A Haber'e özel açıklamalarda bulunan DSÖ Sözcüsü Dr. Harris, Kovid-19 aşısı ve salgının seyriyle ilgili son derece özel açıklamalarda bulundu.

DSÖ Sözcüsünün açıklamaları şu şekilde:

Aşı meselesi, her ülkenin ulusal ölçekte alması gereken karar. Bizler Dünya Sağlık Örgütü olarak ''siz bunu zorunlu tutmalısınız'' diye bir şey söylemiyoruz. Eğer insanlar şu üç şeyi kendileri anlayabilirse bu daha faydalı olur. Neden aşı olmalılar? Kimler aşı olmalı ve bunu stratejik olarak nasıl yapabilirler? Öncelikle en riskli gruplarla başlayıp, sonra öbür gruplara geçmeniz gerekir.

''6 AY DAHA TEDBİRLERE UYMALIYIZ''

Şimdiye kadar farklı firmalardan farklı grupların yaptığı farklı çalışmalardan ki artık epey çalışma da var elimizde, şunu gördük: gerçekten yüksek etkinlik seviyesi mevcut. Çalışmalarda, insanların yarısına gerçek aşı verilirken, diğer yarısına da sahte bir aşı ya da plasebo veriliyor. Gerçek aşının verildiği kişilerin yüzde 90'ının hastalığa yakalanmadığı görülüyor. Bu tabii çok iyi bir haber. Burada anlamamız gereken önemli bir şey var. Hâlâ virüsle ilgili öğrenmemiz gereken çok çok fazla şey var. Bir de aşının insanların virüsü bulaştırmasını engelleyip engellemediğini bilmemiz lazım. Çünkü insanlar virüsü aşı olmadan önce de kapmış olabilir. Bu yüzden hâlâ virüsün insandan insana bulaşma şansı var mı onu bilmemiz lazım. Tabii ki bizlerin de bu bulaşmayı engellemek için hâlâ diğer bütün tedbirlere uymaya devam etmemiz lazım. Birbirimizle yakınlaşmadan, küçük, kapalı ve temiz hava sirkülasyonsuz ortamlarda bulunmadan, maskelerimizi takmalı ellerimizi yıkamalıyız. Yani tüm bu tedbirler kesinlikle hayati önem taşıyor ve en az 6 ay daha bütün tedbirlere uymalıyız.

''AŞIYLA BİRLİKTE PANDEMİYİ BİTİRECEĞİZ''

Eğer gereken her şeyin hepsini ve aşıyı da düzgün şekilde uygularsak, yani önce en riskli gruplardan başlarsak ve bunu dünyanın her ülkesinde yapabilirsek, iş birliği içinde çalışarak, diğer bütün tedbirleri hiç bırakmadan elimizdeki bu harika aracı aşıyı da kullanarak bu pandemiyi bitirebiliriz.

''MUTASYONUN AŞIYI ETKİLEDİĞİNE DAİR KANITLAR VAR''

Bu virüsle ilgili kesinlikle birçok değişiklik oluyor. Evet, belki yavaş değişiyor, ki bu bizim için iyi bir şey ama değiştiği kesin. Bilim insanları da bu mutasyonlardan bazılarının aşıyı etkileyip etkilemeyeceğini yakından takip ediyor. Böyle olabileceğine dair açık kanıtlardan söz edebiliriz. Bilim, virüsü izlemeye devam etmeli. Virüsün mutasyonunu engellemek için, onun nasıl mutasyona uğrayacağını öğrenmesini engellememiz gerekiyor. Bir kişiden diğerine geçmesini durdurmamız gerekiyor. Bütün kamu sağlığı tedbirlerinin devam etmesi, sosyal mesafe, kapalı mekanlarda toplanmama, maske kullanımı ve hijyene kesinlikle dikkat edilmesi kesinlikle hayati öneme sahip ki aşılar da işe yarayabilsin.

''TEMEL OLAN AŞININ İNSANLARDAKİ GÜVENİLİRLİĞİ''

Farklı aşılar farklı teknolojiler kullanılıyor. Bazıları eski bazılarıysa yeni bir teknoloji kullanıyor. Önemli olan bunların değerlendirilmesi, güvenlik çalışmalarının yapılmış olması. Bu yüzden biz bunlara Faz 1, Faz 2, Faz 3 diyoruz. Faz 1 ve Faz 2 temelde aşıların güvenliği ile ilgili. Etkinlikleri de çalışıyor elbette ama aslında temel olan aşının insanlardaki güvenilirliği. Faz 3 ise aşının koruyuculuğuna bakarken tabii güvenliği de göz önünde bulunduruyor ki daha çok aşı yapılabilsin.

