Hayır! Tatlı değilsiniz hiç hoş görünmüyor!
Ama işe bakın ki, ne yapılıyorsa, izleyenlere hoş görünmek için yapılıyor...
Olay şu...
Arabanın kapısını açıyorlar ve araç yavaş yavaş giderken caddede dans etmeye, horon tepmeye, halay çekmeye başlıyorlar. (Dans dans değil, horon horon değil, halay halay değil ve kimse "görsel iticiliğin" farkında değil.)
Bütün bunların videosunu da Facebook'a, Twitter'a, Instagram'a koydun mu, işlem tamam!
Sonra gelsin, narsisistik haz arayışının iç gıdıklayan tatmini...
Zaten Hülya Avşar da böyle bir video çekmişse, bu "virüs"ün bir iki haftada sönüp ölmesini beklemek saflık olur.
Birbirinden saçma trendler üreten sosyal medya çobanlarının koyunlarıyız. Net!
Sosyal medyada göre göre evine hayvan dolduran sonra da "ben bunları sevmiyorum, ne yapacağım şimdi?" diye ağlayanları bile gördüm.
Ama püf noktası şurası...
Modaya uyup kendimizi sosyal medyada ortaya atınca "sıradışı" olduğumuzu, öne çıktığımızı, kimlik kazandığımızı, hatta sevildiğimizi sanıyoruz.
En kritik nokta şu...
İlgisizlik havuzunda bir gram ilgi, şefkat, sevgi için çırpınan modern insana ilaç gibi geldi sosyal medya.
Sözünü ettiğim videoların altına yorumlar geliyor; "harikasın, çok tatlısın" diye yazıyorlar; "ne güzel bir delisin" diye övüyorlar...
Toplumsal onay her toplumda temel önemdedir; bunu talep etmek anlaşılır.
İyi de başkalarından önce kendimizin neyin hoş, neyin güzel, neyin doğru olduğuna dair temel bir kavrayışımız olmalı.
İşte o nokta problemli...
Çoktandır tam orada zemin kaygan, görüş bulanık, hava kararsız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Haftanın notları: Budur! (04.05.2024)
- Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar (03.05.2024)
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)