Ne olacak bu sosyal medya hallerimiz?
Dört yaşındaki oğlum hiç böyle şeyler yapamıyordu. Oğlumu da böyle fotoğraflamak ne harika olurdu!
Babasına söyledim. Sonrası mı? Babası kaykaya koymuş tam fotoğraf çekimi için hazırlanmışken oğlum düşüp ağlamaya başladı ve her şey berbat oldu."
Sosyal medyanın içimizdeki kıyas, haset ve hınç duygularını fena halde kışkırttığı gerçeği dünyada tartışılmaya başlandı.
Bizde henüz "Ne varmış canım, olacak bunlar!" yaklaşımı daha baskın.
Yoksa, eşten dosttan işittiğim ne berbat hikâyeler var.
Dokuz yaşındaki kızının Instagram'a koyduğu doğum günü fotoğrafları soluk kaldı diye oturup günlerce gözyaşı döken bir anne anlattılar ki, fena!
Neymiş kızının akranlarının doğum günü fotoğrafları daha gösterişliymiş!
Kızmak çok kolay.
Peki ya bütün olay zaten bu çerçevede dönüyorsa?
Neyse ki yaşadıkları şehirden apar topar İstanbul'a gelip boğaz kıyısında kızlarına bol fotolu bir kutlama daha yapmışlar da, rahatlamışlar.
İçimiz bu kadar mı bulanık; ruh terbiyemiz bu kadar mı hazırlıksızdı?
Geçenlerde genç bir arkadaşım Instagram'a hayatından kesitler aktarmaktan vazgeçtiğini söyledi. Oysa kendini dikkatle takip edilen bir hikâye kahramanı gibi görmeyi seviyordu.
Ne oldu, diye sordum.
"Neden bana haber vermeden oraya gitmedin, nereden para buldun da onu aldın sorularından ve bunları bahane eden arkadaşlarımın küslüklerinden yoruldum" dedi.
Zafer kazanmış gibi havalar, dikkat çekmek için saçma sapan hallere girmeler, ucuz çeteleşmeler ve bitmez tükenmez bir yarış hali...
Ne olacak bu işin sonu, bilemiyorum.
Davranış bilimi uzmanlarının konuyla ilgili "uyuz" yorumlarına da hasta oluyorum; "Kendini başkalarıyla kıyaslamak abartmamak şartıyla kişisel gelişimin olmazsa olmaz şartı"ymış...
Ne gelişimi yahu!
Hangi kişisellik?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Haftanın notları: Budur! (04.05.2024)
- Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar (03.05.2024)
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)