Erdoğan’ın vakitli öngörüsü ve Türkiye’yi ayrıştıran yönü!
04.03.2025, Salı
Beyaz Saray'daki "Trump-Zelenskiatışmasını", bir misafir devlet başkanınındüştüğü durumu ve ülkesinidüşürdüğü çıkmazı izleyen devletler elbettekendi paylarına düşen dersleri çıkardılar.ABD Başkanı Trump'la birlikte çerçevesi çizilengünümüz dünyası küreselleşmeden uzaklaşmakta,mutlak milli çıkarlara dayalı ulusdevlet kimliğini belirgin şekilde ön planaçıkarmakta... Çok kutupluluğun doğum sancılarınınyaşandığı bu zorlu günler ise sanılandanfazla maliyet üretmekte. Gelenekselittifak bağları sarsılırken, milli bütçelerin harcamaöncelikleri de kökten değişmekte.
Bu aşamada, 23 Şubat 2025'te gerçekleşen AK Parti 8. Olağan Büyük Kongresi'nde Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın konuşma metnine yansıyan birkaç cümleyi ve içerdiği yüksek öngörüyü hatırlatmak isterim... "... Küresel güvenlik mimarisine vekural temelli sisteme güven azaldıkça,'her koyun kendi bacağından asılır' anlayışıyayılmakta, 'orman kanunları devri'ön plana çıkmaktadır! ... Altta kalanıncanının çıktığı bir sistemin varacağıyer, sosyal ve askeri patlama olacaktır!"
Bu tespitleri not alarak devam edelim... Önceki gün Londra'da düzenlenen, -Türkiye'yi Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın temsil ettiği- Ukrayna Zirvesi'nin içeriğine bakmakta fayda var. Zira Trump Amerika'sı, Rusya dosyasında Avrupa'dan (bilhassa AB'den) ayrışmakta, Çin'i kuşatma ve İran'ı izole etme politikası gereği Moskova'yla özellikli pazarlıklara girişmekte. 2. Dünya Savaşı'ndan sonra kurulan Transatlantikİttifakı sarsılırken, AB liderleri ikircikli tutumlarını sürdürerek konjonktürel çıkış yolları aramakta. Son 75 yıldır NATO şemsiyesine sığınarak, ABD taahhütlerine yaslanarak güvenlik ve savunma harcamalarını en aza indiren Batı Avrupa, kaynaklarını insani kalkınmaya, teknolojiye kanalize ederek konforlu büyüme yıllarını yaşayageldi. Belli ki o günler geride kalıyor. Başını Fransa Cumhurbaşkanı Macron'un çektiği liderler, Avrupa Ordusu oluşturma fikrinin arkasından giderken, ağırlıklı grup ise Başkan Trump'ı ikna edici yol ve yöntemler bulma arayışının peşinden koşmakta. İki yıl sonra yapılacak ara seçimde Trump'ın Kongre'deki çoğunluğunu kaybedeceği varsayımına yatırım yapan bu liderler, çatışmaları kendilerinden uzak tutma, cephe ülkelerini kullanma yaklaşımından da vazgeçmemekte! Nitekim AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in dünkü açıklamasında dile getirdiği gibi... Güvenlik kaygıları baş gösterince Türkiye'yi aklına getiren AB, "Gelin refahı da paylaşalım" denilince yan çizmekte! Unutmayalım!
Rusya-Ukrayna savaşı başladığında, henüz can kayıpları ile ekonomik ve stratejik maliyetler tırmanmadan önce Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Rus ve Ukrayna heyetlerini Dolmabahçe'de buluşturmuş, hem diyalog hem de muhtemel anlaşma zemini sunmuştu. Maalesef, bu fırsat kaçırıldı. İngilizlerin, Ruslarla bitmek bilmeyen hesaplaşmasına Ukrayna kurban verildi. Baltık ve Doğu Avrupa ülkeleri ise Rus yayılmacılığı korkusuyla manipüle edildi. Günün sonunda AB bir blok olarak Ukrayna'ya sahip çıkacağını gösteremediği gibi kalıcı güvenlik garantileri de sunamadı. AB ile ABD arasında sıkışan Ukrayna'nın önünde acımasız iki seçenek bırakıldı. Ya "Rus askeriişgali" ya da "ABD ekonomik işgali!" Küresel ve bölgesel umumi manzarakarşısında...
Yerli üretime, milli savunma sanayine 20 sene öncesinden önem verip sahip çıkan, enerji bağımsızlığından finansal bağımsızlığa kadar her alanda irade ortaya koyan Cumhurbaşkanı Erdoğan'a teşekkür borçluyuz. Hiç unutmuyorum. 2004 yılıydı ve Türkiye, IMF ile ekonomik program sürdürüyordu. O kısıtlayıcı şartlarda, Başbakanlığı sırasında Erdoğan, TÜBİTAK'a bütçeden süper ödenek aktarmış, üniversite-sanayi işbirliğinin teşvik edilmesini, bilhassa milli savunma sanayinin özel önemle desteklenmesini istemişti. İşte bugün gelinen noktada... Savunma sanayinde milli yeterliliğin gerekliliği, dış politikayı takviye edici etkisi ve caydırıcılık yönü çok daha iyi anlaşılıyor. Özetle... Kendi göbeğini kendisini kesemeyen ülkelerin önce sesi, sonra itibari değeri kesilir!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.