazı saat kaçta? Cuma namazı kaç rekat, nasıl kılınır? Kadir İnanır’la başrol paylaşmıştı! Selma Güneri’den sürpriz dönüş! Gençliğin anahtarı keşfedildi! Bilim yaşlanmayı yavaşlatan en lezzetli yiyeceği açıkladı Herkesin mutfağında bulunuyor: Tahta kaşıkla yemek yapmak ne kadar güvenli?
      RSS Künye Frekanslar Arşiv Yayın Akışı Gizlilik Bildirimi Ziraat Türkiye Kupası Bize Ulaşın
  • BİZE ULAŞIN

A Haber’i
Sosyal Medyada Takip Edin

  • Apple iTunes
  • Google Play
  • Huawei App Gallery
  • Bize Ulaşın
  • Künye/İletişim
  • Veri Politikası
  • Gizlilik Bildirimi
Copyright © 2024 Tüm hakları saklıdır.
Namaz Vakitleri şehir ara
    Haberler Canlı Anlatım Ekonomi Haberleri

    Finans dünyası Turkuvaz Medya'da buluştu! Türk bankacılığında 2026'ya güçlü geçiş

    CANLI ANLATIM EKONOMİ
    ahaber.com.tr Haber Merkezi
    Giriş: 10.12.2025 16:55 Güncelleme: 12.12.2025 00:47
    Finans dünyası Turkuvaz Medya’da buluştu

    Turkuvaz Medya, Türkiye finans dünyasını bir araya getiren 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi’ni bugün İstanbul’daki medya merkezinde düzenlendi. Bankacılık, sermaye piyasaları, sigorta, finansal teknolojiler gibi pek çok alan tek çatı altında Turkuvaz Medya'da buluştu. Zirvenin açılışında konuşan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz 2026'da nispi olarak daha olumlu bir ortam beklediklerinin altını çizdi.

    Turkuvaz Medya, Türkiye finans dünyasının liderlerini ve karar vericilerini bir araya getiren 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi'ni İstanbul'da gerçekleştirdi.

    APara CANLI YAYIN

    CANLI ANLATIM
    22:50 11 Aralık 2025

    BAKAN ŞİMŞEK: KİRA ENFLASYONU NORMALLEŞME SÜRECİNE GİRİYOR

    Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi, Türkiye finans dünyasının liderlerini ve karar vericilerini bir araya getirdi. Zirvenin kapanışında konuşan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Ekonomik İstikrar ve Reform Programı’nın üçüncü ve en kritik evresine girildiğini belirterek Türkiye’nin enflasyonda kalıcı düşüş, bütçe disiplininin güçlenmesi, cari dengenin sürdürülebilir seviyeye inmesi ve sanayide nitelik dönüşümünün hızlanmasıyla 2026’dan itibaren vatandaşın ve reel sektörün sonuçları çok daha belirgin şekilde hissedeceği yeni bir döneme girdiğini vurguladı. Türkiye’nin uzun dönem büyüme performansının güçlü olduğunun altını çizen Şimşek, “Gelecek çok parlak; yatırımların hızlanacağına inanıyorum” ifadelerini kullandı.

    EKONOMİK İSTİKRAR VE REFORM PROGRAMINDA YENİ EVRE: “TÜRKİYE SONUÇLARIN HİSSEDİLECEĞİ DÖNEME GİRİYOR”

    T.C. Hazine  ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, uygulanan Ekonomik İstikrar ve Reform Programı’nın üçüncü ve en kritik evresine girildiğini açıkladı. Bakan Şimşek, programın nihai hedefinin sürdürülebilir yüksek büyüme ve gelirin daha adil dağılımı olduğunu vurgulayarak şu değerlendirmeyi yaptı: “Enflasyonun tek haneye indiği, bütçe açığının kalıcı olarak %3’ün altında tutulduğu, cari açığın ise %1 veya altına gerilediği bir döneme giriyoruz. Bu evre, yapısal dönüşümlerin hızlandığı ve vatandaşın programın sonuçlarını doğrudan hissettiği dönem olacak.”

    “ÜÇ AŞAMALI PROGRAMDA ÜÇÜNCÜ EVRE BAŞLIYOR”

    Mehmet Şimşek, Ekonomik İstikrar ve Reform Programı’nın üç aşamalı bir çerçevede kurgulandığını belirterek süreci şu şekilde özetledi: İlk evre, depremin yarattığı olağanüstü koşullar altında risklerin yönetildiği, rezerv birikiminin güçlendirildiği ve kural bazlı piyasa ekonomisinin yeniden tesis edildiği kontrol dönemiydi. İkinci evre, dezenflasyonun başladığı, mali disiplinin sağlandığı, cari dengenin yönetilebilir seviyeye indirildiği ve KKM’den çıkışın başarıyla tamamlandığı bir dengeleme süreci olarak tanımlandı. Üçüncü evre ise 2025 itibarıyla başlayan, verimlilik artışı ve rekabet gücü hedefleri doğrultusunda sanayide dönüşüm ve yapısal reformların hızlandığı; programın sonuçlarının hem vatandaş hem reel sektör tarafından doğrudan hissedileceği kalıcı iyileşme dönemini ifade ediyor. Bakan, “Artık programın en kritik aşamasındayız. Hem vatandaş hem reel sektör bu dönemin sonuçlarını çok daha güçlü şekilde hissedecek” dedi.

    ENFLASYON: “20’Lİ RAKAMLAR BİR AY GECİKMEYLE GÖRÜLECEK”

    Bakan, enflasyon patikasındaki geçici sapmanın nedenlerini detaylandırarak, yıl boyunca yaşanan zirai don nedeniyle meyve üretiminin yüzde 30 azaldığını, bunun fiyatlara belirgin şekilde yansıdığını; ayrıca kuraklık nedeniyle Türkiye genelinde tahıl üretiminin yaklaşık yüzde 7 düştüğünü söyledi. Üçüncü çeyrekte gıda fiyatlarının son 20 yıl ortalamasına kıyasla iki ila üç kat daha hızlı arttığını hatırlatan Bakan, bu olağanüstü koşulların beklentileri geçici olarak bozduğunu ifade etti. “Tüm bu etkiler olmasaydı enflasyon çok rahat şekilde 20’li rakamlara inerdi. Bu bir mazeret değil; ancak Şubat başında açıklanacak Ocak verileriyle birlikte Türkiye büyük ihtimalle 20’li rakamları görecek” diye konuştu.

    2026 YILI: DEZENFLASYON HIZLANARAK DEVAM EDECEK

    Bakan Mehmet Şimşek, 2026’da dezenflasyonun hızlanarak devam edeceğini belirterek bunun para politikası, maliye politikası ve gelirler politikası arasındaki güçlü eşgüdümden kaynaklandığını vurguladı. Para politikasının sıkı ve kararlı duruşunu koruyacağını, maliye politikasının ise bütçe imkânları el verdiği ölçüde harcamaları hedef enflasyon doğrultusunda optimize ederek sürece destek vereceğini ifade eden Bakan, gelirler politikasının da aynı çerçevede yönetileceğini söyledi. Bu kapsamda 2026 yılında yönetilen ve yönlendirilen fiyatlarda yeniden değerleme oranının (%25) referans alınmayacağını, kamu tarafından belirlenen tüm fiyatların hedef enflasyon bandına göre, yani yüzde 19’un altında düzenleneceğini belirterek, bunun dezenflasyon sürecini güçlendirecek kritik bir adım olduğunu kaydetti.

    “BÜTÇE DİSİPLİNİ DEPREM HARCAMALARINA RAĞMEN SAĞLANDI”

    Şimşek,  mali disiplinin deprem sonrası ihtiyaçlara rağmen korunmasının programın güvenilirliğini artırdığını şu sözlerle ifade etti: “Bütçe açığını deprem harcamaları dahil kalıcı olarak %3’ün altında tutacağız. Türkiye’nin şoklara karşı dayanıklılığını artırmak için ciddi yatırımlar yaptık.”

    “CARİ AÇIĞI YÜZDE 1’İN ALTINA ÇEKİYORUZ”

    Cari dengenin sürdürülebilir seviyeye indiğini vurgulayan Mehmet Şimşek, “Türkiye dış kaynak ve dış borç birikimi anlamında risk yaratmayacak bir cari denge seviyesine hızla ilerliyor.”

    ARZ YÖNLÜ POLİTİKALAR DEZENFLASYONU DESTEKLEMEYE BAŞLADI

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, arz yönlü politikaların etkisinin giderek belirginleştiğini vurgulayarak deprem bölgesinde konut açığının önemli ölçüde giderildiğini, 350 bin konutun teslim edildiğini ve ülke genelinde kapsamlı bir konut seferberliğinin yürütüldüğünü söyledi. Önümüzdeki iki yıl içinde bu sürecin büyük ölçüde tamamlanacağını belirten Şimşek, konut arzındaki artış, gıda tedarik zincirinin güçlendirilmesi ve yenilenebilir enerji yatırımları sayesinde arz yönlü politikalarda dezenflasyonu destekleyen bir aşamaya geçildiğini ifade etti. Şimşek, son üç yılda enflasyonun 64-65 seviyelerinden önce 44’e, bugün ise 31 civarına gerilediğini hatırlatarak gelecek yıl için hedef bandın 13–19 olduğunu, piyasa beklentisinin ise 20 civarında seyrettiğini söyledi. Ek bir şok yaşanmadığı sürece hedef bandının üst kısmının rahatlıkla gerçekleştirilebilir olduğunu kaydetti.

    KİRA ENFLASYONU NORMALLEŞME SÜRECİNE GİRİYOR

    Bakan Şimşek, temel mallarda enflasyonun yüzde 18,6 seviyesine kadar gerilediğini, gıda enflasyonunun yüzde 27 civarına indiğini, buna karşın manşet enflasyonu yukarıda tutan en önemli unsurun kira enflasyonu olduğunu belirtti. Kira artışlarının yüzde 63,6 ile manşet enflasyonun iki katına çıktığını söyleyen Şimşek, bunun temel nedeninin 2018–2023 döneminde uygulanan yüzde 25’lik kira artış sınırı olduğunu ifade etti. Bu dönemde konut fiyatları yaklaşık 7,5–8 kat artarken kiraların yalnızca 1,8 kat arttığını, dolayısıyla konut fiyatı ile kira arasındaki ilişkinin bozulduğunu aktardı. Haziran 2023–Kasım 2025 döneminde ise konut fiyatlarının yüzde 118, enflasyonun 1,7 kat artmasına karşın kiraların yüzde 426 yükseldiğini belirterek, “Geçmişte oluşan fark telafi edildi ve konut fiyatı–kira ilişkisi yeniden kuruldu. Bu nedenle önümüzdeki dönemde kira artışlarının normalleşmesini bekliyoruz” dedi. Deprem nedeniyle daralan konut stokunun hem bölgede hem büyük şehirlerde kira baskısı oluşturduğunu, ancak yeni arzın devreye girmesiyle bu etkinin de ortadan kalktığını vurgulayan Şimşek, özel sektörün yapı ruhsatlarında daire sayısının 1 milyonun üzerine çıkmasının konut arzını hızla artırdığını, bunun da kiraları aşağı çekecek güçlü bir dinamik olduğunu söyledi. “2026’da kiralardaki normalleşme çok net şekilde görülecek” ifadelerini kullandı.

