HAŞMET BABAOĞLU

Zaman gelip geçerken. Düşüş!

Sıcak bir temmuz öğlesiydi... Evin bahçeye açılan kapısından hızla siyah beyaz bir güzellik giriverdi. Dışarda oynayan diğer kedilere aldırmamıştı. Düşünceli gözleriyle etrafı taradı. Sonra keskin bir dikkatle bana baktı. (Sonrasında hep öyle baktı ve hâlâ gözünü başka bir yere ayırmak istemiyor.) Koltuğa çıkıp yanıma oturdu ve patilerini gövdesinin altına topladı. Anladım, seçimini yapmış, kararını vermişti. Artık benimle yaşayacaktı. Bahçeyle falan alakası yoktu, belli ki, içeride ve benimle geçecek bir hayat istiyordu. Çeşme'deki hayatımı bütünüyle kapatıp İstanbul'a döndüğümüz günü unutamıyorum. Bütün kediler gibi o da yol sevmiyor, midesi bulanıyordu. Yan koltuğa oturttum. Ara ara sızlanıyordu. Minik patisiyle ona uzattığım sağ elimin parmaklarımı kavradığı zaman içi rahatlıyor, susuyordu. Altı saati öyle geçirip İstanbul'a gelmiştik. Adı Temmuz. Şimdi 9 yaşında. Ben bu satırları yazarken koltuğunda uyukluyormuş gibi yapıp tek gözüyle bana bakıyor. Ondan bahsettiğimin farkında elbette.
***
Büyük mutsuzluk... Ne mi? Sürekli mutluluk arayıp durmak.
***
Eskiden yaz mevsimi geldi mi, içim sevinçle dolardı. Sonra bu mevsimin güzelliklerine arsız bir iştahla saldırıp tüketen malum tayfayı yakından gözlemledikçe tadım kaçtı, eski coşkum kalmadı. Yine de şu açık bir gerçektir: Yaz benim gibi melankolik karakterler için şifa dolu bir sanatoryum; sevinç pırıltıları taşıyan güneş ve sıcak akşamlar ilaç gibi...
***
Gözünüzden kaçmıştır... Bizim medyada çok küçük bir haber olarak geçti. Ama İngiltere'de insanlar geçen hafta boyunca bu haberle çalkalandılar. "Gerçekte nasıl bir dünyada yaşıyoruz?" sorusuna cevap niteliğinde bir olayın haberiydi. Kenya Havayolları'nın bir uçağı Heathrow havaalanına yaklaştığında iniş takımlarını açınca yere bir buz kütlesi düştü. Yol boyunca orada donup kalmış bir kaçağın cesediydi. Polis dışında kimse o kişi nedir, kimdir, nedendir diye ilgilenmedi. Herkesin dikkatini çeken cesedin bir metre kadar yakınına düştüğü bahçede güneşlenmekte olan adamdı. Yan komşu TV'lere anlatmalara doyamadı: "Çok büyük bir ses duydum, üst kata koşup baktığımda bahçesinde güneşlenen komşumu dehşet içinde gördüm. Yanına düşen kütle onu çok sarsmıştı." Böyle bir dünya işte, bu kadar! Bilmem anlatabildim mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.