HAŞMET BABAOĞLU

Kartondan tatlar...

Geçen yaz neredeyse bütün yazılarımı Kanlıca'da İsmailağa Kahvesi'nde yazdım. İskele meydanının sükûneti ve güvercinleri besleyen çocukların neşesi her seferinde içimdeki sıkıntıyı alıp götürüyor, pandemiyi unutturuyordu. Birbirinden epeyce uzak masalarda oturuyorduk, iyiydik, tedbirliydik.... Şimdi durumumuz malum. Karton bardaklardan kahvemizi, çayımızı yudumlarken meydanda turluyoruz. Karton bardaklara bakıyorum. Tuhaf iş! Sanırsınız, Kovid-19'la değil de, dizanteri veya benzeri problemlerle boğuşuyoruz... Bazen içimden "niye yine de buraya geliyorum" diye soruyorum. Bir tür nostalji. İyi günleri anıyorum. Hatıraların tutunduğu şeylere bakıyorum: Şu tekne, bu ağaç vd.

***

Timothy Springer Harvard'da farmakoloji profesörüydü. Ama 1993'ten bu yana bilgisinden para kazanma konusunda çok başarılıydı. Daha o yıllarda halka açtığı şirketinden 6600 milyon dolara yakın gelir elde etmişti. Hangi alanda araştırma yaparsa daha çok kazanacağı konusunda burnu iyi koku alıyordu. 2010 yılında Moderna şirketine 5 milyon dolarla kurucu yatırımcı olarak katıldı. Oradaki hissesi sadece yüzde 3.5'tu. Şimdi şirket en önemli koronavirüs aşısı üreticilerinden. Springer'in hissesi de şimdi 1.6 milyar dolar ediyor. Niye yazıyorum bunları? Çoğunluk ilaç, aşı vesaire konularını masum bir bilime adanmışlık ve hatta bir tür "hayır işi" olarak görüyor. Popüler kültür olayın hep o yanlarına vurgu yapıyor. Bazıları da bu arkadaşları kendi çevrelerinde gördükleri akademisyenler gibi birer "memur" sanıyor. Yok öyle bir dünya! Geçen yüzyılın başlarında değiliz. Bu iş çoktandır devasa bir endüstri. Bazı bilim insanlarının da aynı zamanda pek "uyanık" iş insanları olduğunu bilmeliyiz.

***

Tarım ve Orman Bakanlığı pek çok gıda maddesinin ambalajında yer alan "trans yağ yoktur" ibaresini çıkarma kararı almıştı. Neyse ki, tepkiler sonuç verdi ve karardan geri dönüldü. Duyunca "Ne güzel haber!" dedik. İyi de bakanlık neden böyle bir karar alma ihtiyacı duymuştu, onu bir türlü anlayamadık.

***

Christian Bobin yere düşmüş çınar yaprağını nasıl sevgiyle anlatıyor! Sebebini de şöyle açıklıyor: "Çınar yaprağı doğduğum şehrin yapıldığı ilk malzeme, onun yıkılmaz temeli." (Hayaletlere Duyulan Sevgi) Biz de böyle bakabiliyor muyuz şehrimize, çınarlara ve yapraklarına? Baksak keşke...
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.