    EĞİTİM ENFLASYONUNDA KURAL BAZLI FİYATLAMA DÖNEMİ

    Şimşek, enflasyonu yukarıda tutan ikinci önemli kalemin eğitim olduğunu belirterek, Türkiye’de öğrencilerin yaklaşık yüzde 90’ının devlet okullarına gittiğini, kitap ve diğer temel giderlerin devlet tarafından ücretsiz karşılandığını hatırlattı. Asıl fiyat baskısının özel okullar ve özel üniversitelerden kaynaklandığını söyleyen Şimşek, uzun süre yüzde 36 seviyesinde zımni bir tavan uygulandığını, bu sınırın kaldırılmasıyla birlikte özel öğretim kurumlarında fiyatların hızla yükseldiğini ifade etti. Özel üniversitelerin harç artışlarının son yıllarda 10 katı aşan seviyelere çıktığını, Eylül ayında yüzde 106’ya varan artışlar görüldüğünü belirten Şimşek, “Bu artışlar artık geçmişteki sınırlamanın fazlasıyla telafi edildiğini gösteriyor” dedi. Eğitimde kural bazlı fiyatlamaya geçileceğini vurgulayan Şimşek, hem özel okullar hem özel üniversitelerde öngörülebilir ve piyasa gerçeklerine uygun bir çerçeve oluşturulacağını söyledi. “Eğitim ve kira enflasyonunda aşağı yönlü güçlü bir döneme giriyoruz. Bu iki kalem, enflasyonu 30’un üzerinde tutan ana faktörlerdi; artık her ikisinde de hızlı bir normalleşme başlayacak” diye konuştu


    KÜRESEL EMTİA GÖRÜNÜMÜ ENFLASYON İÇİN DESTEKLEYİCİ


    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, küresel ölçekte emtia fiyatlarının Türkiye’nin enflasyon dinamikleri açısından kritik olduğunu belirterek 2026’ya ilişkin görünümün son derece olumlu olduğunu söyledi. Enerji fiyatlarının bu yıl gerilediğini, 2026 için de düşüş beklendiğini vurgulayan Şimşek, enerji dışı emtia fiyatlarındaki artışın sınırlı kalacağına işaret etti. “Dışarıdan yeni bir enflasyon şoku beklemiyoruz. Emtia piyasalarındaki istikrarlı görünüm, enflasyonun 2026’da hedef aralığına girme ihtimalini oldukça güçlendiriyor” dedi.

    “MALİ DİSİPLİN KALICI HALE GELDİ; BÜTÇE HEDEFLERİ BEKLENENDEN İYİ”

    Şimşek, mali disiplinin programın en güçlü bileşenlerinden biri olduğunu belirterek harcamalarda sıkı bir çerçevenin benimsendiğini, Cumhurbaşkanlığı tasarruf genelgesinin sahada gerçek anlamda uygulandığını ifade etti. Vergi harcamalarının azaltılması, etkin olmayan istisnaların kaldırılması ve kayıt dışı ekonomiyle mücadelenin güçlenmesi sayesinde gelir performansının arttığını vurguladı. Depremin bütçe üzerindeki olağanüstü etkisine rağmen açığın hızla iyileştiğini belirten Şimşek, “Bu yılı büyük olasılıkla yüzde 3 civarında tamamlayacağız. Hedefimiz yüzde 3,1’di; beklentimiz bunun bile altında bir gerçekleşme” dedi. Bütçe dengesindeki bu iyileşmenin kamunun borçlanma ihtiyacını azalttığını kaydeden Şimşek, son üç yılda depremin etkisiyle 90 milyar dolarlık ilave harcama yapılması nedeniyle borç çevirme oranının yüzde 135’e çıktığını, gelecek yıl ise bu oranın 100–105 seviyesine gerileyeceğini ifade etti. “Bu, geçmişe göre özel sektöre yüzde 30 daha fazla kaynak bırakacağımız anlamına geliyor. Reel sektöre alan açmak için kamuyu disipline ediyoruz; özet budur” diye konuştu.

    KAMUDA TASARRUF RAKAMLARLA KANITLANDI

    Şimşek, kamuda harcama disiplininin “laf değil, rakamlarla somutlaşmış bir gerçek” olduğunu belirterek son iki yılda bütçenin neredeyse kuruşu kuruşuna hedef doğrultusunda yönetildiğini kaydetti. On yıllık ortalamalarda bütçe 100 lira ise 109 lira harcandığını, ancak son iki yılda bu eğilimin tersine döndüğünü, 100 liranın dahi tamamen harcanmadığını ifade etti. Kamunun en çok tartışılan kalemlerinde taşıtlar, bina kiraları, haberleşme, seyahat, enerji, kırtasiye ve demirbaş harcamalarında bütçe içindeki payın yüzde 4,6’dan yüzde 3’e gerilediğini söyleyen Şimşek, “Bu yaklaşık üçte birlik bir azaltım demektir. Nominal artışlar olsa da esas olan bütçeye oranıdır. Kamuda ciddi bir tasarruf çabası var ve sonuç alıyoruz” dedi. Kayıt dışı ekonomiyle mücadelede de tarihî bir başarı yakalandığını belirten Şimşek, ilk kez beyanname sayısının 5 milyonun üzerine çıktığını ve beyan edilen matrahların her yıl katlanarak arttığını vurguladı.

    REFORM GÜNDEMİ: KAMU İHALE, VERGİ, YÖNETİŞİM VE SOSYAL KORUMA

    Bakan Şimşek, reform başlıklarının güçlü bir takvimle ilerlediğini belirterek Kamu İhale Reformu taslağının, mali kuralların etkinleştirilmesine yönelik düzenlemelerin ve KİT’lerde yönetişim reformunun hazır olduğunu açıkladı. Vergi sisteminin basitleştirilmesi konusunda uzun vadeli bir çalışma yürütüldüğünü, sosyal koruma ağının güçlendirilmesi amacıyla 2026’da pilot gelir desteği programının hayata geçeceğini söyledi. Mali şeffaflığın artırılmasına yönelik çabaların uluslararası raporlarda da karşılık bulduğunu belirtti.

    SÜRDÜRÜLEBİLİR CARİ DENGE: “ALTIN HARİÇ CARİ AÇIK SORUNU KALICI OLARAK ÇÖZÜLDÜ”

    Şimşek, Türkiye ekonomisinin dış denge tarafında yapısal bir dönüşüm geçirdiğini belirterek yeşil dönüşümü hızlandıran İklim Kanunu’nun, aktif sanayi politikalarının ve hizmet ihracatındaki güçlü performansın sonuç vermeye başladığını söyledi. Yurt içi petrol ve doğal gaz üretimindeki artışın da dış dengeyi desteklediğini ifade eden Şimşek, “Altın hariç baktığımızda Türkiye’nin cari açık diye bir sorunu kalmadı. Geçen yıl altın hariç zaten cari fazla verdik ve büyümeye devam ettik. Bu artık yapısal bir dönüşümün göstergesidir” dedi. Bu yıl için yüzde 2 cari açık öngördüklerini, ancak yılın yüzde 1,5 civarında tamamlanacağını belirterek cari açık hedefinin de bütçe hedefi gibi tutturulduğunu vurguladı. Türkiye’nin brüt dış finansman ihtiyacının millî gelire oranla yüzde 21’den yüzde 17’nin altına gerilediğini hatırlatan Şimşek, program dönemi sonunda bu oranın yüzde 13’e inerek tarihî düşük seviyelere ulaşabileceğini söyledi. “Bu göstergeler, Türkiye ekonomisinin şoklara karşı dayanıklılığının güçlendiğini ve Türk lirasının itibarını destekleyen bir çerçeve sunduğunu açık şekilde gösteriyor” ifadelerini kullandı.

    YENİLENEBİLİR ENERJİDE REKOR PAY: DIŞA BAĞIMLILIK AZALIYOR

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye’nin enerji arz güvenliği ve dışa bağımlılığı azaltma hedeflerinde kaydettiği ilerlemeye dikkat çekerek, bu yıl Ocak–Ekim döneminde yaşanan büyük kuraklığa ve hidroelektrik santrallerinde düşen verime rağmen Türkiye’nin elektrik üretiminin yüzde 45’ini yenilenebilir enerji kaynaklarından sağladığını söyledi. Bu performansın, hem dışa bağımlılığın azaldığını hem de ülkenin enerji maliyetleri ve cari denge üzerinde orta vadede olumlu etkiler yaratacağını vurguladı.

    HİZMETİ İHRACATINDA 63 MİLYAR DOLARLIK REKOR FAZLA

    Şimşek, Türkiye’nin dış ticaret tartışmalarında çoğu zaman göz ardı edilen ancak büyük bir ekonomik değer üreten hizmet ihracatına özel önem verdiklerini belirtti. Türkiye’nin 63 milyar dolarlık hizmet ihracatı fazlası verdiğini ifade eden Şimşek, “Katma değerin neredeyse tamamen içeride kaldığı bu alan Türkiye ekonomisi için stratejik bir güç kaynağıdır” dedi.

    SANAYİDE NİTELİK DÖNÜŞÜMÜ HIZLANIYOR

    Bakan Şimşek, sanayide uzun vadeli dönüşümün başladığını vurgulayarak özellikle yüksek ve orta-yüksek teknoloji üretiminin toplam üretim ve ihracat içindeki payının son yıllarda hızla arttığını söyledi. Geleneksel, emek yoğun sektörlerde yaşanan sıkıntıları yakından takip ettiklerini ve desteklerin sürdüğünü belirten Şimşek, buna karşılık sanayide nitelik artışının çok daha güçlü bir ivmeyle devam ettiğini ifade etti. “Katma değeri yüksek, kâr marjı yüksek üretimde çok hızlı bir artış var. Sanayide kalite belirgin şekilde yükseliyor” dedi. Yurt içi petrol ve doğal gaz üretimindeki artışın da bu dönüşümü desteklediğini belirtti.

    BÜYÜME %3,7’YE YAKLAŞIYOR; 2025’TE VERİMLİLİK BAZLI HIZLANMA BEKLENİYOR

    Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin küresel konjonktüre göre güçlü bir büyüme performansı sergilediğini ifade ederek, ticaret ortaklarının yaklaşık yüzde 1,8–2 büyüdüğü bir ortamda Türkiye’nin yüzde 4’e yakın bir büyümeyi yakalamasının önemine dikkat çekti. Yılın üçüncü çeyreği itibarıyla yıllıklandırılmış büyümenin yüzde 3,6 seviyesinde olduğunu, yılı yüzde 3,7’ye yakın bir seviyede kapatmanın mümkün olduğunu söyledi. Şimşek, dezenflasyon sürecinin hızlanmasının büyüme üzerinde olumlu bir etki yaratacağını, özellikle verimlilik artışının ekonomide enflasyon yaratmayan bir büyüme modeli sunduğunu belirterek, “2025’te büyümenin neredeyse yarısı faktör verimliliğinden gelecek. Bu dezenflasyonist bir büyüme modelidir” dedi. İşsizliğin yaklaşık 30 aydır tek hanede seyrettiğini, yüzde 8,5 düzeyinin Türkiye şartlarında oldukça makul bir seviyeye işaret ettiğini de vurguladı.

    KKM’DEN ÇIKIŞ BAŞARIYLA TAMAMLANDI: REZERVLERDE 122,5 MİLYAR DOLARLIK ARTIŞ

    Şimşek, Kur Korumalı Mevduat’tan çıkışın öngörüldüğü gibi başarıyla tamamlandığını belirterek, Türkiye’nin 143 milyar dolarlık koşullu yükümlülüğü geride bıraktığını söyledi. Mart ortası–Nisan sonu arasında, 2001 krizinde bir günde yaşanan döviz talebinin neredeyse 10 katına denk gelen bir döviz talebiyle karşılaşıldığını, buna rağmen piyasa dostu, kural bazlı yaklaşım sayesinde sürecin sorunsuz yönetildiğini ifade etti. “Programın başından bu yana swap hariç net rezervler 122,5 milyar dolar arttı. KKM’den çıkışla birlikte düşünüldüğünde ülkemizin bilançosu 265 milyar dolar iyileşti. Bünyemiz daha güçlü, daha dayanıklı” dedi.

