Manyaklığı tanıyalım!
Dikkat çek!
İlginç ol!
Toplumun beyninde çınlayan ses durmaksızın bunları söylüyor.
Çok zamandır böyle.
Delirtici bir şey.
Yetişkinsin, tv izliyorsun, alttan alta o ses fısıldıyor...
Çocuksun öğretmenini dinliyorsun, her lafın altından o cümleler çıkıyor...
Gençsin, hayatta bir yerlere tutunmak için yardım istiyorsun, önüne "kişisel gelişim" kitapları koyuyorlar, satır altlarında hep aynı tavsiyeler...
Fark yarat!
Dikkat çek!
Sıradan çık, sıra dışı ol!
Ama nasıl?
Donanımın yoksa, nasıl?
Kimse yeteneklerini geliştirmene yardımcı olmamışsa, nasıl?
Hem "sıra"dan çıkınca, başka nelerden de çıkmış oluyorsun, sordun mu hiç kendine? Edepten, hak bilmekten, başkalarına merhametten de çıkmış olabilir misin?
Hele bir de günümüzün sosyal medya düzeninde her dikkat çekici olan bir tür şöhretle taçlandırılmışsa...
Delirtiyor tabii.
Manyaklaştırıyor.
Manyaklık bir yerden sonra karşılıklı bir ilişkiye dönüşüyor.
Şöhret olan manyak seyredilişini "sevilmek" sanıyor; seyredildikçe daha manyaklaşıyor; manyaklaştıkça daha çok seyrediliyor.
Sonra iş çığırından çıkınca...
Tiksinti ve dehşet duygusu ilginçliğin davetiyesini yırtıp atınca...
Hadi güncel örnek olsun, mesela adam papağanın boğazını sıktığı videoyu sosyal medyaya koyunca...
Kafalar azıcık ayılır gibi oluyor.
Bir tv muhabiri geçenlerde bu haberi verirken "papağanı o halde görenlerin vicdanları kanadı" dedi.
Oysa vicdanlar kanayacaksa, işini doğru düzgün yapan insanların düşük reytingleri yüzünden kanamalıydı.
Ortalık sosyopat kaynıyor.
Mesele sadece şöhret dünyası, medya meselesi değil.
Sokakta, işte, hatta aile çevresinde dikkat edilmesi gereken bir durum...
Önce çok sevimli, pek efendi tavırlıdırlar.
Sonra hayat becerilerinin derme çatmalığı çevrenin gözüne batmaya başlayınca asapları bozulmaya başlar.
Aman dikkat! İnsan acısına karşı duyarsızdırlar, onlar için gerçekte "başkaları" yoktur.
Bunları fark edinceye kadar beklemeyin.
İlişkinizi bitirin.
Onların eşinize dostunuza musallat olmasına da izin vermeyin yazıktır!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)
- Geçiştirilen geçmiş ve gelecek (19.04.2024)
- Tam o noktadan başlayın! (18.04.2024)
- Sahnedeki denge bozulur mu? (16.04.2024)
- Bayram tatilinde halk dersleri (15.04.2024)