Cumartesi notları: Pervasızca açık sözlüler...
***
Savaş Ş. Barkçin şu sözü kulağımıza küpe olsun diye geçen gün sosyal medyaya aktardı, ben de buraya alayım: "Karnı aç olan bir lokmayla doyar. Gözü aç olan dünyayı yese doymaz."***
Pandeminin başından beri "Devletleri soyup soğana çevirme projesinin bir ayağı da aşılar" diye yazıyorum; "Aşıyla pandemiyi bitirme umudunu da baltalamak için her şeyi yapacaklar" diyorum... Hemen "Sen de mi komploculara alet oldun?" diye yükleniyorlar. Oysa esas mesele komploya alet olup olmadığımız meselesi... Sürekli "Uğur Hoca, Uğur Hoca" deyip duracağımıza biraz da Big Pharma'nın CEO'larına kulak vermeliyiz. Adamlar pervasızca açık sözlüler. İşte Pfizer CEO'su "Bu iş öyle bitmez" deyiverdi, şimdi üçüncü dozu da sıkıştırmaya çalışıyor... DSÖ de dökülmeye başladı: "Virüsün yeni varyantlarına bu aşılar etkili olmayabilir, pandemi sürer" demeye başladılar. Durup silkinmek ve virüsle mücadeleyi en baştan planlamak gerekiyor sanırım.***
İki haftayı nitelikli telif kitaplar okumakla geçirmek, bana pek iyi geldi... Kısa liste şu: Varoluşsal Tehcir / Ömer Kemal Buhari, Eğitilmiş İnsanın İmali / Adem İnce, Sanatın Seyri / Mehmet Sabri Genç, Modern Türk Ruhunun Trajedisi / Murat Güzel.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Haftanın notları: Budur! (04.05.2024)
- Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar (03.05.2024)
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)