Çoğu gitti azı kaldı…
EKREM KIZILTAŞ
  • 20.07.2025, Pazar

Çoğu gitti azı kaldı…

Melih Bey'in selam verip oturduğunda, Terörsüz Türkiye üzerine muhabbet etmekte olan ekipten Selim:

- Silahlar yakılıp, komisyonun oluşturulması için son adımlar atılırken, birilerinin olup bitenleri hala görmezden gelmesi, garibime gidiyor. Başladığı 1984'ten beri canımızı yakan, on binlerin hayatına mal olmanın yanında 2 trilyon dolar civarında da maddi kaybımıza sebebiyet veren PKK terörünün nihayet bitecek olmasından rahatsız olanlar mı var, ne dersiniz Melih Ağabey?..

- Bu sorunun cevabı maalesef evet. Terörsüz Türkiye süreci başladığından beri aykırı sesler çıkaran ve süreci baltalamaya çalışanların varlığı, bir sır değil. Bunların kim oldukları ve hangi akla hizmet ettikleri, uzun ve ayrı bir konu. Ancak her nasılsa, Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmaması, kendi kararlarını kendisinin almaması ve böylelikle kendilerine arada bir kemikler atan sistemin kuyruğuna takılarak oralardan gelen talimatlara göre hareket etmesi gerektiğine inanıyorlar… Mehmet:

- Komisyon oluşturulması ve benzeri adımlar sırasında sanki süreci engelleyecek şeyler olacakmış gibi bir hava yayıyorlar. Oysa kendini fesheden PKK'nın silahları teslimi ile ilgili herhangi bir sıkıntı olmadığını biliyoruz…

- Tabii ki. Terörsüz Türkiye Süreci, herhangi bir pazarlık ya da şunu al bunu ver gibi şeyler içermiyor. Komisyonun görevi, benzeri şeylerin bir daha yaşanmaması için bu zamana kadar alınan tedbirlere ek olarak yapılması uygun olabilecek şeyleri tespit edip, TBMM gündemine getirmek… Remzi:

- Birilerinin öne sürdüğü gibi genel af, teröristlerin serbest kalması ya da benzeri şeyler yok yani?..

- Kesinlikle yok. Bu sürecin ülkemizin 40 yıldan fazladır sürdürdüğü mücadelenin bir sonucu olduğu ve teröre taviz manasına gelebilecek herhangi bir adım atılmayacağı, sürecin temel esaslarından…

- Terörsüz Türkiye sürecinden hoşlanmayan ve olup bitenleri değişik yorumlamaya çalışanların Fırat Kalkanı, Barış Pınarı. Zeytin Dalı gibi operasyonlara da karşı çıktıkları aklıma geldi. Bunlar, bizim açımızdan iyi olan her şeye karşı çıkmayı görev addeden bir güruh galiba, öyle mi?.. Melih Bey:

- Bahsettiğin harekatların, terörsüz Türkiye'nin esas başlangıcı olduğunu söyleyebiliriz. Bu güruhun karşı çıktıkları ile ilgili listeyi daha da uzatabilirsin. Suriye'de ne işimiz olduğunu sormakla kalmayıp, 'Libya'da ne işimiz var?' diye soran; Mavi Vatan denildiğinde alay etmeye kalkıp Adalar Denizi'ndeki adaların Yunanlılara ait olduğunu savunan, Dağlık Karabağ'ın azatlığa kavuşma sürecinde Türkiye'nin bölgeye cihatçı gönderdiği iddialarına sarılan birilerinden bahsediyoruz, malum… İhsan:

- Vatanseverlik konusunda mangalda kül bırakmadan esip savursalar da; bunların yapıp ettikleri ve söylediklerine bakıldığında açık bir şekilde ihanet içinde oldukları görülebilecek kişiler olduğunu görebiliyoruz…

Hazımsızlık…

- Evet. CHP'nin terör örgütü ile doğrudan bağlantılı olduğu dönemde DEM ile yaptığı iş birliğine ses çıkarmayan, ama PKK'nın kendini feshetme ve silah bırakma kararı üzerine birdenbire bu örgütün terör örgütü olduğunu hatırlamış gibi yapanlardan bahsediyoruz. Yakın geçmişte oy da verdikleri DEM Parti'nin, şimdi Terörsüz Türkiye'ye giden süreçte ciddi bir rol oynamasını içlerine sindiremiyorlar bir türlü… Mustafa:

- Terör örgütü ile bağlantılı olduğu bilinen DEM'le son genel ve yerel seçimlerde beraber hareket eden ve bazı belediye başkanlıklarını ve meclis üyeliklerini adeta onlara ikram eden CHP yöneticilerinin, Terörsüz Türkiye adımları atılmaya başlandığından beri rahatsızlık göstermeleri, anlaşılır şey değil.

