Artık caydırıcı önlemler zamanıdır
Suriyeliler konusu çok ciddi bir sıkıntıya dönüşüyor diye...
Bu iş halkın sağduyusuna güvenerek oluruna bırakılamaz diye...
Erkenden önlem alınmazsa, sonra provokasyonlarla baş etmek zor olur diye...
Mülteciler konusunun yeni siyasi oluşumlara kaldıraç olarak kullanıldığını ve ülkemizde de bu türden "dış kaynaklı" çalışmalar yapıldığını yazdım...
En çok da şu gerçeğin altını çizdim ki, düzenli okurlarım bilirler...
Bir mülteciler bakanlığı kurun, dedim...
Böylece sorunu en geniş çerçevede ele alıp yeni düzenlemelerle toplumda oluşan rahatsızlığı hafifletin...
Sadece ben mi?
Sivil toplum temsilcileri, stratejistler ve sokağın nabzını tutan pek çok gazeteci aynı tedirginliği taşıyordu.
Ama gündem hep yoğun, hep sıcaktı ve Suriyeliler konusunda söylediklerimiz arada kaynayıp gitti.
Bazı şehir ve semtlerde halkın da mültecilerden rahatsız olduğu gözden kaçırılmamalı.
Zamanında dikkat edilmedi bu gelişmeye, şimdi kötü meyveleri toplanıyor.
Kaldı ki, her zaman mekanizma böyle çalışır; işler yolunda gitmeyip de bir günah keçisi arandığında ilk akla gelen aramızda yaşayan "yabancılar" olur.
Duyuyorum, Suriyelilerle yakın temas içinde çalışan yabancı merkezli yardım kuruluşları ve bizim siyasi partilerimizin mültecilerden sorumlu temsilcileri bile bu huzursuzluğun ateşine odun taşıyor.
Yazık ki, ne yazık!
O halde bir daha not edeyim...
Mülteci düşmanlığı aslında büyük bir proje...
Avrupa'da mülteci düşmanlığı üzerinden politika yapan ve sokakları hareketlendiren partiler üç dört yıl içinde kitle desteği ve seçim başarılarıyla ödüllendirildiler.
Bizde de aynı yolu denemek isteyenler yok mu sanıyorsunuz? Öyle sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Mesela 6-7 Eylül 1955 bunlardan biridir.
Artık "fısıltı gazetesi"nden beter ve çok daha etkili bir sosyal medya gerçeği var.
Unutmamalı, orada bir yalan bin yalana dönüşüyor.
Artık sosyal medya için de ırkçılık ve provokasyon konusunda caydırıcı hukuki ve polisiye önlemler almak gerekiyor.
Bu konularda sonra gelecek pişmanlık neye fayda eder ki!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Haftanın notları: Budur! (04.05.2024)
- Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar (03.05.2024)
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)