Bu “abi”lerle yol gidilmez!
Bahçeli, "niye evet diyeceğimizi CHP'ye, HDP'ye, FETÖ'ye, Sözcücülere, eli kanlı Aydınlıkçılara mı soracaktık?" diye haykırıyor.
Milletin bakışı da farklı değil.
"Hayır"cıların aynı inat ve ısrarı neden Fetöcülere veya PKK yandaşlarına karşı göstermediklerini merak ediyor.
Yani kimse bir başkasına "niye hayır diyorsun, sen terörist misin?" diye sormuyor. Ama "Kimlere destek çıktığının, kimlerle iş tuttuğunun farkında mısın?" diye sormaktan da kendini alamıyor.
Zaten 15 Temmuz'dan sadece "mağdur edebiyatı" yapmak için söz ediyorlardı; şimdi de referandum konusunda mırın kırın etmeye başladılar.
Bunlardan biri...
Pek muhafazakâr, pek "abi" ve iddialara bakılırsa pek İslamcı (bana göre değil ya, ayrı konu) dün şöyle şeyler yazdı: "Evet diyenler vatanını seviyor, hayır diyenler de FETÖ'cü veya PKK'cı kabul edilirse, ortaya çıkan diyelim yüzde 40'lık grup ne olacak? Başkan, bu yüzde 40'ı ne yapacak?"
Elinin körü yapacak, demek var da...
Arkadaş, bu kadar mı çarpıtma yapılır, bu kadar mı "numara" çevrilir!
Ama yapamazlar!
Çünkü biliyorlar ki, o zaman "abilik" konforları biter, sözlerinin yükünü sırtlanmak zorunda kalırlar.
Benim bildiğim de şu...
AK Parti teşkilatı sürekli yollarına taş koymaya çalışan bu "abi"lere kulak vererek referanduma giderse, hata yapar.
İZMİR MARŞI
Diyorum ya...
Kemalistler muazzam bir karanlık içinde yaşıyor ve bunu "aydınlık" sanıyorlar.
İşte en son örnek...
Birkaç aydır bir ağızdan terennüm etmeye doyamadıkları İzmir Marşı da nefret ettikleri Osmanlı dönemine ait çıktı.
Murat Bardakçı yazdı geçenlerde; adı da "Kafkasya Marşı"ymış. Kafkas ve Sarıkamış muharebelerinde okunmuş.
Sonra nasıl olmuşsa, İzmir Marşı'na çevrilmiş.
Bu kesimin 28 Şubat dönemindeki gözdesi Onuncu Yıl Marşı da J. J.Rousseau'nun çıkmıştı da, bu bilgiyi gözlerden uzak tutmak için ne yapacaklarını şaşırmışlardı.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Açıklamalar açıklamıyor (20.09.2024)
- Birleştirilmiş Milletler... (19.09.2024)
- “Hastayım, öyleyse varım” zokası (17.09.2024)
- “Ne yapıyoruz biz abi ya!” (16.09.2024)
- ‘Hâlâ dünyanın sonu gelmedi’ (15.09.2024)
- Haftanın Notları: Bizi ‘hasta’ eden atmosfer (14.09.2024)
- İsrail, Türkiye, geçmiş, bugün... (13.09.2024)
- Tiksindim (12.09.2024)
- Burjuvazimizin çağdaşlığı da bu kadar (10.09.2024)
- “Bir yıl sonrasını bilmiyoruz” (09.09.2024)