CHP tarihine, kurultaylar ve biraz da hizipler kavgası tarihi demek hiç yanlış olmaz. O kurultaylarda toplumla buluşan siyaset üretilmediği için de 75 yıldır tek başına iktidar olamadı. Ama şu ayrımı da yapmak gerekiyor; belki 2005'teki Baykal-Sarıgül kapışması hariç hiçbir dönemde CHP içi iktidar savaşları bugünkü kadar kirli bir zeminde sürmedi. Bir yanda delegelerin satın alındığı iddiasıyla açılan "şaibelikurultay" davası, diğer yanda İstanbul Büyükşehir'de başlayan ve Adana'ya kadar uzanan inanılmaz "yolsuzluk" iddialı soruşturmalar CHP'yi çöküşün eşiğine getirdi.
Bu sıkışmayı CHP yönetimi makul ve güçlü bir siyasetle aşabilirdi. Ama ne yazık ki CHP yönetimi ve genç Genel Başkanı Özgür Özel, makulleşme yerine sokağı, siyaset yerine de İmamoğlu'na müritliği tercih edince meydan "aydınlanmacı" trollere kaldı.
Onlar da "şaibeli kurultay" korkusuyla üzerlerine düşeni yaptı ve CHP tarihinde pek şahit olunmayan bir iç savaşın fitili ateşlendi.
CHP yönetimine militanca destek veren gazeteci Nevşin Mengü"yalan" olduğu apaçık haberiyle, akademisyen Emrah Günsunar ise saygısız tweet'iyle ihtimaldir çıkacak yangına benzin döktüler. Nedeni de komik ötesi: "Kılıçdaroğlu mahkemeye gitsin,'Şaibe yok' desin." Sanki davayı Kılıçdaroğlu açtırmış gibi. Bu kervana, Kılıçdaroğlu'nun genel başkanlığı döneminde "Kılıçdaroğlu Doktrini" üretecek kadar uçan ve şehir şehir dolaşarak anlatan İstanbul Milletvekili Yunus Emre de katılınca ortalık savaş alanına döndü.
Döndü; çünkü Emre, Kılıçdaroğlu'na destek verenleri düşman ilan ederek adeta meydan okuyordu: "Dahili ve harici bedhahlara sesleniyorum:Elinizden geleni ardınızakoymayın. Bırakın partiyi teslimalmayı, merdivenlerine yaklaşamayacaksınız.Atatürk'ün partisine çökemeyeceksiniz."
Herhalde vesayet günleri alışkanlığı, yoksa mahkeme kararına böyle meydan okunur mu?
Bu açık açık şaibe korkusunun CHP yönetimini sardığının işareti. Aslında bu noktada bile iktidarla normalleşmeyi beceremeyen Özel, parti içi normalleşmeyi sağlayabilir, hakaretlere tepki verebilirdi. Ama sustu.
O sustu ama Kemal Kılıçdaroğlususmadı ve gündeme bomba gibi düşenbir çıkış yaptı. Zehir zemberek yapılanaçıklama, bir savaşın ilanıydı.
Önce "fonlanan sözde akademisyenlere,iftira ve manipülasyonlamesleklerini kirleten bazı gazetecilere"seslendi: "Beni direklere asacaklara, silahlavuracaklara, beni yakacaklara,taşlatacaklara, bir adım attırmayacaklarave lamalara söylüyorum:Sizden korkan sizden namerttir."
Sonra yine üstü kapalı "hançerci"siyasetçilere gönderme yaptı: "Ve ne yazık ki, dün siyasi ikballeriuğruna yanımda saf tutan, birzamanlar benimle yol yürümeyi birövünç sayarken bugün başka mecralarasavrulmuş bazı siyasetçiler debu koroya katılmış durumda. Hepsibir ağızdan, hiçbir bilgi sahibi olmadığım,hiçbir dahlimin bulunmadığıbir konuda konuşmamı talep ediyorlar."
Son sözü de tam bir "savaş" çağrısıydı: "Benden bir mesaj bekleyen herkeseburadan açıkça sesleniyorum:Herkes bilsin ki; bu partinin düşmanlarını,yine bu partinin harim-iismetinde boğmaya muktediriz."
Bu tablo, Özgür Özel'in süreci yönetemediğini gösteriyor. PKK'nın silah bıraktığı bir zamanda parti içi kavgayı bile bitiremeyen hatta derinleştiren Özel, çaresizceİmamoğlu'na sarılarak ve saldırılarkarşısında susarak kendi eliyle CHP'yi bölünmenin eşiğine getirdi.
Ortada sadece şaibeli kurultay meselesi yok, arkasından CHP'nin asıl kaderini belirleyecek İBB eksenli "yolsuzluk,rüşvet ve irtikâp" iddiasıyla açılan dava geliyor.
Siyaset üretmeden, yüzleşmeden buradan çıkış yok.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.