MEHMET AKARCA

Hiçbir ülkede, dört başı mamur

denilebilecek karatta bir lider

sıklıkla ortaya çıkıyor değildir…

…

Batıda…

Genel olarak 'vasat' yöneticilerle

yetinilir, sistem kurulu olduğu için

zaten fazlasına gerek de duyulmaz!

Bu tip liderlerin yönetiminde az bir

ilerleme sağlanır ya da geriye doğru

hafif inişler olur ama genel hatlarıyla

statüko korunur-idare-i maslahat edilir!

…

Bu ülkeler, eski dönemlerde;

Tüm Afrika'yı, Güney Amerika'yı ve

daha pek çok coğrafyayı sömürmüşler...

Son derece zengin yer altı kaynaklarına

çökmüşler…

O beldelerden yakalayıp getirdikleri

köleler sayesinde bedava işçiliklerle

kalkınmışlar…

Sanayiye dayalı gelişmiş ekonomiyi bu

insanlık dışı yöntemlerle kurmuşlardır!

...

Ortadoğu'da da kargaşa çıkarmışlar,

oralarda da aynı emperyalist anlayışla

sınırları kafalarına göre belirlemişler,

bu yörelerin enerji hortumlarını kendi

musluklarına bağlamışlardır!

...

Dünyada bağımsızlık rüzgarları esip

sömürü düzenlerinin büyük ölçüde

bozulması sonrasında ise -sistemleri

zaten kurulu bulunduğundan- durumu

muhafazada fazla bir çabaya gerek

kalmaksızın, vasat yöneticileriyle

idare-i maslahat etmeye devam

etmişlerdir!

…

Günümüzde ulaştıkları sanayideki

gelişmişlik seviyelerinin tarihsel

dayanağının kısa özeti budur!

…

Öte yandan Türkiye,

Cumhuriyet tarihinin büyük bölümünde

'vasat yönetimlerle' bile değil,

'sinik, başarısız yönetimlerle'…

Mehter marşındaki gibi 'iki ileri, bir

geri' bile değil, çok kez 'üç geriye'

adımlarla nefes tüketmiş…

Üstüne üstlük sık sık yapılan darbeler

cılız gidişatı hepten zaafa uğratmıştır!

…

İlerlemeye dönük bir sistem bizde bu

şartlar altında elbette kurulamamış,

sonuçta, doğal olarak geri kalınmıştır!

…

Batı ile olan mesafenin kapatılabilmesi

'statükocu' değil ancak 'vasat üstü'

bir yönetim kabiliyetinin ortaya

konulabilmesine bağlıyken…

Menderes ve Özal dönemleri kısmen

hariç tutulacak olursa (…ki, birini

astılar, diğerini öldürdüler) 2002'ye

kadar da böyle bir şans bir daha ele

geçmemiştir!

…

'Tayyip Erdoğan' bu memleketin

görüp-görebileceği en başarılı lider

olarak bu tarihten itibaren duruma el

koymuş…

Türkiye'nin gitgide daha da kötüye

giden talihi o andan itibaren değişmeye

yüz tutmuştur!

…

Memlekette nelerin değişip evrildiğini

herkes çevresine bakarak anlayabilir!

Görebilmek için de, insanoğlunun en

büyük zaafı olan 'geçmişi unutmak'

ve 'şükürden yoksun bir ruh'

erdemsizliğine düşmemek önemlidir!

...

Musluklardan su akmakta...

Elektrik kesilmemekte...

Herhangi bir malın yokluğu, kıtlığı,

karaborsası söz konusu olmamakta...

Benzin kuyruklarına rastlanmamakta...

Karakolda-kışlada dayak korkusu artık

akla bile gelmemektedir!

...

Oysa bunlar ve şüphesiz daha pek çok

sorun, bizde, on beş-yirmi yıl öncesinin

en önemli manşet konuları idi!

...

Binlerce eğrinin çoğu düzeltilip geriye

pek azı kalmış, ülke eskiyle kıyas kabul

etmeyecek derecede güçlenmiştir!

Bugün, 'Yeni Türkiye'de…

Sadece Milli Silah Projeleri ya da Uydu

Sistemleri için ayrılan finansman 'Eski

Türkiye'nin on-on beş senelik toplam

milli bütçesine eşit hâldedir!

...

Sistemin tam oturup, Batı ile olan

mesafenin hızla kapatılabilmesi için

geriye iki şey kalmıştır;

'Lider kıymeti bilmek!' ve…

'Devlet Başkanlığı'na geçmek!