Gebze’de çöken bina | Türkiye’de en riskli binalar! Uzman isim A Haber’de uyardı
Kocaeli’nin Gebze ilçesinde altı ila yedi katlı bir binanın kendi ağırlığı altında yan yatarak çökmesi, Türkiye'nin yapı stokuyla ilgili endişeleri bir kez daha gündeme getirdi. Olay yerine ilişkin ilk değerlendirmeleri A Haber canlı yanından yapan inşaat yüksek mühendisi Başak Boduroğlu Yazıcı, bu tür bir çöküşün "durup dururken" olmadığını ve yapının kritik sorunları olduğuna işaret ettiğini belirtti.
Gebze'de herhangi bir deprem ya da dış etken olmaksızın 6 katlı bir binanın kendi ağırlığı altında çökmesi, Türkiye'nin yapı stokuyla ilgili korkutan gerçeği ve "altı dükkan olan binalar" riskini bir kez daha gündeme getirdi. Gelişmeleri A Haber canlı yayınına katılan inşaat yüksek mühendisi Başak Boduroğlu Yazıcı değerlendirdi.
Ekran görüntüsü / A Haber
"KENDİ YÜKÜNÜ TAŞIYAMAYAN BİR YAPI"
Yazıcı, binanın bir deprem, rüzgar yükü veya dışarıdan bir patlama gibi yatay bir yük olmadan, tamamen kendi ağırlığı altında çöktüğünü vurguladı. Bu durumun, yapının zaten kritik sorunları olduğunu gösterdiğini ifade eden Yazıcı, "Bu yapı şu anda kendi yükleri altında yana devrilerek, yan binasından da bir parça kopartarak yana yatmış durumda. Yaşadığımız, çalıştığımız, barındığımız yerlerden beklemediğimiz bir performans sergilemiş." dedi.
Ekran görüntüsü / A Haber
EN RİSKLİ BİNA TİPİ: ALTI TİCARETHANE OLAN YAPILAR
Çöken binanın zemin katında bir eczane olduğuna dikkat çeken Yazıcı, bu tür yapıların Türkiye'deki en riskli bina sınıfında yer aldığını söyledi:
"Her seferinde söylediğimiz, Türkiye'deki en riskli bina sınıfında gördüğümüz, altında ticarethane olan yapılar. Bu yapılar, ne yazık ki bizim deprem yönetmeliğimizde de altı çizilmiş yapısal düzensizliğe sahip olan yapılardır."
Yazıcı, bu binaların özel tasarım gerektirdiğini çünkü en çok yükü taşıyan alt katların ticari amaçlarla zayıflatılabildiğini belirtti. "Buralara özel dizayn yapılması gerekir. Zemin katta olan bu ticarethane bölgelerinin ekstra detaylandırılması gerekir." diyerek sorunun sadece bir kolonun kesilmesinden ibaret olmayıp, genel bir tasarım ve uygulama problemi olduğunu ifade etti.
Ekran görüntüsü / A Haber
"BİNA YIKILMADAN ÖNCE SİNYAL VERİR"
Vatandaşların binalarındaki tehlikeyi fark edebileceği uyarısında bulunan Yazıcı, çökme öncesi görülebilecek belirtileri şöyle sıraladı:
Çatlaklar ve Şişmeler: Özellikle mesnet noktası dediğimiz kolon-kiriş birleşim bölgelerinde hafif şişmeler, çatlamalar başlar.
Sesler: Binadan birtakım çıtırtılar duymaya başlarsınız. Çünkü yapının taşıyıcı elemanında bir taşımamazlık durumu var.
Ekran görüntüsü / A Haber
Titreşim: Ağır tonajlı bir araç geçtiği zaman evimizde bir sarsıntı hissediyoruz denmesi çok normal. Çünkü düşey taşıyıcı elemanlar zorlanıyor.
Görsel İşaretler: Duvarlarda ve sıvalarda dökülmeler, kolonlarda demirlerin görünür hale gelmesi gibi belirtiler ciddiye alınmalıdır.
Yazıcı, "Emin olun, bu düşey taşıyıcı elemanların içerisinde kendini belli etmiş yapısal çatlaklar mutlaka vardı." diyerek binaların çökmeden önce uyarı verdiğini belirtti.
Ekran görüntüsü / A Haber
"YAPININ YILINDAN BAĞIMSIZ BİR SORUN"
Bu tür yapısal düzensizliklerin sadece eski binalarda değil, yeni binalarda da görülebildiğini hatırlatan Yazıcı, 6 Şubat depremlerinde 2-3 senelik yeni binaların bile bu nedenle yıkıldığına şahit olduklarını söyledi. "Artık 'benim yapım 99 öncesi yapıldı ya da sonrasında yapıldıyı bir kenara bırakarak, yapılarımızı belirli periyotlarla uzman kişilere göstermemizde çok büyük fayda var." çağrısında bulundu.
Ekran görüntüsü / A Haber
Ayrıca, binaların ruhsat ve iskan aldıktan sonra denetimsiz kaldığını ve yapılan izinsiz müdahalelerin büyük risk oluşturduğunu sözlerine ekledi. Yazıcı, "İskan sonrasında bu yapılarda denetimler olmuyor. Yapısal olan ya da yapısal olmayan elemanlara müdahale edildi mi edilmedi mi, bu ne yazık ki kontrol edilmeyen bir konu olarak kalıyor." dedi.