    RİSK PRİMİNDE TARİHİ DÜŞÜŞ: BORÇLANMA MALİYETLERİNDE SERT GERİLEME

    Şimşek, Türkiye’nin risk primindeki iyileşmenin benzer ülkelere kıyasla çok daha hızlı gerçekleştiğini belirterek, son iki–iki buçuk yılda benzer ülkelerde risk priminin 53 baz puan düştüğü, Türkiye’de ise 480 baz puan gerilediğini söyledi. “Bu düşüşün herkes için somut faydası var” diyen Şimşek, Hazine’nin 5 yıllık Eurobond faizinin yüzde 11’den yüzde 5,5’e, 10 yıllık faizlerin ise yüzde 10’un üzerinden yüzde 6,5 seviyelerine gerilediğini anlattı. Özel sektörde de koşulların dramatik biçimde iyileştiğini belirten Şimşek, yakın dönemde 100 dolar borç ödeyen firmaların sadece 70 dolar borçlanabildiğini, bugün ise aynı koşullarda 165 dolar borçlanabilir hâle geldiğini söyledi. Kredi notlarının Moody’s tarafından üç kademe, diğer derecelendirme kuruluşları tarafından ikişer kademe artırıldığını hatırlatarak, “Yapısal dönüşüm hızlandıkça yeni not artışları gelecektir” dedi.

    YATIRIM, İSTİHDAM, ÜRETİM VE İHRACATA GÜÇLÜ DESTEK

    Şimşek, Cumhurbaşkanı’nın en önemli hassasiyetinin yatırım, istihdam, üretim ve ihracat olduğunu hatırlatarak, bu alanların bütçe ve politika seti içinde önceliklendirildiğini söyledi. Ar-Ge ve yatırımların teşviki için 2026 yılında uygulanacak yeni destek sistemi kapsamında toplam 836 milyar liralık kaynak tahsis edildiğini açıkladı. “Bu program, yüksek katma değerli yatırımları ve teknolojik dönüşümü hızlandıracak çok güçlü bir adımdır” dedi.

    TÜRKİYE’NİN UZUN DÖNEM BÜYÜME PERFORMANSI GÜÇLÜ: GELECEK POTANSİYELİ ÇOK DAHA YÜKSEK

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye ekonomisinin uzun dönem büyüme performansının çoğu zaman kamuoyunda tartışılan algının aksine son derece güçlü olduğunu vurgulayarak, son 100 yılda Türkiye’nin ortalama yüzde 4,8 büyüdüğünü, son 23 yılda ise Cumhurbaşkanı’nın liderliğinde reel büyümenin yüzde 5,5’e yakın bir seviyede gerçekleştiğini söyledi. Şimşek, bu dönemde Türkiye’nin büyüme performansının gelişmekte olan ülkeleri geride bıraktığını, hatta Çin ve Hindistan hariç tutulduğunda benzer ülkeleri neredeyse katladığını ifade etti. Gelişmekte olan ülkelerin reel ekonomik endeksinin 100’den 221’e çıktığı bir dönemde Türkiye’nin aynı endekste 100’den 312’ye yükseldiğini belirten Şimşek, “Bu Türkiye’nin yapısal olarak güçlü bir büyüme dinamiğine sahip olduğunu çok net gösteriyor” dedi.

    DÜŞÜK HANE HALKI BORCU: TÜRKİYE’NİN EN BÜYÜK AVANTAJI

    Bakan Şimşek, Türkiye’nin gelecekteki büyüme potansiyelinin en önemli dayanaklarından birinin düşük borçluluk seviyesi olduğunu belirterek, hane halkı borcunun millî gelire oranının sadece yüzde 10 olduğunu, ipotekli konut kredilerinin toplamının ise millî gelirin yüzde 2’sine bile ulaşmadığını söyledi. “Dezenflasyonla birlikte finansal koşulların 2010’lu yılların tek haneli enflasyon dönemine geri döndüğünü düşünün; büyüme potansiyelimiz çok yüksek. Çünkü borç yok, yük yok. Finansal koşullar gevşedikçe büyüme ivme kazanacak” diyen Şimşek, düşük borçluluğun ekonominin en kırılgan alanlarından birini güçlü bir avantaja dönüştürdüğünü belirtti.

    SANAYİDE ÜST BASAMAKLARA ÇIKIŞ VE YATIRIM POTANSİYELİ

    Şimşek, Türkiye’nin sanayide katma değer zincirinde yukarı çıktığını, savunma sanayi, makine, otomotiv ve pek çok orta-yüksek teknoloji alanında hızlı bir kapasite artışı yaşandığını söyledi. Bu dönüşüm sayesinde Türkiye’nin küresel büyüme görünümünden pozitif ayrışacağını belirten Şimşek, “Önümüzdeki beş yıla ilişkin küresel büyüme beklentileri yüzde 3 civarında. Türkiye ise bu dönemde çok büyük ihtimalle bunun üzerinde büyüyecek” dedi. Türkiye’nin son dönemde dolar bazında millî gelirini 6,6 kat artırdığını ve dünya ekonomisinden aldığı payı yüzde 0,7’den yüzde 1,3’e çıkardığını hatırlatarak, bunun tamamen reel bir artış olduğunu söyledi.

    TÜRKİYE KÜRESEL SIRALAMADA YÜKSELİYOR: 16. BÜYÜK EKONOMİ

    Şimşek, IMF tahminlerine göre Türkiye’nin cari dolar kuru ile bu yıl dünyanın 16. büyük ekonomisi konumuna geldiğini, satın alma gücü paritesine göre ise 11. sırada yer aldığını vurguladı. Yaklaşık 18 bin dolarlık kişi başı gelir seviyesinin ve genç, büyük nüfus yapısının Türkiye’yi güçlü, dinamik ve yatırım açısından cazip bir pazar hâline getirdiğini söyleyen Şimşek, “Türkiye’ye yatırımların hızlanacağına inanıyorum. Çünkü hem uzun dönem büyüme performansı hem düşük borçluluk hem de sanayideki nitelik dönüşümü ülkemizin geleceğini çok parlak kılıyor” ifadelerini kullandı.

     

    PARA SOHBETLERİ’NİN 13 YILLIK YOLCULUĞU

    A Para Genel Müdürü Özlem Doğaner, Para Sohbetleri’nin 7 yıl önce ekonomi dünyasının ihtiyaç duyduğu açık ve güvenilir bir iletişim platformu olarak doğduğunu belirterek, bu süreçte iş dünyası, akademi, bürokrasi ve siyaset temsilcilerinin sorunlarını ve çözüm önerilerini doğrudan paylaşabildiği sürdürülebilir bir yapı oluşturduklarını ifade etti. Doğaner, platformun Türkiye ekonomisinin sorunlarını ve fırsatlarını objektif bir perspektifle ele alırken kamuoyunu doğru bilgilendirmeye katkı sunduğunu vurgulayarak tüm destekçilere ve A Para ile Sabah Ekonomi ekiplerine teşekkür etti. Ayrıca Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in katılımıyla Para Sohbetleri’nin üçüncü kez gerçekleşmesinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi. 

    BAKAN ŞİMŞEK: KİRA ENFLASYONU NORMALLEŞME SÜRECİNE GİRİYOR
    18:55 11 Aralık 2025

    TÜRKİYE’NİN FİNANS EKOSİSTEMİ ZİRVEDE BULUŞTU

    5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi’nde sermaye piyasalarının yol haritası masaya yatırıldı.

    Finans dünyasının önde gelen kurum ve uzmanlarını bir araya getiren Turkuvaz Medya 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi’nde, yapay zekanın sermaye piyasalarına etkisi, bireysel yatırımcı davranışlarındaki dönüşüm ve 2026’ya ilişkin küresel ekonomi beklentileri öne çıktı. Panelde konuşmacılar, Türkiye’nin hızla büyüyen sermaye piyasalarının olgunlaşma dönemine girdiğini vurguladı.

    Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi kapsamında düzenlenen Sermaye Piyasalarının Geleceği paneline Philip Capital Genel Müdür Yardımcısı Sadrettin Bağcı, İntegral Yatırım Genel Müdür Yardımcısı İbrahim Taşdoğan, Info Yatırım Genel Müdür Yardımcısı Mert Yılmaz, A1 Capital Genel Müdür Yardımcısı Baki Atılal,  Marbaş Menkul Değerler Genel Müdür Yardımcısı Soner Kuru ve Ahlatcı Portföy Genel Müdürü Tonguç Erbaş katıldı. 

    SERMAYE PİYASALARININ GELECEĞİ PANELİNDE ANA GÜNDEM YAPAY ZEKA

    Panel boyunca yapay zekanın piyasalar üzerindeki etkisi, yatırımcı eğilimlerindeki kırılmalar ve küresel para politikalarına ilişkin öngörüler detaylı biçimde değerlendirildi.

    Philip Capital GMY Sadrettin Bağcı, 2025 yılının dalgalı seyrine rağmen yıl kapanışının iyimserlik taşıdığına dikkat çekerek şunları söyledi: “Yapay zeka hem yurt dışı piyasalarda fiyatlamaları hem de Türkiye’de yeni uygulamaların sisteme entegrasyonunu hızlandırıyor. Portföy yönetimine ilgi arttı; hem kurumsal hem bireysel yatırımcı daha profesyonel yönetim arayışında.”

    A1 Capital GMY Baki Atılal, teknolojiyi aktif kullanan birey ve kurumların önümüzdeki dönemde rekabette öne çıkacağını vurgulayarak özellikle eğitim alanındaki dijital dönüşüm ihtiyacına dikkat çekti.

    “YATIRIMCI BİLGİ ARAYIŞINDA PROFESYONELE YÖNELDİ”

    Marbaş Menkul Değerler GMY Soner Kuru, yatırımcı davranışlarında belirgin bir kırılım yaşandığını ifade etti: “Türkiye’de ‘işimi ben bilirim’ kültürü hakimdir. Ancak bu yıl yatırımcılar ilk kez ‘bir bilene emanet edeyim’ noktasına geldi. Hisse senedi yatırımcısı 6,8 milyondan 6,4 milyona gerilerken fon yatırımcı sayısı 5,1 milyondan 5,7 milyona yükseldi. Bu bir kayıp değil, dönüşüm.” Kuru, yüksek faiz döneminin şirketleri doğrudan borçlanma araçlarına yönelttiğini, profesyonellerin portföylerinde hisseden çok tahvile ağırlık verdiğini belirtti.

    “DİJİTALLEŞME BÜYÜK FIRSAT AMA  SOSYAL MEDYA EN BÜYÜK RİSK ALANI”

    Info Yatırım GMY Mert Yılmaz, finansal okuryazarlık ile bilgi kirliliği arasındaki kırılgan çizgiye işaret etti: “Dijitalleşme vazgeçilmez; ancak sosyal medya ile birleştiğinde yatırımcı için ciddi bir risk alanı oluşuyor. Bilgiye erişim sınırsız ama doğru bilgiye erişim geçmişten daha zor. Bu süreç yalnızca regülasyonla değil, piyasa kültürüyle düzelir.

    “SERMAYE PİYASALARI ŞİRKETLER İÇİN YENİ FİNANSMAN ALANI HALİNE GELDİ”

    Integral Yatırım GMY İbrahim Taşdoğan, yüksek faiz ortamının şirketleri alternatif finansman arayışına yönelttiğini belirtti: “Geleneksel yöntemlerle finansmana erişim zorlaştıkça şirketler sermaye piyasalarını daha fazla kullanmaya başladı. Borçlanma aracı ihraçlarında ciddi bir artış var. Bu süreç, kurumsallaşma ve sürdürülebilir finansman açısından önemli bir fırsat yaratıyor.”

