Korona günleri notları: Al sana dünya savaşı!
***
"İç yolculuk" deyimi de pek gözde şu sıralarda... Oysa çok patırtı var. Zihinler güncel enformasyonla tıka basa dolu. Kalpler endişeyle çarpıyor. Hepsinden önemlisi, evin içerisinde olmak bizde bir "iç" oluşturmaya yetmez, yetmiyor. Ne yolculuğu? Her yer duvar!***
Şöyle biraz geriye çekilip bakınca, anlıyor insan. İşte 3. Dünya Savaşı! Neden mi? Her gün önümüze rakamların gelmesine bakıp anlayabilirsiniz. İnsanlık, istatistik nesnesi artık. Kayıplar sayılardan ibaret. Ve cepheler var. Cephedekiler (sağlık çalışanları) ölümle burun buruna, diğerleri tedirginlik içinde başlarına gelecekleri bekliyor... Neymiş? İlle de silahların konuşması; apaçık savaşan tarafların oluşması gerekmiyormuş...***
Kendilerini evden dışarı atmadan rahat edemeyen yaşlılarımızın bunu neden yaptıkları konusunda henüz dişe dokunur iki çift laf göremedim bizim sosyal bilimcilerden... Fakat her konuda saha çalışması yapan, olur olmaz meseleleri yıllarca araştıran Batılı sosyal bilimcilerin de kendi toplumlarındaki "tuvalet kağıdı istifçiliği" karşısında nasıl çaresiz kaldıklarını dikkatle izliyorum. Hevesliler, hızlılar, hemen makaleler yazmaya başladılar ama söyledikleri şimdilik pek kof kalıyor. Ancak hepsinin ortak sözü şu: Gelişmiş toplum insanlarını hiç gelişmemiş bir yanı var: Muazzam bir mahrumiyet endişesi... Paniklediklerinde kötü oluyor. 2008'de medyada "pirinç kıtlığı yaşayabiliriz " haberlerinin çıkmasının hemen ardından ABD'de sürpermarketlerin pirinç raflarının nasıl yağmalandığını anlatıyorlar.Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Haftanın notları: Budur! (04.05.2024)
- Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar (03.05.2024)
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)