''VERİLER AŞININ GÜVENİLİRLİĞİNİ KANITLADI''

Yapılan deneyler, denemeler ve DSÖ'ye iletilen veriler oldukça iyi bir güvenlik profilinde olduğunu gösteriyor ve etkinlik konusunda da oldukça umutlu veriler geliyor. Biz DSÖ olarak daha fazlasını görmeyi bekliyoruz ve bütün üreticilerden tam kapsamlı dosyaları istedik ve şu anda sadece Pfizer Biontech'e acil durum kullanım onayı verdik. Diğerlerini de incelemeye devam ediyoruz. Şu ana kadar insanların bakması gereken iki temel nokta bunun güvenli ve etkili olup olmadığı ve bu noktada kesinlikle çok iyi gelişmeler görüyoruz.

Hâlâ maalesef dünyanın her yerinde şüphesiz ki çok ciddi bir yayılma ile karşı karşıyayız. Her gün rekor sayıda vaka ve maalesef yine rekor sayıda ölüm görüyoruz. Bu hastalığa çok fazla kurban vermiş durumdayız. 1.8 milyon insan hayatını kaybetti. Tabii bunlar sadece bizim bildiğimiz kısım, bilmediğimiz birçok kişi de muhtemelen bu hastalıktan öldü. Hastalığın ağır halini geçirenlerin çok ağır semptomlar nedeniyle yoğun bakıma girmesi gerekiyor. Bu da o kişilerin hayatta kalmasını sağlamak için hemşireler, doktorlar, ambulans görevlileri gibi diğer sağlık çalışanlarından oluşan büyük bir sağlık ordusu gerektiriyor. Yani hastanelere çok fazla sayıda hasta gelirse, bu da çok zor hale geliyor. Yani aslında bu sonunda gelip rakamlara dayanıyor, bu bir hesap işi. Çok büyük insan toplulukları virüsü kaparsa, bunların da yüzde 10'luk kısmı ağır hasta olursa sağlık sisteminde çok büyük problemler yaşanıyor, birçok ülkede gördük bunu. Hastaneler dolup taştığı için bazı hastaların ambulanslarda ya da hasta bakımına uygunsuz yerlerde bakılmak zorunda kalındığını gördük. Herkese bir çağrıda bulunmak istiyorum: Hepimiz bununla ilgili bir şeyler yapabiliriz, bu bizim elimizde. Hep beraber bütün tedbirlere uyarsak sayılar düşer bunu tekrar tekrar gördük. Zaten bunu yapan ülkelerde sayılar düştü ve çok sayıda insanın da hayatı kurtulmuş oldu.

''VİRÜS ŞU ANDA DAHA HIZLI VE KOLAY BULAŞIYOR''

Evet bu aslında önemli bir nokta. Virüsü ve ondaki mutasyonları bir yıldır yakından izliyoruz. Virüs yavaş değişiyor, bu da bize bulaşmaları engelleyerek onu durdurmak için zaman tanıyor ama virüs değişti. Şimdi İngiltere'de gördüğümüz yeni virüs ki ona İngiltere varyantı diyoruz ve Güney Afrika varyantı bize şunu gösteriyor: Her iki varyant da çok daha etkili ve hızlı bulaşıyor. Bu ülkelerin bize aktardığı bilgi bu yönde. Eğer virüs çok daha hızlı ve etkili bir şekilde bulaşabiliyorsa, bizim de bulaşmayı önlemeyi bildiğimiz tüm şeyleri yapmakta çok daha hızlı olmamız gerekiyor. Toplanmayı bırakmamız lazım; kalabalıkları, kapalı ve havasız alanlarda bulunmayı bırakmalıyız. Hep söylediğim gibi lütfen camlarınızı açın. Evet, hava soğuk biliyorum. Burada hava -2 derece şu an ama odama biri girer girmez camları açıyorum.

Bu yüzyılda hayvanlardan insanlara bulaşan üç tane koronavirüsü gördük. Çin ve Hong Kong'da hayvanlardan insanlara bulaşıp sonra tüm dünyaya yayılan Sars (Kovid-1) vardı. Ortadoğu'dan çıkan Mers vardı. Şimdi de Kovid-19 var. Bu virüs Sars ve Mers'e kıyasla çok daha fazla insan öldürüyor. Sars insanların yüzde 10'unu, Mers yüzde 30'unu öldürüyordu. Bunların iyi yanı kendilerini etkin bir şekilde yayamamasıydı. Ama Kovid-19 bunu çok iyi yapıyor ve bu yüzden yüzdesi düşük olsa da çok fazla kişiye bulaştı ve çok can aldı.

''2021'DE KORONAVİRÜSÜ YENECEĞİZ''

Herkese şunu söylemek istiyorum: 2021 bu salgını yeneceğimiz yıl olacak. Nihayetinde birbirimizle fiziksel olarak da kucaklaşabileceğimiz zamanlar gelecek, ama şimdi birbirinize sanal olarak sarılın. Aşıların çok büyük bir potansiyeli var ama bu virüsün bulaşmasını da engellemeliyiz. Eğer herkes özen gösterirse bu salgını hep beraber yeneceğiz.