    2026 GÖRÜNÜMÜ: “KÜRESEL PİYASALAR İÇİN DALGALI BİR DÖNEM”

    Ahlatcı Portföy Genel Müdürü Tonguç Erbaş, 2026’nın özellikle Mart–Kasım döneminde daha dalgalı bir küresel piyasa görüntüsü ortaya koyacağını ifade etti: “FED politikaları, ABD ara seçimleri ve jeopolitik etkiler nedeniyle volatilite artabilir. Değerli metallerin güçlü seyrinin 3–4 ay daha devam etmesini bekliyorum. İçeride ise enflasyon ana gündem olmaya devam edecek.”

    HAVACILIK SEKTÖRÜNDE KÜRESEL BÜYÜME DEVAM EDİYOR

    Corendon Group Finans Danışmanı Batuğhan Karaer, havacılık sektörünün küresel ve ulusal ölçekteki mevcut görünümünü değerlendirerek sektörün istikrarlı büyüme trendine vurgu yaptı. Karaer, 2024 yılı sonu itibarıyla dünya genelinde 1.138 havayolu şirketinin 30.300 uçakla toplam 4,8 milyar yolcu taşıdığını, sektörün yaklaşık 1 trilyon dolara yaklaşan bir ciro ürettiğini ve 11,6 milyon kişiye doğrudan, doğrudan–dolaylı dahil 86 milyon kişiye istihdam sağladığını belirtti. Turizmle yakın ilişkisi nedeniyle sektörün ayrıca 37 milyon kişiye de turizm tarafında iş imkânı sunduğunu aktaran Karaer, havacılığın küresel GSYH’nin %4’ünü oluşturduğunu ve yolcu sayısının %40’ının turizm kaynaklı olduğunu ifade etti. Pandemi dönemi hariç dünya havacılığının yıllık ortalama %3,6 büyüme sergilediğini, 2019 öncesi rakamların yakalanıp aşıldığını söyleyen Karaer, 2025’te dünya genelinde yolcu sayısının 5 milyara, 2026’da ise 5,2 milyara ulaşmasının beklendiğini aktardı. Türkiye’de havacılık sektörünün yıllık ortalama %9 büyüme ile Avrupa ve dünya ortalamasının üzerinde ilerlediğini belirten Karaer, bu güçlü trendin orta vadede de devam edeceğini ifade etti.

    TÜRKİYE E-TİCARETTE KÜRESEL ÖLÇEKTE İLK SIRALARA YÜKSELİYOR

    Türkiye 2025–2030 dönemine ilişkin e-ticaret büyüme projeksiyonlarında dikkat çekici bir konuma yükseldiğine değinen idefix Genel Müdürü Onur Bayhan şunları söyledi: “Küresel perakende satışlarının %23’ünden fazlasının e-ticaret üzerinden gerçekleştiği günümüzde bu oranın 2030’da %25’e yaklaşması beklenirken, Türkiye’nin e-ticaret büyüme beklentisi Hindistan, Japonya ve Endonezya’nın hemen ardından dünyada ilk 4 ülke arasında yer alıyor. Bu veriler, Türkiye’nin birçok gelişmiş ülkeyi geride bırakarak yıllık bileşik e-ticaret büyüme oranlarında güçlü bir potansiyele sahip olduğunu gösteriyor. 2013’te toplam perakende içinde sadece %1,3 olan e-ticaret payının 2024’te %19,1’e yükselmesi, son 10 yılda yaklaşık 20 katlık bir dönüşümü ortaya koyuyor. Dolar bazında Türkiye’nin online pazar büyüklüğü 2024 yılında 89 milyar dolara ulaşarak son 10 yılın neredeyse 10 katına çıktı; pazarın 2028’de 132 milyar dolara çıkması bekleniyor. 2024 yılında 3 trilyon TL’yi aşan e-ticaret hacminin %54’ü perakende, %46’sı ise hizmet satışlarından oluşurken, perakendenin toplam içindeki payının 2028’e kadar %65’e yükselmesi öngörülüyor. Tüm bu göstergeler, Türkiye’nin yalnızca büyüyen değil; aynı zamanda derinleşen, güçlenen ve uluslararası rekabette üst sıralara hızla yaklaşan bir e-ticaret pazarına sahip olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.”

    5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi, Emlak Katılım, Fiba Faktoring, Halkbank, İstanbul Finans Merkezi, Takas İstanbul/Takasbank, Tera Holding/Tera Bank, Trendyol, Turkcell, Türk Altın/Koza, THY, Türk Telekom, Vakıf Yatırım ve Ziraat Bankası’nın ana sponsorluğunda; Arsavev ve Kuzu Grup’un co-sponsorluğunda ve  Artaş, Cengiz Holding, Corendon Airlines, Ekmas İnşaat, Finansal Kurumlar Birliği, Integral Yatırım, Koleksiyon Mobilya, Limak, PhillipCapital, Torkam, Zeren Group, Kuzey Marmara Otoyolu, Rams  ve Zeren Group’un destek sponsorluğunda gerçekleşti.

    TÜRKİYE’NİN FİNANS EKOSİSTEMİ ZİRVEDE BULUŞTU
    15:12 11 Aralık 2025

    TÜRK BANKACILIĞINDA 2026’YA GÜÇLÜ GEÇİŞ: YAPILANDIRILMIŞ KREDİLER, TL MEVDUAT STRATEJİLERİ VE YABANCI YATIRIMCI GÜVENİ ÖNE ÇIKTI

    Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi’nin “Bankacılığın Geleceği” oturumunda,  sektördeki yapılandırılmış kredi oranları, konkordato görünümü, TL mevduat politikaları ve 2026 yılına ilişkin olumlu makro beklentiler ele alındı. TBB Başkanı Alpaslan Çakar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan ve Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ’un katılımıyla gerçekleşti. 

    Foto altı: (Soldan Sağa) Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, TBB Başkanı Alpaslan Çakar, QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan ve Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ

    Foto altı: (Soldan Sağa)
    Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, TBB Başkanı Alpaslan Çakar, QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan ve Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ

    Sektör yöneticileri, kredi riskinin yönetilebilir olduğunu, konkordatoların sistemik bir risk taşımadığını, TL mevduatın kalıcılığının 2026 stratejisinin merkezinde yer aldığını vurgularken, yabancı yatırımcıların Türkiye pazarına yönelik memnuniyetinin de giderek güçlendiğini belirtti.

    Turkuvaz Medya tarafından düzenlenen 5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi’nin “Bankacılığın Geleceği” oturumunda, Türk bankacılık sektörünün 2026’ya yönelik beklentileri kapsamlı biçimde değerlendirildi. Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar’ın moderatörlüğünde gerçekleşen oturumda, yapılandırılmış kredi oranlarından konkordato süreçlerine, TL mevduatı güçlendirmek için uygulanan politikaların etkilerinden 2026’ya dair makro finansal görünüm projeksiyonlarına kadar birçok kritik başlık masaya yatırıldı. Banka yöneticileri, seçici kredi politikasının devamı, risk yönetimini güçlendiren yapılandırma mekanizmaları, faiz patikasındaki netleşme ve dijitalleşmenin artırdığı verimlilik sayesinde sektörün 2026’ya daha sağlam bir zeminde girdiğini ifade etti. Yabancı yatırımcıların Türkiye bankacılık sistemine yönelik güveninin artması ise oturumun öne çıkan başlıkları arasında yer aldı.  

    Günün ikinci paneli olan “Bankacılığın Geleceği” oturumu Türkiye Bankalar Birliği (TBB) Başkanı Alpaslan Çakar’ın moderatörlüğünde Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan ve Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ’un katılımıyla gerçekleşti.

    Panelin açılış konuşmasını gerçekleştiren TBB Başkanı Alpaslan Çakar, 2025 yılını küresel ölçekte belirsizliğin yüksek, görünümün ise son derece karmaşık olduğu bir dönem olarak tanımladı. Jeopolitikten enerjiye, ticaretten dijital dönüşüme kadar tüm alanlarda kırılganlıkların arttığı bir yıl yaşadığımızı belirten Çakar, “Rusya-Ukrayna savaşı, Gazze’deki trajik gelişmeler, Lübnan, Suriye ve Yemen’de devam eden çatışmalar, Hindistan-Pakistan gerilimi ve ABD–Venezuela hattındaki tansiyon. Tüm bu jeopolitik riskler dünya ekonomisinin öngörülebilirliğini azaltıyor. ABD ve Çin arasındaki teknoloji ve gümrük tarifelerine dayalı gerilim, 2024’ten itibaren tedarik zincirlerini baskılıyor. Korumacılığın yükselmesi, küresel ölçekte yatırım iştahını azaltan önemli bir kırılganlık kaynağı. ABD ve Euro Bölgesi’nde faiz patikasına yönelik netlik sağlanamaması, piyasalarda öngörülebilirliği azaltıyor. Pandemi sonrası dönemde enflasyon düşse de hedeflere tam ulaşılamaması bu kırılganlığı artırıyor” dedi. 

    Dünya genelinde manşet enflasyon düşse de hizmet fiyatlarındaki katılığın hedeflere ulaşmayı zorlaştırdığını belirten Alpaslan Çakar’ın, bu durumun enflasyonla mücadelede yeni bir normal oluşturduğunu belirtti.

    “2025 ORTA VADELİ PROGRAMI, BELİRSİZLİK ORTAMINDA TÜRKİYE’YE NET BİR YÖN ÇİZDİ”
    “OVP, üç yıllık bir yol haritası olarak sürdürülebilir büyüme, daha adil bir gelir dağılımı ve fiyat istikrarını temel aldığı söyleyen Çakar, “Ana eksen; mali disiplin, dezenflasyon ve sürdürülebilir cari açık. Enflasyon düşüyor, faizler geriliyor, fiyatlama davranışları rasyonelleşiyor. Zaman zaman zikzaklar olsa da temel trend güçlüdür”

    “MERKEZ BANKASI REZERVLERİNDE GÜÇLÜ BİR İYİLEŞME GÖRÜYORUZ”
    TCMB brüt rezervleri 188 milyar dolar, net rezervler 57 milyar dolar seviyesine ulaştığını söyleyen Çakar sözlerine şöyle devam etti: “Türkiye’nin CDS’i 232 baz puana kadar geriledi. Bu, uluslararası finansal piyasalarda artan güvenin açık bir göstergesidir. Kredi notumuzun yükselmesi ve sermaye girişleri Türkiye ekonomisinin dayanıklılığını teyit ediyor. Uluslararası kuruluşların Türkiye’ye yönelik değerlendirmeleri pozitife döndü. Bankalarımızın borçlanma koşulları iyileşti, sermaye hareketleri güçlendi. Türk bankacılık sektörü, küresel şoklara rağmen büyümeyi destekleyen en güçlü dayanaklarımızdan biri oldu. Bankacılık sektörümüz hem aktif hem pasif yapısıyla OVP hedefleriyle uyumlu ilerledi. Küresel şoklara karşı son derece dirençli bir duruş sergiledi ve reel sektörü destekleyen yapısını sürdürdü” dedi. 

    Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan:“2026 reel ekonomiyi daha güçlü bir kredi mimarisiyle destekleyeceği bir yıl olacak”
    Konuşmasında faizlerin düşerken selektif kredi politikası ve sıkı ihtiyati tedbirler devam edeceğine değinen Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, “Orta Vadeli Programın en kritik bileşeni, fiyat istikrarını ve makro ihtiyati dengeyi birlikte sağlamaktır. 2026’da enflasyondaki düşüşe paralel kademeli faiz indirimleri bekliyoruz; ancak bu süreç kesinlikle parasal genişleme anlamına gelmiyor. Selektif kredi yaklaşımı, kredi büyümesini sınırlayan mekanizmalar ve bankaların kaynaklarını üretim, yatırım ve ihracata yönlendiren politika seti 2026’nın özellikle ilk yarısında kararlılıkla devam edecektir”
    dedi. 

