Çok sayıda küçük partinin etkinliği olmasa da, bu partilerin varlığını sürdürmesi her seçim döneminde gündeme gelir ve şu soru sorulur; "Bukadar çok sayıda küçük parti nedenvar ve ne işe yarıyor?"
Sorunun cevabı, bazen siyaset mühendislikleriyle bazen de bir seçenek arayışıyla karşımıza çıkıyor.
Geçen seçimlerde hiç hesapta olmayan Saadet Partisi'nin CHP tarafından öne çıkartılması ve köpürtülmesi tam da böyle bir siyaset mühendisliği ürünüydü.
Şimdi ise yine CHP'nin katkısıyla ama bu kez istemeyerek DSP öne çıkıyor. Bir anlamda DSP, CHP'nin izlediği dar kadro siyasetine bir tepki olarak devreye giriyor. Sürpriz yapar mı yoksa Saadet Partisi gibi şoke mi olur onu da 31 Mart gecesi göreceğiz.
Ancak şu andaki havaya bakılınca DSP, 24 Haziran'ın SP'sinden daha şanslı görünüyor. Çünkü CHP'nin tek adres görüldüğü "statükocu sol" siyaset arenasında derin bir sıkışma yaşanıyor. 24 Haziran gecesiyle başlayan hayal kırıklıkları giderilmediği gibi daha da arttı. Bu yüzden çok sayıda CHP'li birbiri ardına DSP'ye geçiyor. Mustafa Sarıgül'ün Şişli adaylığıyla başlayan bu süreç, daha önce de yazdım, 1 Nisan sabahı yeni bir siyasi adres ihtiyacının da işareti.
Bu ilginin tek nedeni de CHP'nin bir kısım insanı aday yapmaması değil, tam tersine CHP'nin Kemalistleri, sosyal demokratları küstürmesi ve sağcı adaysoslu, marjinal sollu ve HDP desteklibir bulamaca dönüşmesi.
CHP'deki bu mutasyon ister istemez DSP'yi öne çıkartıyor. Sürece Sarıgül'ün ardından eski Edirne Belediye Başkanı Hamdi Sedefçi, eski Kars Belediye Başkanı Naif Alibeyoğlu, eski Gaziantep Belediye Başkanı CelalDoğan ve Marmaris Belediye Başkanı Ali Acar da katıldı.
Katılması şaşırtsa ve eleştirilse de Doğan'ın DSP analizi dikkat çekici:
"Her şeye rağmen CHP tabanıylauyumlu, tertemiz mazisi olan birparti DSP... Ben küskün olduğumiçin değil halk istediği için adayoldum. DSP'ye gidenlere de küskünlergözüyle bakmamak gerekiyor."
İşin sırrı belki de burada... DSP'ye gidişte küskünlükten çok CHP yönetimine duyulan öfkenin etkisi var. Bu yüzden CHP sosyolojisinde yükselen öfkenin sandığa gitmeme veya "Genel Merkez'eders vermeye" dönüşme ihtimali çok yüksek. Bu tepki sandığa ne kadar yansır bilemem ama kısa sürede çok sayıda eskiyeni belediye başkan adayının DSP'ye başvurması önemli bir gösterge.
Onlar arasında İstanbul'dan da önemli isimler var. Avcılar'da MustafaDeğirmenci, Bakırköy'de AliFatinoğlu, Adalar'da eski Belediye Başkanı Coşkun Özden'in DSP'den adaylıkları netleşmiş durumda. Özellikle Özden'in Adalar'ı kazanmasından söz ediliyor.
Benzer bir durum İzmir'de de yaşanıyor. İzmir'de CHP'nin ilçelerde aday yapmadığı 19 belediye başkanı var. Bunların ne kadarının DSP'ye geçeceği henüz belli değil ama sayının 5-6'dan aşağı olmayacağı söyleniyor.
Bütün bunlar, CHP'de yaşanan dip dalganın devam edeceği anlamına geliyor. Peki, bu durum seçimleri nasıl etkiler?
Yeni DSP adayı Celal Doğan kısa bir tespit yapıyor: "DSP, Türkiye genelinde yüzde2'yi bulursa seçimleri ciddi etkiler."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.