CANLI YAYIN
MEHMET BARLAS
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Körfez ülkelerine yaptığı açılım dikkati çeker hale gelmeye başladı. Geçen hafta Birleşik Arap Emirlikleri'nden gelen heyet, 10 milyar dolarlık bir yatırıma imza attı. Erdoğan önceki gün de Katar'a büyük bir heyetle giderek çeşitli görüşmelere başladı. Bu arada Türkiye'nin Mısır'la da geniş ilişkiler kurduğu gelen haberler arasında.
Bu durum Türkiye'de siyasetin iktidar ayağının işi ciddiye aldığının bir kanıtı. Nitekim Fransa'nın bütün direnmelerine karşın Türkiye ile Libya arasında da çok derin bir dayanışma oluşuyor. Doğu Akdeniz'deki Türk politikası ciddi biçimde Türkiye-Libya işbirliğine dayandırılmış durumda.
Karadeniz'de ise Rusya ve Azerbaycan, Türkiye'nin sanki doğal müttefikleri. Bu gerçeği artık Ermenistan da kabullenmekte.
VİZYONSUZ MUHALEFET
Bu anlattığımız gelişmeler, 2023'e uzanacak süreçteki dikkate değer noktaları oluşturuyor. Bu bir iktidar kadrosunun bilinçli olarak oluşturduğu çerçeveyi anlatıyor. Bildiğimiz gibi bir de Türkçe konuşan devletlerle kurulan ilişkiler var. Bunlar da Orta Asya'ya kadar uzanan bir çizgiyi içermekte.
Siyaset böyle bir şey. Eğer siyaseti ciddiye alıyorsanız ve iktidar olmayı "iş yapmanın" ön şartı olarak görüyorsanız şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu yapıyor. Attığı her adım, Türkiye'nin geleceğine ekonomik ya da siyasal olarak önemli katkılar sağlıyor. Buna karşı muhalefet, anlamsız mitingler ve sonu gelmeyen pazarlıklarla sadece vakit kaybediyor.
Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türk dış politikasının geleceğine ilişkin hangi görüşe sahip olduğunu açıkçası bilmiyoruz. Amerika'nın Türkiye'yi hedef alan komploları ve Suriye'nin Hatay üzerindeki rüyaları, acaba Cumhuriyet Halk Partisi'ni ne kadar ilgilendiriyor?
Ya da PKK/PYD ve FETÖ, Cumhuriyet Halk Partisi'nin geleceğinde ne şekilde görülmekte? Örneğin, HDP'nin kapatılması anlaşıldığı kadarıyla bir an meselesi. Savcılık görüşünü açıkladı. Anayasa Mahkemesi bir anda karar verebilir, ancak Cumhuriyet Halk Partisi için HDP en güçlü sığınak.
SEÇMEN BİLİYOR
Bu durumu ele aldığınız zaman siyasetin iki koldan ilerlediğini görüyorsunuz.
Bu kollardan bir tanesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğindeki uzun vadeli hesaplara dayalı ciddi bir yol.
İkincisi de Abdullah Gül'ün veya Ali Babacan'ın oyun oynadığı, hiç seçim kazanamamış Kılıçdaroğlu'nun tiklerine dayalı gayri ciddi bir çizgi.
Seçmen 2023'te kimi seçeceğini herhalde biliyordur.
Bu durum Türkiye'de siyasetin iktidar ayağının işi ciddiye aldığının bir kanıtı. Nitekim Fransa'nın bütün direnmelerine karşın Türkiye ile Libya arasında da çok derin bir dayanışma oluşuyor. Doğu Akdeniz'deki Türk politikası ciddi biçimde Türkiye-Libya işbirliğine dayandırılmış durumda.
Karadeniz'de ise Rusya ve Azerbaycan, Türkiye'nin sanki doğal müttefikleri. Bu gerçeği artık Ermenistan da kabullenmekte.
VİZYONSUZ MUHALEFET
Bu anlattığımız gelişmeler, 2023'e uzanacak süreçteki dikkate değer noktaları oluşturuyor. Bu bir iktidar kadrosunun bilinçli olarak oluşturduğu çerçeveyi anlatıyor. Bildiğimiz gibi bir de Türkçe konuşan devletlerle kurulan ilişkiler var. Bunlar da Orta Asya'ya kadar uzanan bir çizgiyi içermekte.
Siyaset böyle bir şey. Eğer siyaseti ciddiye alıyorsanız ve iktidar olmayı "iş yapmanın" ön şartı olarak görüyorsanız şu anda Cumhurbaşkanı Erdoğan bunu yapıyor. Attığı her adım, Türkiye'nin geleceğine ekonomik ya da siyasal olarak önemli katkılar sağlıyor. Buna karşı muhalefet, anlamsız mitingler ve sonu gelmeyen pazarlıklarla sadece vakit kaybediyor.
Ana muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi'nin Türk dış politikasının geleceğine ilişkin hangi görüşe sahip olduğunu açıkçası bilmiyoruz. Amerika'nın Türkiye'yi hedef alan komploları ve Suriye'nin Hatay üzerindeki rüyaları, acaba Cumhuriyet Halk Partisi'ni ne kadar ilgilendiriyor?
Ya da PKK/PYD ve FETÖ, Cumhuriyet Halk Partisi'nin geleceğinde ne şekilde görülmekte? Örneğin, HDP'nin kapatılması anlaşıldığı kadarıyla bir an meselesi. Savcılık görüşünü açıkladı. Anayasa Mahkemesi bir anda karar verebilir, ancak Cumhuriyet Halk Partisi için HDP en güçlü sığınak.
SEÇMEN BİLİYOR
Bu durumu ele aldığınız zaman siyasetin iki koldan ilerlediğini görüyorsunuz.
Bu kollardan bir tanesi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın liderliğindeki uzun vadeli hesaplara dayalı ciddi bir yol.
İkincisi de Abdullah Gül'ün veya Ali Babacan'ın oyun oynadığı, hiç seçim kazanamamış Kılıçdaroğlu'nun tiklerine dayalı gayri ciddi bir çizgi.
Seçmen 2023'te kimi seçeceğini herhalde biliyordur.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