    “TL mevduatın sistemde kalıcılığı, 2026 bankacılık politikasının merkezinde olacak”
    Merkez Bankası’nın faiz adımlarına ek olarak, sistemde Türk lirasının istikrarını koruyan zorunlu karşılık düzenlemeleri ve TL mevduat hedefleri süreceğini ifade eden Arslan, bu yaklaşımın finansal istikrarın ve öngörülebilirliğin en güçlü bileşenlerinden biri olduğuna değindi. 

    “2026’NIN BANKACILIK GÜNDEMİ KREDİ RİSKİNİN YÖNETİLMESİ OLACAK”
    Kredi büyümesi, kur etkisinden arındırıldığında 2025 yılında enflasyona yakın bir seviyede ilerleyerek ekonomiyi desteklediğini belirten Osman Arslan, sözlerine şöyle devam etti: “Özellikle ihracat ve yatırım gibi stratejik alanlara yönelen kaynak akışı, makro ihtiyati çerçevenin başarısını gösteriyor. 2026’da bankacılık sektörünün ana gündemi kredi riskinin yönetimi olacaktır. 2025’in zor koşullarına rağmen tahsili gecikmiş alacak oranının yüzde 2,5’un üzerinde seyretmemesi, sektörün risk yönetimindeki başarısını ortaya koyuyor. Kurumsal ve KOBİ segmentinde sağlanan yapılandırma, vade optimizasyonu ve nakit akışına uygun maliyet planlaması reel sektöre ciddi bir katkı sundu. Faiz oranlarındaki gerileme bankaların faiz marjlarını güçlendirecek; dijitalleşme, ücret-komisyon gelirleri ve verimlilik artışları ise sektörün sermaye yeterliliğini destekleyecek. Türk bankacılık sektörü yıllardır temettü politikasını ihtiyatlı yöneterek öz kaynaklarını güçlendirmiştir. Bu güçlü sermaye yapısı 2026’da reel sektöre daha fazla destek verme kapasitesini artıracaktır.”

    2026’nın, Türkiye bankacılık sektörünün hem istikrarı koruyup hem de sermaye gücünü artırarak reel ekonomiyi desteklemeye devam ettiği bir yıl olacağını söyleyen Arslan, “Dengeli para politikası, güçlü sermaye yapısı, selektif kredi yaklaşımı ve dijital dönüşümün sağladığı verimlilik, Türkiye’nin sürdürülebilir büyüme patikasını güçlendirecek” dedi. 

    Akbank Genel Müdürü Kaan Gür: “Bankacılıkta eksik halka sürdürülebilir karlılık; 2026’da bu döngü kırılacak” 
    “Bankacılık sektörünün hedefi enflasyonun üzerinde, kalıcı ve sağlıklı karlılık yaratmaktır’ diyen Akbank Genel Müdürü Kaan Gür sözlerine şöyle devam etti:  “Ekim sonu itibarıyla sektörün özkaynak karlılığı 25,4 seviyesinde. Bunu yıllıklandırdığımızda yaklaşık yüzde 30’a geliyor ki, hala enflasyonun altında bir karlılıktan söz ediyoruz. Bankacılığın sürdürülebilir çalışabilmesi için temel bankacılık gelirlerini enflasyonun üzerinde, kalıcı bir şekilde yaratabileceğimiz bir ortama ulaşmamız gerekiyor. Bugünkü politika seti, makro ihtiyati tedbirler ve geçici düzenlemeler karlılığı baskılıyor; ancak sektör de ülke ekonomisinin istikrarı adına üzerine düşeni yapıyor.”

    “2026 DAHA OLUMLU BİR GÖRÜNÜM SUNUYOR; ORTAK UYUM SAYESİNDE NORMALLEŞME BAŞLAYACAK”
    2026 yılının bu yıla göre çok daha olumlu bir tabloda geçeceğine işaret eden Gür, “Faiz indirimi kararları beklentileri netleştiriyor ve politika setinin tüm paydaşlar tarafından güçlü şekilde desteklenmesi normalleşme sürecini hızlandırıyor. Bankacılık sektörü, reel sektör ve finans ekosistemi bu programa aynı disiplinle uyum sağlıyor. Bu geçiş döneminin kısa süreceğini ve 2026’dan itibaren daha dengeli bir ortama döneceğimizi öngörüyorum” dedi. 

    “ENFLASYONUN SEYRİ, FAİZ PATİKASI, KREDİ MALİYETLERİ VE VERİMLİLİK SEKTÖRÜ ŞEKİLLENDİRECEK”
    2026 yılında sektörün radarında dört kritik konunun olduğunu belirten Kaan Gür,  “Enflasyonun seyri, faiz indirimlerinin devamı, kredi maliyetlerindeki gelişmeler ve verimlilik artışı. Bu dört başlık bankacılığın sadece karlılığını değil, reel sektöre vereceği desteğin ölçeğini de belirleyecek. Bugün Türk bankacılık sektöründe kamusu, özeli, katılım bankalarıyla birlikte Basel kriterlerinin çok üzerinde, yaklaşık yüzde 18’lerde seyreden yüksek bir sermaye yeterliliği var. Takip oranları yönetilebilir seviyede, karşılık ayırma prensipleri son derece güçlü. Bankalarımız hem risk yönetiminde hem uluslararası piyasalara fonlama erişiminde çok yetenekli ve dirayetli bir yapıya sahip. CDS seviyeleri 5 yıllık görünümde çok olumlu bir noktaya geldi; bu da borçlanma maliyetlerimizi düşürerek fonlama koşullarını daha da iyileştirecek” dedi. 

    “Türkiye bankacılık sisteminin sermaye yapısı, insan kaynağı, fonlama kabiliyeti ve regülasyon uyumu açısından son derece sağlam olduğunu belirten Gür, “ Bugün eksik olan tek başlık sürdürülebilir karlılıktır. Politika setindeki normalleşme adımları ve verimlilik artışıyla birlikte 2026’dan itibaren bu konuda daha olumlu bir katkı göreceğimizi düşünüyorum.”

    QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan: “Türk bankacılık sistemi güçlü sermayesiyle 2026’ya sağlam bir zeminde giriyor”
    Son iki buçuk yıldır uygulanan program, enflasyonla mücadeleyi temel alarak istikrarı güçlendiren bir çerçeve oluşturduğunu belirten QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan, “Enflasyonun 75’lerden 31 seviyelerine düşmesi bunun somut göstergesidir. Ancak faiz seviyelerindeki yükseliş, işletme sermayesi ihtiyacındaki artış, ihracatçı firmaların talep ettiği ilave destekler ve finansman maliyetlerindeki baskılar reel sektörde hem bilançoları hem nakit akışlarını etkiledi. Bu nedenle 2024 son çeyreğinden itibaren sorunlu kredilerde beklediğimiz gibi bir artış yaşadık”
    dedi.

    NPL GÖRÜNÜMÜ: “ARTIŞ VAR AMA TARİHSEL VE KÜRESEL STANDARTLARA GÖRE HALA GÜÇLÜ BİR YERDEYİZ.”
    “NPL oranı  yüzde 2,5 seviyesinde olduğunu belirten Tan, “Perakende tarafta bu rakam 4 seviyesine, tüzel tarafta ise 2 seviyesine karşılık geliyor. Bu oran sektörü endişelendirecek bir düzey değildir. Çünkü bazımız oldukça düşüktü; 2020 sonrası dönemde sorunlu krediler tarihin en düşük seviyelerine gerilemişti. Türkiye bankacılık sisteminin uzun dönem ortalaması yüzde 3,1’dir; 2017–2019 döneminde ise NPL oranı 4,1 seviyelerine çıkmıştı. Dolayısıyla bugün hâlâ yönetilebilir bir banttayız. Uluslararası karşılaştırmalara baktığımızda da tablo gayet olumlu: Gelişmekte olan ülkelerde NPL’ler 4’ün üzerinde. G20 ve AB ile kıyaslandığında da Türkiye halen iyi bir konumda” dedi. Önümüzdeki dönemde—özellikle 2026’nın ilk çeyreği ve ikinci çeyreğinin bir bölümünde—NPL tarafının hafif bir yükseliş göstereceğini öngörüyorum. Ancak bunun bir ‘pik’ noktasına ulaşarak plato oluşturacağını düşünüyoruz. Yapılandırma süreçlerinin rahatlatılması, BDDK ve Merkez Bankası tarafından açılan alanlar ve özellikle bireysel taraftaki yeniden ödeme imkanları bu yükselişi sınırlayan unsurlar” dedi. 

    “KONKORDATOLAR ÇOK KONUŞULUYOR AMA VERİLER ENDİŞE GEREKTİRMİYOR”
    Konkordato sürecinin sistemik bir risk oluşturmadığını söyleyen Ömür Tan, “Tüzel tarafta konkordato başvuruları gündemde. Ancak tabloya yakından baktığımızda, konuşulan rakamların oluşturduğu algıyla gerçek ekonomik büyüklük arasında ciddi bir fark olduğunu görüyoruz. Türkiye’de toplam konkordato sayısı bugün 5 binlerin altında ve bunun ekonomik sistem içindeki ağırlığı oldukça sınırlı: İstihdam, ihracat ve kredi hacmi içerisindeki payları yüzde 1’in altındadır. “Bankacılık sektörü olarak ödeme niyeti olan, faaliyetlerini sürdürmek isteyen, geçici likidite sıkıntısı yaşayan firmalara destek vermeye devam ediyoruz. Vade yapılandırmaları, nakit akışına uygun ödeme planları ve maliyet optimizasyonu firmaların ayakta kalmasını sağlıyor. Bankalar olarak olası riskleri önceden görerek önemli ölçüde provizyon ayırdık. Sektör genelinde de aynı tablo geçerli. Türkiye bankacılık sistemi bugün tahsili gecikmiş alacak artışını yönetebilecek güçtedir. Bu nedenle bir risk yığılmasından söz etmek doğru olmaz.”

    “2026, BANKACILIK SEKTÖRÜNÜN SAĞLAM SERMAYE YAPISIYLA REEL SEKTÖRE DAHA GÜÇLÜ DESTEK VERECEĞİ BİR YIL OLACAK”
    2026 yılında reel sektöre daha fazla kaynak aktarılacağına dikkat çeken Tan, “Faizlerdeki kademeli düşüş bankaların marjlarını iyileştirirken, dijitalleşme ve verimlilik artışı ücret–komisyon gelirlerini destekleyecek. Bankacılık sektörü uzun yıllardır temettü dağıtımında ihtiyatlı davranarak sermayesini güçlendirdi. Bu sermaye gücü, 2026’da reel sektöre daha fazla kaynak aktarılmasını sağlayacak. Risklerin yönetildiği, selektif kredi politikasının sürdüğü, konkordato sürecinin kontrol altında kaldığı dengeli bir kredi ekosistemi, Türkiye’nin büyüme patikasını desteklemeye devam edecek” dedi. 

    DENİZBANK GENEL MÜDÜRÜ RECEP BAŞTUĞ: “TÜRK BANKACILIĞI KÜRESEL ÖLÇEKTE ÜST LİGDE; 2027 SONRASI YABANCI YATIRIMCI İÇİN TÜRKİYE BİR DEĞER PATLAMASI YAŞAYACAK”
    Türk bankacılığının en büyük avantajı: dünya standardının üstünde insan kaynağı ve yüksek regülasyon kalitesi olduğuna dikkat çeken Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ: “Türk bankacılığı bence küresel sıralamada çok üstlerde. Yurt dışında çalışırken farklı ülkelerdeki bankacılık pratiklerini görüyorsunuz; şunu çok net söyleyebilirim: Türkiye’de özellikle genç jenerasyon olağanüstü nitelikli. İnsan kalitemiz dünya standardının çok üzerinde. 2000’li yıllardan sonra sektör öyle bir disipline edildi ki bugün şeffaflığı, bilinirliği ve regülasyon kalitesiyle dünyanın en öngörülebilir bankacılık sistemlerinden birine sahibiz. Bu reputasyon yabancı yatırımcı açısından çok kritik bir güven unsuru” dedi. 

