Baykal miti!
"Gitmemiz doğru olmazdı" diyor, alkış bekliyor.
Siyasetçidir, normal sayıyorum.
Ama Baykal o eski "devlet adamı" imajının çoktan erozyona uğradığını; "yerli ve milli muhalif" havalarının kimseyi ikna edemediğini fark edemiyor.
Millet, onu 2007'de Cumhurbaşkanlığı seçimi nedeniyle "Olmaz, olmaz, oldurmayın!" diye haykırışları ve Anayasa Mahkemesi'ni harekete geçirişiyle hatırlıyor.
Baykal'a alkış milletten değil, fakat bizim arkadaşlarımızdan geliyor.
Muhafazakâr medyada Baykal'dan hâlâ bir şeyler umanlar var ya, işte ona hiç akıl erdiremiyorum.
TV'de izlemedik mi?
Baykal, kendisine kumpas kuran dairenin şimdi içeride olan Fetöcü yöneticileri için "ama o zaman Fetöcüler miydi bakalım?" deyip Ahmet Hakan'ı bile güldürmüştü.
Aynı programda "15 Temmuz'da Gülen'in rolüne çok şaşırdım" diyen bir siyasiden söz ediyoruz.
Nasıl bir "devlet" anlayışının "yerli ve milli" siyasetçisiyse artık?
Bu sözlerde nasıl "mal sahibi" üstenciliği; halkçılık havasında nasıl bir seçkincilik var, düşünün!
Almanya'ya gitmiyormuş...
Eh, zaten burada "İttihatçı Almanya" ortamında yaşıyor.
AMAN DİKKAT, KARİKATÜRLEŞMESİN!
Tarihçi değilim. TV dizilerinin sıkı takipçisi de sayılmam.
Fakat görüntü (sinema/ dizi/ klip) dilinin neyi nasıl aktardığını bilirim.
Önce "Payitaht: Abdülhamit" dizisine dair izlenimimi paylaşmak için sonraki bölümleri beklemeyi düşünüyordum fakat çevremdeki birçok kişinin de aynı şeyleri düşündüğünü görünce buraya bir iki not düşmeyi doğru buldum.
Şimdiden tuhaf ve tehlikeli bulduğum bir şey var: Karikatürleşme eğilimi.
Bu kadar merak ve heyecanla beklenen bir tarihi dizinin etini canını kaybedip çalakalem bir çizgi haline gelme ihtimalini düşünmek bile istemem.
Ne yalan söyleyeyim; özellikle padişahın yakın çevresinin "casting" sorunu ve senaryonun bu çevreye ilişkin "kabalığı" beni rahatsız etti.
Tarihsel problemleri de tarihçiler tartışsın, isterim.
Tabii dizi senaristlerine saltanatın ömrünü kahvaltı masasında geçirmediğini ben bile hatırlatabilirim, ayrı!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)
- Geçiştirilen geçmiş ve gelecek (19.04.2024)
- Tam o noktadan başlayın! (18.04.2024)
- Sahnedeki denge bozulur mu? (16.04.2024)
- Bayram tatilinde halk dersleri (15.04.2024)
- Dalgıçlık zamanı... (13.04.2024)