ABD'nin PKK'lı üç terör liderine para ödülü koymasıyla başlayan sürecin nereye evrileceği henüz bilinmiyor. Hâlâ şu sorunun cevabı aranıyor: ABD, Türkiye'ye PYD'yi dayatırken tuzak mı kuruyor yoksa yeni bir kapı mı açıyor?
Aslında daha önce de yazdım, ABD'nin bu yaklaşımı yeni değil. 1 Mart 2018'de "PKK'daAmerikancı-İrancıçatışması mı var?" başlıklı yazıda bugüne gelişin ipuçları vardı. ABD Suriye'de kalıcı olmak için her yolu deniyor.
O tarihlerde ABD Savunma Bakanı James Mattis'in "YPG'yi PKKile savaştırabiliriz" sözüyle, ABD Dışişleri Bakanı Rex Tillerson'ın; "PKK'yı silahsızlandırıp,Türkiye'de silahlı mücadeleye sonvermesini sağlayabiliriz. Türkiyede Suriye'deki PYD yapılanmasınarıza göstersin..." talebini hatırlatmışve şöyle yazmıştık:
"Türkiye'nin buna rıza göstermeyeceği açık ama ABD sıkışmış durumda. PKK yemiyle nefes alacak yeni bir çıkış peşinde. Bunun için PKK içi bütün çelişkileri kullanıyor. Medyada bu anlamda PKK içinde İrancı-Amerikancı ayrımı olduğuna dair haberler çıktı. Hatta PKK yöneticilerinden Mustafa Karasu'nun da aralarında bulunduğu çok sayıda İrancı ismin Suriye'den kovulduğu yazıldı."
Aynı yazıda "Şubat başındaDeyrizor'da 300 PYD'li ABD uçaklarıtarafından yanlışlıkla imhaedildi" bilgisini de vermiş ve işin içinde bir bit yeniği olduğunu söylemiştik.
Bütün bunlar ABD'nin bugünlere bir hazırlık yaptığının işareti. Şimdi o hazırlıkta son aşamaya gelindiği için güncel şu iki sorunun cevabını merak ediyoruz: ABD'nin nihai hedefi ne ve Türkiye ne yapacak ya da ne yapmalı?
Şu çok net: Ne Türkiye ne de ABD, Fırat'ın doğusunda karşı karşıya gelmek istemiyor. ABD orada kalıcı olmak için DEAŞ bahanesine ve PYD'ye sarılıyor. Tabii bunun tek nedeni Suriye'de söz sahibi olmak değil, işin içinde oradaki pozisyonuyla zaman zaman Türkiye'yi sıkıştırmak, İran'ı tehdit etmek ve belki de en önemlisi İsrail'in güvenliğini sağlamak var.
Türkiye ise bunu bildiği için tam tersi bir noktada, PKK-PYD ile Suriye meselesinde muhatap olmak istemiyor. Çünkü ABD'nin PKK'yla PYD'yi ayırma tezini inandırıcı bulmuyor ve Burhanettin Duran'ın yazdığı gibi "Yaklaşık 40 yıldır ayrılıkçı terörfaaliyeti yürüten bir terör örgütününbu kadar kolay şekilde dönüştürülebileceğiiddiası" komik geliyor.
Tam bir kilitlenme durumu ve bu kilitlenme aşılmadan da yol alınması zor. Bu noktada uluslararası arenada şu tez seslendiriliyor: "Ne uluslararasıkamuoyu ne de Arap dünyasıŞam'da, İmralı veya Kandil'denemir alan bir yapının söz sahibiolmasını istemez. ABD bunun farkında. Bu yüzden çaresi yok, PKKöyle veya böyle PYD'nin başındanatılacak. En iyisi Türkiye ileABD'nin bunu birlikte yapması veyerelde fiili inisiyatifi Türkiye'ninalmasıdır."
Bu öneriye tuzak denilse de önümüzdekisüreçte çok tartışılacak. Tabiibu teze Türkiye ile birlikte hareket edenRusya ve İran nasıl tepki verecek? VeTürkiye'nin ABD'ye, PYD dışı Kürt veArap gruplarla yeni bir önerisi olacakmı? Bu soruların cevabı henüz bilinmiyor. Ama şu biliniyor; ABD'nin bu önerisi, sahada ve küresel siyasette etkili olan Türkiye'nin elini düne göre çok daha güçlü kılıyor.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.