    “TÜRKİYE’DE BANKACILIKTA BAŞARI KRİTERİ ÖLÇEKTEN GEÇİYOR; DOĞRU YATIRIMCI GELDİĞİNDE TÜRKİYE BÜYÜK FIRSAT SUNUYOR”
    Bağlı oldukları ENBD Grubu’ndan örnek veren Baştuğ, “Yabancı yatırımcı Türkiye’ye geldiğinde ölçekli bir oyuncu olması şart; aksi halde Türkiye gerçeğinden tam anlamıyla istifade edemez. ENBD örneğini vereyim: Grubun bankacılık gelirlerinin %25’ini Türkiye yaratıyor, fakat enflasyon muhasebesi nedeniyle bunun sadece %5’i konsolide kara yansıyor. İşte 2027’den sonra enflasyon muhasebesi bittiğinde yabancı yatırımcı kendi gerçek performansını görmeye başlayacak. Gelirin %25’i net olarak konsolide olacak. Bu, sadece ENBD için değil Türkiye’deki tüm yabancı bankalar için bir ‘lig atlama’ etkisi yaratacak” dedi. 

    “ENFLASYON MUHASEBESİNİN KALKMASI YABANCI BANKALAR İÇİN GELİRLERİ GERÇEK SEVİYESİNE TAŞIYACAK”
    2027 itibarıyla enflasyon muhasebesi kalktığında tüm yabancı bankalar Türkiye’deki gerçek gelir potansiyellerini bilançolarında göreceğini belirten Recep Baştuğ, “Bugün %5 olarak görülen getiriler aslında Türkiye’nin ürettiği değerin tam yansımıyor oluşundan kaynaklanıyor. 2027 itibarıyla enflasyon muhasebesi kalktığında tüm yabancı bankalar Türkiye’deki gerçek gelir potansiyellerini bilançolarında görecek. Bu nedenle Türkiye’nin enflasyonla mücadelesi yabancı yatırımcı tarafından çok daha yakından ve destekleyici bir şekilde izleniyor.ENBD’nin dünya klasmanında 1 numara olduğu, IFC’de 3. sırada bulunduğu tablo, Türkiye’deki projelerin ve özel sektörün uluslararası kurumlar tarafından ne kadar benimsendiğinin göstergesi” dedi. 

    “TÜRKİYE’YE GELECEK YABANCI YATIRIMCININ ÖLÇEKLİ VE UZUN VADELİ OLMASI BU PAZARIN HAKKINI VERMEK İÇİN ŞART”
    Yabancıların Türkiye pazarından memnun olduğunu belirten Baştuğ, “Türkiye önemli ve büyük bir pazar. Bu pazara hakkını verecek yabancı yatırımcı gelsin; çünkü küçük ölçekli gelip mutlu olamayan çok örnek gördük. Yabancılar bugün Türkiye’den memnun; 2027’den sonra çok daha memnun olacaklar. Sektörümüz güçlü, regülasyon şeffaf, insan kalitemiz yüksek ve uluslararası güven tam” dedi. 

    5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi, Emlak Katılım, Fiba Faktoring, Halkbank, İstanbul Finans Merkezi, Takas İstanbul/Takasbank, Tera Holding/Tera Bank, Trendyol, Turkcell, Türk Altın/Koza, THY, Türk Telekom, Vakıf Yatırım ve Ziraat Bankası’nın ana sponsorluğunda; Arsavev ve Kuzu Grup’un co-sponsorluğunda ve  Artaş, Cengiz Holding, Corendon Airlines, Ekmas İnşaat, Finansal Kurumlar Birliği, Integral Yatırım, Koleksiyon Mobilya, Limak, PhillipCapital, Torkam, Zeren Group, Kuzey Marmara Otoyolu, Rams  ve Zeren Group’un destek sponsorluğunda gerçekleşti. 
     

    TÜRK BANKACILIĞINDA 2026’YA GÜÇLÜ GEÇİŞ: YAPILANDIRILMIŞ KREDİLER, TL MEVDUAT STRATEJİLERİ VE YABANCI YATIRIMCI GÜVENİ ÖNE ÇIKTI
    13:18 11 Aralık 2025

    "İŞLEM GÖREN ŞİRKET SAYISI 600'E YAKLAŞTI"

    Borsa İstanbul AŞ Genel Müdürü Korkmaz Ergun, Borsa İstanbul'un, ülkemizin sürdürülebilir büyümesi için şirketlerin finansmanını sağlayan ekosistemin önemli bir parçası olduğunu belirterek "Son 5 senede borsamızda 200'e yakın şirket işlem görmeye başladı, böylece işlem gören şirket sayımız 600'e yaklaştı." diye konuştu.

    Söz konusu 200 şirketin borsaya getirdiği işlem hacminin, toplam işlem hacminin dörtte birini oluşturduğunu ifade eden Ergun, "Günlük ortalama işlem hacmimiz ise 25 milyar liradan 200 milyar liraya yükseldi." dedi.

    Ergun, Borsa İstanbul'da 8 bin 300'e yakın borçlanma aracının işlem gördüğünü belirterek, sözlerine şöyle devam etti:

    "Bir yandan piyasalarımız artan bir ivmeyle büyürken diğer taraftan dünyada finans teknolojisi hızla şekillenirken küresel rekabeti gerimize alabilmek için bilgi teknolojileri altyapımıza yatırım yapmaya devam ettik. Sistemimizde sürekli olarak gerçekleştirdiğimiz geliştirmelerle emir sayısı kapasitemizi 8 kat işlem sayısı kapasitemizi 7 kat emir iletim hızımızı 4 kat arttırdık. Yatırımcılarımıza güvenli ve hızlı bir piyasa erişimi sağlayacak şekilde veri merkezinin genişletildiği farklı ihtiyaçlara alternatif bağlantı imkanlarının sağlandığı uluslararası standartlarda bir hizmet sunuyoruz. Borsa İstanbul piyasaları uçtan uca tek bir platform üzerinde piyasasıyla, takasıyla, saklamasıyla, kaydı izlemesiyle faaliyet göstermektedir."

    Takas süresinin T-2'den T-1'e kısaltılması hazırlıkları çalışmalarının takvime uygun bir şekilde devam ettiğini aktaran Ergun, "Tüm kaynak kodlarına sahip olduğumuz teknolojimizi geliştirirken bu teknolojiyi yurt dışında diğer borsalara da satıyoruz. Bu sene Dünya Borsalar Federasyonu'nda teknoloji başarı ödülü aldık." açıklamasında bulundu.

    İŞLEM GÖREN ŞİRKET SAYISI 600’E YAKLAŞTI
    13:00 11 Aralık 2025

    "SERMAYE PİYASALARI GELİŞİYOR

    Zirvede konuşan SPK Başkanı Gönül, bugünün küresel ekonomik görünümüne bakıldığında, bir tarafta derinleşen belirsizliklerin, diğer tarafta ise hızlanan yapısal dönüşümlerin ve bunların beraberinde getirdiği yeni fırsat alanlarının aynı çerçevede varlık gösterdiği hibrit bir ortamın söz konusu olduğunu söyledi.

    Finansal piyasaların, teknolojik yeniliklerin oluşturduğu ivme ve artan uyum kapasitesi sayesinde tarihsel olarak benzeri az görülür bir esneklik, derinlik, tabana yayılma ve küresel etkileşim düzeyine ulaştığını söyleyen Gönül, şunları kaydetti:

    "Hem dünyada yaşanan gelişmeleri hem de Türkiye’nin bu değişim sürecindeki yerini doğru okumak, şüphesiz ki finansın geleceğine ilişkin değerlendirmelerimizi sağlıklı biçimde yapabilmemiz açısından büyük önem taşımaktadır. Bu karmaşık küresel ortam; düzenleyici otoriteler olarak bizlerin piyasaları daha dikkatle izlemesini ve daha proaktif hareket etmesini her zamankinden daha önemli hale getiriyor. Hedefimiz dün olduğu gibi bugün de sermaye piyasalarımızın daha derin, şeffaf, güvenli ve tabana yayılmasıdır."

    SPK Başkanı Gönül, sermaye piyasalarının, son yıllarda güçlü bir gelişim gösterdiğini, yatırımcı tabanının genişlediğini, halka arzların arttığını, girişim sermayesi yatırım fonlarının sukuk ihraçları ile yeşil ve sürdürülebilir sermaye piyasası araçlarının daha görünür hale geldiğini vurguladı.

    Pay piyasalarında yatırımcı sayısının 6,4 milyonu aştığını, borsada işlem gören şirket sayısının 590'a ulaştığını dile getiren Gönül, sermaye piyasalarında bakiyeli yatırımcı sayısının ise 11 milyona yaklaştığının altını çizdi.

    Gönül, "2020 yılından bugüne kadar 204 şirketin halka arzı gerçekleştirilmiş ve bu şirketler piyasadan 222 milyar lira kaynak sağlamıştır. Halihazırda borsada işlem gören şirketlerin 3’te 1’i son 6 yılda halka arz olduğundan halka arza ve sermaye piyasalarına teveccühü buradan görmek mümkün." diye konuştu.

    SPK Başkanı Gönül, sözlerini şöyle tamamladı:

    "Bu tabloyu kalıcı kılmak için piyasaların mevzuatsal ve teknolojik altyapısını güçlendirmek, güvenliğini artırmak, yatırımcıyı korumak ve finansal okuryazarlığı geliştirmek önceliğimiz olmaya devam edecektir. SPK olarak biz bu anlamda, vizyonumuzu 3 temel ayak üzerinde yükseltiyoruz. Daha 'güçlü', 'şeffaf' ve 'güvenilir' piyasalar ilk önceliğimizdir. Bu anlamda kamuyu aydınlatma standartlarının güçlendirilmesinden, piyasa gözetim ve denetim mekanizmalarının uluslararası normlarla uyumlu şekilde getirilmesine kadar pek çok projeyi uygulamaya koyduk. Bu kapsamda Kurulumuza yapılan başvuru süreçlerinde etkinliği artırmak, şeffaflığı sağlamak ve başvuru sürelerini kısaltmak için E- Başvuru Sistemi'ni hayata geçirdik."

    SERMAYE PİYASALARI GELİŞİYOR
    09:59 11 Aralık 2025

    "DÜNYANIN EN BÜYÜK 16. ÜLKESİ OLACAĞIZ"

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz, 5. Finansın Geleceği Zirvesi'ne katıldı. Açılış konuşmalarını gerçekleştiren Yılmaz, dünyanın bölgesel çatışmaların, jeopolitik risklerin, ekonomide belirsizlikler ile artan ticari korumacılıklarla karşı karşıya kalındığına dikkat çekti. Dünya ekonomilerinin yüzde 5 civarında büyüdüğünün altını çizen Yılmaz, ticaret hacimlerinde daha olumsuz bir tablo olduğunu ve 2025-2026 döneminde yıllık yüzde 3 arttığını söyledi.

    Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, bugün gelinen noktada tarihsel sürecin tersi bir tablo olduğunu söyleyerek, "Dünya ticareti, büyümenin bir miktar üzerinde olacak. Daha kapalı bir dünyaya gidiyoruz. Bu şartlar altında Türkiye ekonomisine bakmak durumundayız. Dünyada enflasyon beklendiği hızda düşmüyor. Enflasyon arzu edinilen düzeyde değil. Dış ticaretimizin asıl belirleyicisi ticaret ortaklarımızın büyüme performansıdır. Petrol başta olmak üzere emtiada olumlu bir tablo var. Bu gelişmeler Türkiye ekonomisi açısından olumlu" ifadelerini kullandı.