- Bu güruh, sanki kaygılarını dile getiriyormuş gibi yaptıklarını milletimizin çok iyi anladığının farkında bile değil. Ancak yine de sıklıkla tekrarlanınca insanın içine korku düşmüyor da değil, laf aramızda. Gelişmeler hakikaten inanılmayacak kadar güzel çünkü… Melih Bey:

- Bütün bu gelişmeler için 15 Temmuz 2026'da insanımızın zaferiyle neticelenen muhteşem direnişi milat kabul edebiliriz. Hatırlayın, ülkemiz Suriye'nin kuzeyinde kurulmak istenen terör koridoru ile ilgili netice alıcı adımları 15 Temmuz'dan sonra atmaya başladı. Bunun başarılı olmasında Cumhurbaşkanımız yönetimindeki kadronun, savunma sanayi ve benzeri sahalarda son yıllarda sağladıkları gelişmelerin çok büyük rolü olduğunu da unutmamak lazım. Kendi silah ve ekipmanlarımızla Fırat Kalkanı ile başlayan ve diğerleri ile devam eden süreçte, karşımızda kimin olduğuna bakmadan yürüdük ve netice aldık… Remzi:

- O harekatlar döneminde içeriden karşı çıkanlar da vardı…

- Maalesef. Ülkemizin varlığına, birliğine ve bekasına yönelik tehditleri yok edecek harekatları yapmamıza karşı çıkan bir ana muhalefet partisi lideri vardı o zamanlar. Hangi akla hizmet ediyorsa, Zeytin Dalı Harekatı'nda ordumuz Afrin'e göreceği sırada, oraya bari girmeyin diye yalvarmıştı adeta… Mehmet:

- Kuzeyini belli ölçüde stabil hale getirdikten sonra, Suriye'de geçtiğimiz yılın son aylarında yaşanan gelişmeler, sürecin Terörsüz Türkiye olduğu kadar Terörsüz Bölge Süreci olduğunu da gösteriyor gibi, ne dersiniz?.. Melih Bey:

- Tamamen doğru. Rusya'nın ve İran'ın denklemden çekilmeleri ve ardından Trump'un gelmesi ile ABD'nin de YPG'ye yönelik desteğini gevşetmesi, hakikaten güzel gelişmeler. Bütün bu gelişmeler beraber düşünüldüğünde, Cumhurbaşkanımız liderliğindeki kadronun problemleri sırayla çözdüklerini söyleyebiliriz. Gerek ülkemiz ve gerekse bölge açısından daha güzel bir gelecek de bizi bekliyor, inşallah… Selim:

- Yine de birtakım aksaklıkları ve yol kazaları olabilme ihtimalini de gözden ırak tutmamak gerek herhalde?..

- Devletimizi yönetenler her duruma karşı gerekli tedbirleri almışlardır. İnce bir işçilikle sürdürülen bir süreç yaşıyoruz ve çıkabilecek aksaklıklar da mutlaka hesaba katılmıştır. Terörü tamamen tarihe gömecek sürecin çoğu gitti azı kaldı yani.… Mustafa:

- Gazze'ye yönelik saldırılarını hiç durdurmayan İsrail'in bu arada Suriye'yi de hedef alması, çok can sıkıcı…

Gün gelir, İsrail de durdurulur!..

- Haklısın. Sürecin nereye evrileceğini bilemeyiz, ama İsrail'in bu fütursuz tavrının da durdurulacağı bir zaman gelecektir elbet. Malum, Suriye'yi içerden kaşımak için Dürzileri ve YPG'yi kullanmaya çalışıyor. Şam'ın güneyinde yaşanan çatışmaları Suriye ordusunun durdurması, iyiye alamet. Bu sebeple olacak ki İsrail Suriye Genelkurmay Başkanlığı'nı bombaladı… İhsan:

- ABD'nin Türkiye Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack'ın Suriye'nin toprak bütünlüğüne yönelik sözleri, bölge ile ilgili ümitlerimizi artırmıştı. Suriye ile ilgili ABD ile İsrail arasında farklı bakış açıları söz konusu sanki…

- Böyle göstermeye çalışıyor da olabilirler. Yine de Barrack'ın SDG'nin YPG ve onun da PKK'nın bir türevi olduğunu söylemesi, dikkat çekici. ABD'nin onlara kendi bağımsız yönetimlerini kurma borcu olmadığını ve Suriye'nin federal bir sistemle olmayacağını vurgulaması da keza… Mehmet:

- Büyükelçi'nin 'SDG ya makul olur ya da alternatif gündeme gelir' şeklindeki sözü, meselenin özeti bence. Bu, masaya yumruğunu vuran Türkiye'nin artık belirleyici güç olduğunun kabulü. Bu makul olma sözünün Trump tarafından Netanyahu'ya da söylendiğini unutmayalım, derim…

- Doğru. Hep temkinli olmaya çalıştığımız için olsa gerek, işin gerçeğini pek söylemek istemiyoruz. Ama birilerinin Türkiye'nin bükemedikleri bileğini öptükleri de bir gerçek. Rusya ve İran'ın bölgeden çekilmesi ve ardından ABD'nin PKK uzantıları ile ilişkilerini bir tür askıya alması, bununla ilgili… İhsan:

- Terörsüz Türkiye sürecinden hoşlanmayanları delirten husus da tam olarak bu, bence. Terör örgütünü ve kendilerini de güden dış güçlerin Türkiye karşısında boyun eğmek mecburiyetinde kalmalarını hazmedemiyorlar… Melih Bey, gülerek:

- Ağzına sağlık, İhsan Bey. Meselenin püf noktası, burası. CHP ve onunla aynı zihniyette olanların kıvranarak süreci itibarsızlaştırmak için bahaneler aramalarının temel sebebi, dış mihraklarla birlikte kendilerinin de yenildiklerini anlamaları. Son olarak şunu da belirteyim ki, gelişmelerin seyrini tam olarak bilmesek de, azgınlıkta sınır tanımayan İsrail'in de durdurulacağı zaman gelecektir elbette… İhsan:

- O zaman bugünlük de bu kadar diyelim. Cenab-ı Hakk'tan, bütün gelişmeleri ülkemiz ve bölgemiz için hayırlara vesile kılmasını dileriz…

- Amin…

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.