Tansiyon!
Sorunca, böyle diyorsunuz.
Anlatırken yüzünüz buruşuyor.
Yukarıdan bir şey sanki üzerinize bastırıyor, eziyormuş gibi. Ya da şu endişe, hayal kırıklığı, depresyon türünden şeyler... Hep başa geliyorlar!
Yukarıdan düşer gibi... İyi de o zaman "yer"inizi değiştirseniz, diyorum. Orada durmasanız artık! Dünyaya, hayata ve kendinize bakıp anlam verdiğiniz "yer"den söz ediyorum.
Rozetin üzerinde "bana ilgi göster" yazıyor veya "beni rahat bırak!" Tansiyonlar ölçülünce rahatlanıyor. İçimizde bir ses "bak işte, dünyada, bende, hayatımda değil, kan basıncımda bir sorun var" diye sesleniyor etrafına. Nasıl da rahatsız bir rahatlama!
Cesur da korkar.
Bir saniyeliğine, birkaç saatliğine ya da bir ömür boyu Hak'tan korkan kişidir cesur... Ama daha fazla Hollywood filmi ve TV dizisi izlemeye devam edersek, zalimlerin ve çılgınların cesur olduğunu sanmaya başlayacağız, bunları konuşmanın bile anlamı kalmayacak.
Söyleyip duruyorum:
Sevgiye çok ağırlık verdik, kız kardeşi sevinci unuttuk. Sevinç duygusuyla aramız bozuk.
Birbirimizle aramızın bozuk olması da bundan...
***
KISA BİR ARA
Sevgili okurlar geçenlerdeki ara verişim fizyolojik/ tıbbi bir zorunluluktu. Fakat bu kez yıllık iznimin bir bölümünü kullanmak üzere ayrılıyorum. Nasipse Cumartesi yine bu köşede buluşacağız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)
- Geçiştirilen geçmiş ve gelecek (19.04.2024)
- Tam o noktadan başlayın! (18.04.2024)
- Sahnedeki denge bozulur mu? (16.04.2024)
- Bayram tatilinde halk dersleri (15.04.2024)