    "2025 YILI SONUNDA KİŞİ BAŞINA DÜŞEN MİLLİ GELİRİMİZ 1,5 TRİLYON DOLARI AŞACAK"

    Türkiye ekonomisinin yıllık ortalama 1,9 daha fazla büyüdüğünün altını çizen Cumhurbaşkanı Yardımcısı Yılmaz, "23 yıllık bir ortalamada böyle bir başarı çok büyük. Kişi başına milli gelirimiz AB ortalamasına göre yüzde 38 civarındaydı. Bugün yüzde 70'e ulaştı. Bu önemli bir dönüşüm. Gelecek yıl yüzde 72'ye ulaşmayı bekliyoruz. İnşallah yüzde 100'leri göreceğiz. Önceliğimiz finansal istikrar ve enflasyonu düşürmek. Büyümeyi de istihdamı da ihmal etmeden dengeli büyümeyi sürdürüyoruz. 2025 yılı sonunda kişi başına düşen milli gelirimiz 1,5 trilyon doları aşacak. IMF tahminlerinin gerçekleşmesi dahilinde dünyanın en büyük 16. ülkesi olacağız. İlk defa İtalya'yı geçerek Avrupa'nın da en büyük 4. ülkesi haline geleceğiz" açıklamalarında bulundu.

    "TÜRKİYE'DE 300 MİLYAR DOLAR GİBİ BİR YASTIK ALTI ALTIN VAR"

    Merkez Bankası rezervlerinin oldukça iyi bir seviyede olduğunu dile getiren Yılmaz, şöyle devam etti: "Ülkemizde muazzam bir altın rezervi var. Bunları da kattığımız zaman aslında Türkiye çok daha büyük bir rezerve sahip. 80'lerden itibaren yapılan hesaplamaya göre Türkiye'de 300 milyar dolar gibi bir yastık altı altın varlığı söz konusu. Bugün bunun çok daha yüksek olduğunu tahmin ediyoruz. TL mevduatın toplam mevduat içindeki payı arttı. KKM bitmiş durumda. Toplam mevduat payı yüzde 0,1'e düşmüş durumda. Bir dönemin ihtiyacıydı, faydasıyla zararıyla. Bugün artık ihtiyacı yok. Artık çıkmış durumdayız."

    "Şu anda önceliğimiz enflasyonu daha aşağı çekmek" diyen Yılmaz, bu noktada 3 aşamalı planı devreye soktuklarını vurguladı. Yılmaz, "Geçiş dönemini mayıs ayında tamamladık. Dezenflasyon süreci devam ediyor. 44 puandan fazla düşüş söz konusu. Normalde 30'un altını hedeflemiştik ama Eylül ayında beklenti dışında bir enflasyon oluştu" dedi.

    Yılmaz, 2024 yılında 33 şirketin halka arz edildiğini hatırlatarak, "57,3 milyar lira kaynak sağlanmıştır. 4 Aralık 2025 itibarıyla 17 şirketin halka arzı gerçekleşmiş ve bu şirketler piyasadan 43,1 milyar lira seviyesinde fon temin etmiştir" dedi.

    Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı: "3 trilyon liralık ortalama işlem hacmine ulaşan EFT Sisteminin yanı sıra 7/24 esasına göre çalışan FAST sisteminin 2024 yılında günlük ortalama 12,6 milyon işleme ulaşması ödeme altyapımızın geldiği noktayı göstermektedir."

    DÜNYANIN EN BÜYÜK 16. ÜLKESİ OLACAĞIZ
    09:54 11 Aralık 2025

    "EN ÖNEMLİ SINAMA YAPAY ZEKA OLACAK"

    Dünyadaki uygulamalar açısından da Türkiye'nin finans sektöründeki dijitalleşmesinin birçok ülkeyi geride bırakarak parmakla gösterilen bir başarı hikayesine dönüştüğünü dile getiren Dağlıoğlu, "Bunu yalnızca bankacılıkta değil, sigorta ve hatta çok geleneksel bir alan olan sermaye piyasalarına dahi yansıtmış olmak çok büyük bir başarı. Yalnızca büyük kurumsal aktörlerin değil, finansal teknoloji şirketlerinin de dijitalleşmeyi hızla şekillendirdiği, sürüklediği bir dönemi yaşıyoruz." diye konuştu.

    Dağlıoğlu, Türkiye'de yaklaşık 1000 finansal teknoloji şirketi olduğunu, bu FinTek şirketlerinin yalnızca Türkiye'de değil, bölgesel bir şampiyon aktör olarak geleceğe hızla gitmelerini istediklerini ifade etti.

    Gelecek döneme dair en ciddi sınamanın yapay zeka olduğunu dile getiren Dağlıoğlu, "Özellikle finans gibi regülasyonun çok önemli olduğu ve veri politikaları başta olmak üzere birçok alanda stratejik kararlar verilmesi gereken bir alanda önümüzdeki dönemdeki en büyük sınamanın, yapay zeka ve yapay zekanın bu sektörlere entegrasyonu olduğunu düşünüyoruz. Eminim ki geçmişte olduğu gibi gelecekte de regülatörlerimiz en doğru kararları vererek, en isabetli politikayı geliştirerek finans sektörünün, bankacılık sektörünün yapay zekayla dönüşümünü de sağlayacaklardır." dedi.

    "KATILIM FİNANSIN DAHA ADİL BİR SİSTEME ÖNAYAK OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORUM"

    Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Dağlıoğlu, sürdürülebilirliğin önemine işaret ederek, dünyanın en büyük ekonomik aktörünün, mevcut politika yapıcılarının biraz yeşilden farklı konuşmasına rağmen dünyada bu gerçekliğin devam ettiğini dile getirdi.

    Dağlıoğlu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın her platformda "daha adil bir dünya" çağrısı yaptığını belirterek, katılım finansın bu adil dünya çağrısına yönelik önemli bir başlık olduğunu söyledi.

    Temel prensipleri gereği katılım finansın daha adil bir sisteme önayak olduğunu düşündüğünü belirten Dağlıoğlu, şöyle devam etti:

    "Bu bağlamda katılım finansın geleceğe yönelik büyümesi bizim için çok kıymetli. Yüzde 15 hedefine ulaşmak için bütün paydaşları olarak çok yoğun çalışılıyor. Özellikle de hepinizin malumu olduğu üzere bir mevzuat çalışması var. Yalnızca bankacılık değil, katılım finans deyince sigorta ve sermaye piyasaları boyutuyla da ele almak lazım ve aslında son dönemde özellikle sermaye piyasaları tarafında katılım finans enstrümanlarının hızla arttığını görmek büyük memnuniyet verici faktör. Fakat bunu daha ileri seviyelere taşımak lazım. Gelecek adına bir diğer vizyon, bu sektörü yalnızca iç dinamiklerle büyütmek mümkün değil. Uluslararası işbirlikleri kaçınılmaz bir gereklilik. Biz de bu bağlamda dünyadaki büyük, gelişmiş katılım finans ekonomileriyle yakın ilişkiler geliştirerek, karşılıklı heyetler düzenleyerek bu sektörün uluslararası işbirliklerini de artırmayı hedefliyoruz."

    Dağlıoğlu, finans sektörünün sadece Türkiye'de değil, bölgede de Türkiye merkezli aktörler tarafından şekillendirilmesi gerektiğini belirterek, Türkiye'nin artık bölgesel bir ekonomik aktör olduğunu vurguladı.

    EN ÖNEMLİ SINAMA YAPAY ZEKA OLACAK
    09:50 11 Aralık 2025

    "BİREYSEL BANKACILIKTA ŞEFFAFLIK ARTACAK"

    "FİNANSAL İSTİKRARI SAĞLAM BİR ŞEKİLDE DESTEKLEMEYİ SÜRDÜRÜYOR"

    BDDK Başkanı Şahap Kavcıoğlu da Türkiye'nin finansal mimarisinin yarınını konuşmak için toplandıklarını dile getirerek, sağlam bir finansal mimarinin sürdürülebilir büyümenin zemini olduğunu ifade etti.

    Geçmiş yılların küresel ölçekte eş zamanlı sınamalarla şekillendiğini söyleyen Kavcıoğlu, "Bankacılık sektörümüz bu sürecin omurgası oldu. Güçlü sermaye yapısı, düşük takip oranları ve yüksek likidite, finansal istikrarı sağlam bir şekilde desteklemeyi sürdürüyor." diye konuştu.

    Kavcıoğlu, dünya finansının köklü bir dönüşüm içinde olduğunu, bu durumun yeni zorluklar doğurduğunu, ancak aynı zamanda verimlilik, kapsayıcılık ve sermayenin reel sektöre daha etkin akışı açısından önemli fırsatlar sunduğunu ifade etti.

    BDDK olarak dönüşümü izleyen değil, yön veren bir kurum olma hedefiyle, küresel standartlarla uyumlu, öngörülebilir ve etkin bir düzenleme-denetim çerçevesi sunduklarını belirten Kavcıoğlu, "Bu yaklaşım, uluslararası entegrasyonu güçlendirirken sektörün rekabetçiliğine ve risk yönetimi kapasitesine doğrudan katkı sağlamaktadır." dedi.

    "DİJİTAL FİNANS, SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANS VE KATILIM FİNANS EKOSİSTEMLERİNİ BİRLİKTE ELE ALIYORUZ"

    Şahap Kavcıoğlu, 2025-2028 Stratejik Planlarını kamuoyuyla paylaştıklarını, planın üç temel eksene dayandığını dile getirerek, "Bunlar, finansal piyasalarda güven ve istikrarın güçlendirilmesi, rekabeti ve verimliliği gözeten, kapsayan bir gelişim çizgisinin sürdürülmesi, düzenleme-denetim süreçlerini daha etkili kılacak kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi." ifadesini kullandı.

    Bu doğrultuda attıkları adımlara değinen Kavcıoğlu, dijital finans, sürdürülebilir finans ve katılım finansı ekosistemlerini birlikte ele aldıklarını, bireysel bankacılıkta şeffaflığı ve analiz kapasitesini yükselttiklerini belirtti.

    Kavcıoğlu, risk temelli denetimi güçlendirirken, açık bankacılık ve servis modeli bankacılığına uyumu, iş sürekliliğini ve iklim risklerine yönelik stres testlerini somut hedeflerle takip ettiklerini bildirdi. Kavcıoğlu, şunları kaydetti:

    "Bu doğrultuda, 2020'de kurulan ve ülkemizin ilk yerli ve milli derecelendirme kuruluşu olan JCR Avrasya Derecelendirme'nin Risk Merkezi entegrasyonu ve derecelendirme notlarının bankalar nezdinde SYR hesaplamalarında kullanılabilmesinin, Basel uyumunu güçlendiren stratejik bir adım olduğunu da belirtmek isterim. Bu mekanizma sayesinde kurumsal firmaların risk ağırlıklarının temel yaklaşımların ötesinde daha duyarlı ve firma özelinde ölçülebilmesine, sektör genelinde risk ağırlıklı varlıkların standart, şeffaf ve uluslararası uyumlu biçimde hesaplanmasına imkan sağlamaktadır."

    Şahap Kavcıoğlu, dijitalleşmenin önemine dikkati çekerek, iş yapış kültürünün omurgası haline geldiğini dile getirdi.

    "KATILIM FİNANSIN YÜZDE 15 SEKTÖR PAYI HEDEFİNİ YAKALAYACAĞINI TAHMİN EDİYORUZ"

    BDDK Başkanı Kavcıoğlu, katılım finans kuruluşlarının da sistemlerinin tamamlayıcı ve stratejik bir unsuru olduğunu belirterek, kurumsal kapasitenin gelişmesi, ürün çeşitliliğinin artması ve ekosistemin büyümesi için son dönemde önemli adımlar attıklarını söyledi.

    Merkezi danışma yapısı, ilkeleri netleştiren düzenlemeler ve yönetişimi güçlendiren çerçevelerle hem uluslararası yaklaşımlara uyum sağlayan hem yerli ilkeleri gözeten bir yapı kurduklarını dile getiren Kavcıoğlu, sadece bankacılık değil bankacılık dışı finans sektörü için de katılım esaslı faaliyetlerin önünü açtıklarını ifade etti.

    Kavcıoğlu, "Bu kapsamda katılım esaslı finansman kuruluşlarına izin vermeye başladık. Diğer taraftan tasarruf finansman şirketlerini katılım bankaları ile entegre ederek hem sektöre sinerji kazandırmayı hem de katılım finans ekosistemini büyütmeyi amaçlıyoruz. Yaptığımız çalışmalarla birlikte katılım finansın yüzde 15 sektör payı hedefini yakalayacağını, ekosistemin olgunlaşması ve entegrasyon ile nihai adımda yüzde 25 hedefine ulaşacağını tahmin ediyoruz." diye konuştu.

    Finansal istikrar ile dijital finans uygulamaları ve yeni hizmet modelleri arasında sağlıklı bir dengeyi gözetmenin gelecek dönemin temel sınavlarından biri olacağını kaydeden Kavcıoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

    "Finansal istikrar ile dijital finans uygulamaları ve yeni hizmet modelleri arasında sağlıklı bir dengeyi gözetmek, önümüzdeki dönemin temel sınavlarından biri olacak. Bu çerçevede üç önceliğimizi paylaşmak istiyorum. Birincisi, finansal dayanıklılık, ikincisi dijitalleşme, üçüncüsü sürdürülebilir finans. Biz de etkin denetim, net kurallar ve güçlü diyalogla bu süreci desteklemeyi sürdürmekteyiz."

    BİREYSEL BANKACILIKTA ŞEFFAFLIK ARTACAK
    09:42 11 Aralık 2025

    DEV ZİRVE BAŞLADI

    Ekonominin nabzının tutulacağı 5. Finansın Geleceği Zirvesi başladı.

    5. FİNANSIN GELECEĞİ ZİRVESİ BAŞLADI
    07:09 11 Aralık 2025

    CEVDET YILMAZ DEĞERLENDİRMELERİNİ PAYLAŞACAK

    Açılış konuşmalarında Türkiye ekonomisinin yönünü belirleyen kurumların başkanları ile üst düzey devlet yetkilileri yer alacak. Borsa İstanbul Genel Müdürü Korkmaz Ergun, SPK Başkanı İbrahim Ömer Gönül, BDDK Başkanı Prof. Dr. Şahap Kavcıoğlu, Cumhurbaşkanlığı Yatırım ve Finans Ofisi Başkanı Ahmet Burak Dağlıoğlu konuşmalarıyla zirveye yön verirken; programda T.C. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz' da değerlendirmelerini paylaşacak.

    CEVDET YILMAZ DEĞERLENDİRMELERİNİ PAYLAŞACAK
    07:07 11 Aralık 2025

    BAKAN ŞİMŞEK NE MESAJ VERECEK?

    Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Para Sohbetleri kapsamında özel bir oturumda yer alacak

    Zirve kapsamında gerçekleştirilecek 13. Para Sohbetleri Zirvesinin en önemli bölümünde, Hazine ve Maliye Bakanı Sn. Mehmet Şimşek, finans dünyasına yönelik değerlendirmelerini paylaşacak.

    Bakan Şimşek, bu özel oturumun ardından kapalı bir toplantıda iç dünya temsilcilerinin sorularını yanıtlayacak.

    BAKAN ŞİMŞEK NE MESAJ VERECEK?
    07:06 11 Aralık 2025

    ÇOK SAYIDA SEKTÖR TEK ÇATIDA BULUŞACAK

    Zirve, bankacılık, sermaye piyasaları, sigorta, katılım finansı, kalkınma finansmanı ve bankacılık dışı finans alanlarında sektörün geleceğini belirleyen isimleri aynı çatı altında buluşturacak.

    07:05 11 Aralık 2025

    ZİRVENİN GÜNDEMİNDEKİ ANA BAŞLIKLAR

    Bu yılki program; bankacılığın geleceğinden sermaye piyasalarında yaşanan dönüşüme, sigorta sektörünün yeni yol haritasından katılım ve kalkınma bankacılığındaki fırsatlara, bankacılık dışı finansın gelişiminden e-ticaret ve finans ilişkisine kadar geniş bir perspektifi ele alacak. Finansal teknoloji trendlerinin de masaya yatırılacağı zirve, sektörün 2025–2026 vizyonunu bütünlüklü bir çerçevede değerlendirmeyi hedefliyor. Zirve boyunca düzenlenecek paneller, özel sunumlar ve Para Sohbetleri oturumlarıyla finans sektörünün 2025–2026 vizyonuna ışık tutulacak.

    07:02 11 Aralık 2025

    BANKA SEKTÖRÜ DE TURKUVAZ'DA BULUŞACAK

    Türkiye Bankalar Birliği Başkanı Alpaslan Çakar moderatörlüğünde gerçekleşecek Bankacılığın Geleceği konulu panelin konuşmacıları Halkbank Genel Müdürü Osman Arslan, Vakıfbank Genel Müdürü Abdi Serdar Üstünsalih, Akbank Genel Müdürü Kaan Gür, QNB Türkiye Genel Müdürü Ömür Tan ve Denizbank Genel Müdürü Recep Baştuğ olacak.

    BANKA SEKTÖRÜ DE TURKUVAZ’DA BULUŞACAK
    07:01 11 Aralık 2025

    ZİRVE PROGRAMI

    Katılım Bankaları Birliği Başkanı Mehmet Ali Akben'in Katılım Bankacılığında Türkiye İçin Fırsatlar konulu özel sunumundan sonra Tera Holding Yönetim Kurulu Başkanı Emre Tezmen'in özel sunumu programda yer alacak. Türkiye Kalkınma ve Yatırım Bankası İbrahim Halil Öztop'un Kalkınma ve Yatırım Bankacılığı Perspektifinden Finans Ekosistemi konulu ve Arsavev Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Öztürk'ün özel sunumları ile devam edecek zirve Finansal Kurumlar Birliği Başkanı Ali Emre Ballı'nın Bankacılık Dışı Finansın Görünümü konulu konuşması ile sürecek. Türkiye Sigorta Birliği Başkanı Uğur Gülen'in Sigorta Sektörünün Geleceği, TSPB Başkanı Pamir Karagöz'ün Sermaye Piyasalarının Bugünü ve Yarını konulu özel sunumları sonrası A Para Spikeri Uğur Korkmaz moderatörlüğünde Sermaye Piyasalarının Geleceği konulu panel gerçekleşecek. Konuşmacıları arasında Philip Capital GMY'si Sadrettin Bağcı, İntegral Yatırım GMY'si İbrahim Taşdoğan, Info Yatırım GMY'si Mert Yılmaz, A1 Capital GMY'si Baki Atılal, Marbaş Menkul Değerler GMY'si Soner Kuru, Ahlatcı Portföy GM'si Tonguç Erbaş olan panelin ardından Corendon Group Finans Danışmanı Batuğhan Karaer özel sunumu ile zirvede yer alacak. Zirve, Pazaryeri ve E-Ticaret Genel Müdürü V. Onur Bayhan'ın E-Ticarete Finansal Bakış konulu özel sunumu ile sona erecek.

    07:00 11 Aralık 2025

    SPONSORLAR

    5. Finansın Geleceği Zirvesi & 13. Para Sohbetleri Zirvesi, Emlak Katılım, Fiba Faktoring, Halkbank, İstanbul Finans Merkezi, Takas İstanbul/Takasbank, Tera Holding/Tera Bank, Trendyol, Turkcell, Türk Altın/Koza, THY, Türk Telekom, Vakıf Yatırım ve Ziraat Bankası'nın ana sponsorluğunda; Arsavev ve Kuzu Grup'un co-sponsorluğunda ve Artaş, Cengiz Holding, Corendon Airlines, Ekmas İnşaat, Finansal Kurumlar Birliği, Integral Yatırım, Koleksiyon Mobilya, Limak, Phillip Capital, Torkam, Zeren Group, Kuzey Marmara Otoyolu ve Rams'ın destek sponsorluğunda gerçekleşecek.

    ahaber.com.tr
    • VİDEO
    • CANLI YAYIN
    • PROGRAMLAR
      • Düşünce Atlası
      • Yaz Boz
      • Kadraj
      • Toplumsal Hafıza
      • Canan Barlas ile Gündem
      • Arka Plan
      • Memleket Meselesi
      • Seyahatname
      • Belgesel Kuşağı
      • Diplomasi
      • Söz Teması
      • Medya Dünyası
      • İş'in sırrı
      • Dijital Çağ
      • Z Raporu
      • 1.Sayfa
    • Üye Girişi
    • Üye Ol
    • A HABER ÖZEL
    • GÜNDEM
    • EKONOMİ
    • SON DAKİKA
    • YAŞAM
    • DÜNYA
    • SPOR
    • MAGAZİN
    • VİRAL
    • TEKNOLOJİ
    • OTOMOBİL
    • DİN
    • TARİH
    • SAĞLIK
    • YAZARLAR
    • VİDEO
      • Programlar
      • Gündem
      • Yaşam
      • Dünya
      • Spor
      • Ekonomi
      • Kültür Sanat
      • Teknoloji
      • Otomobil
    • GALERİ
      • En Yeniler
      • Gündem
      • Yaşam
      • Dünya
      • Ekonomi
      • Magazin
      • Viral
      • Spor
      • Otomobil
      • Teknoloji
    • İNTERNET REKLAM
    • RSS
    • BİZE ULAŞIN
    • KÜNYE/İLETİŞİM
    • VERİ POLİTİKASI
    • KARİYER
    • FREKANSLAR
    • ARŞİV
    • YAYIN AKIŞI
    • GİZLİLİK BİLDİRİMİ
    Daha Fazla Gör
    • Son dakika video izle
    • Son dakika haberleri
    • A Haber analiz
    • Gündem haberleri
    • Ekonomi haberleri
    • Otomobil haberleri
    • Namaz vakitleri
    • Hava durumu
    • İstanbul Yol durumu
    • Atv canlı yayın izle
    • Spor haberleri
    • Foto galeri
    • Son dakika emekli haberleri
    • Teknoloji haberleri
    • A Haber programlar
    • Sabah – Takvim yazarları oku
    • Kuruluş Osman izle
    • Gazete manşetleri
    • Instagram dondurma
    • İtalya'nın en büyük yiyecek savaşı olan festivalde binlerce insan birbirine hangisinden tonlarca atar?
    • Hangisi "gurme" ile eş anlamlıdır?
    • Hangi Osmanlı padişahı İstanbul'u iki kez kuşatmıştır?
    • Hangisi sözlük tanımına göre "fihrist"in eş anlamlısıdır?
    • Hangisi ekim 2025'te Avrupa Birliği'nden coğrafi işaret tescili almıştır?
    • Hangisi midye, istiridye vb. deniz hayvanlarının kabuğunda bulunan bir maddedir?
    • Hangisi "karşısındakini susturmak amacıyla tartışmak" anlamına gelen bir kelime değildir?
    • Michel Vaujour'u hapishaneden kaçırmak için helikopter kullanmayı öğrenen ve kaçıran kişi kimdir?
    • Türkiye'de Konya'dan sonra yüz ölçümü en büyük olan il hangisidir?
    • Gözden kaçırdığınız gizli kahraman! Kalp krizine karşı kalkan oluyor
    • Resimli Cuma mesajları | Paylaşmalık en farklı, anlamlı ve içten cuma sözleri
    • 12 Aralık Cuma hutbesi yayımlandı! Cuma hutbesi konusu ne? Tam metni oku-PDF indir
    • A Haber
    • iPhone iPhone
    • Android Android
    • Facebook
    • X
    • Instagram
    • Flipboard Flipboard
    • Youtube
    • RSS