Ekran görüntüsü / A Haber
Öte yandan inşaat mühendisi Nail Kocabaş A Haber'de verdiği bilgiler şöyle:
Binanın çökme şeklinden, binayı baktığımızda fotoğraflardan sadece belli bir tespitler, belli bir şeyler söyleme lüksüne sahip oluyoruz. Bakın binanın eczane kat yüksekliği çok fazla. Binanın üstünde toplamda aslında baktığınızda 5,5 kata yakın bir kat var. Yani en üst katta da bir ilave bir kat olduğu belli. Binanın durduğu yerde çökmüş olması mühendislik hesaplarına, ilkelerine çok aykırı bir durum. Burada binanın mutlaka projesine uygun yapılmış olsa bile projesinden sonra değişikliğe uğramış olma ihtimali çok yüksek. Binada belli düzensizlikler var. Balkon katı, balkonun üstündeki kat kapalı, bir dahaki kat balkon, üstü kapalı. Bu şekilde farklı bir yapılaşması var. Benim ilk gördüğüm fotoğraflardaki tespitimde eczanenin olduğu katta kat yüksekliği çok fazla. Orada 2 kat olma ihtimali çok yüksek.
Ama bir mühendis olarak şunu söylemek istiyorum; duran bir binanın olduğu yerde çökmüş olması çok enteresan. Mutlaka binanın taşıyıcı sisteminde düzensizliklerle birlikte oluşmuş ve daha sonrasında da belki de düzensizliklerin yanı sıra da projesinin mevcut projesinde taşıyıcı sisteminin değiştirilmiş bir durum olduğunu düşünüyorum.
Ekran görüntüsü / A Haber
Yani duran bir binanın çökmesi çok enteresan. Bu binanın çok eski bir bina olmadığıyla alakalı bir bilgi var. Gözüken de o. Yani bina 50-60 yıllık bir bina değil çok eski bir bina değil ama bina içerisinde katın yapılaşmasında, binanın yapılaşmasında fotoğrafa dikkatli bakarsanız, eczane yazısının üstünde arada bir kat var. Çünkü arka tarafta bir pencere var. Orada bir kat olma ihtimali çok yüksek. Aslında orası 2 kat. Üstündeki balkon katı var. Balkonun üstü kapalı. Dubleks olabilir burası. Böyle bir yapılaşma olabilir. Bina muhtemelen düzensiz bir yapı içeriyor. Bunun ötesinde projesi uygun da yapılmış olabilir. Değiştirilmiş de olabilir.
Ekran görüntüsü / A Haber
BETONUN UN UFAK OLMASI!
İş sağlığı ve güvenliği uzmanı Oğün Şimşek'e göre olayın en belirgin şüphelisi, Türkiye'deki binalarda sıkça rastlanan bir sorun: Zemin katta bulunan iş yerlerini "daha güzel, daha dekoratif göstermek amacıyla" yapılan tehlikeli tadilatlar. Genellikle camekanlı ve daha geniş bir alan yaratmak için yapılan bu müdahalelerde, taşıyıcı kolonların kesilmesi veya zayıflatılması riskine dikkat çeken Şimşek, binanın çöküş şeklinin bu ihtimali güçlendirdiğini vurguladı. Betonun adeta "kovalarla taşınabilecek kadar un ufak hale gelmesi" ise kullanılan malzemenin kalitesi ve imalat sürecindeki ciddi kusurlara işaret ediyor.
DENETİM VURGUSU
Türkiye'de inşaat mühendisi olma zorunluluğu bulunmadan, sadece sermaye sahibi olarak müteahhitlik yapılabilmesi, sektörün en büyük sorunlarından biri olarak öne çıkıyor. Şimşek, imalatların sadece proje sonunda değil, "imalat anında" sürekli denetlenmesi gerektiğini belirtti.
Ogün Şimşek dünyada yurt dışı ihalelerinde ikinci sırada olan bir ülkenin kendi içindeki binaların güvenliğini sağlayamamasının büyük bir çelişki olduğunu vurguladı.
Ekran görüntüsü / A Haber
BETON MUKAVEMETİ SIKINTILI
Gebze'de çöken bina ile ilgili A Haber'de değerlendirmelerde bulunan kentsel dönüşüm uzmanı Nihat Şen, kesin bir neden için teknik incelemelerin sonucunun beklenmesi gerektiğini belirtirken "Baktığımızda birçok neden olabilir. Beton düzgün olmayabilir, mukavemetinde sorun olabilir. Kolon-kiriş bölgelerinde doğru montaj olmayabilir, işçilik hatası olabilir." dedi.
Binanın zemin ve birinci katının iş yeri olduğuna dikkat çeken Şen, "Yumuşak kat tabir ettiğimiz bir kat. Acaba bina bittikten sonra binada bir tahribat mı oldu, bir tadilat mı oldu, taşıyıcı sistemine bir zarar mı verildi?" sorularını gündeme getirdi.
Uzaktan yaptığı gözleme dayanarak betonun mukavemetli görünmediğini ifade eden uzman, "Agregası doğru olmayabilir, doğru sulanmamış olabilir, yanmış beton olabilir. Bunların hepsi teknik incelemeler neticesinde olabilecek bir şey." diye ekledi.
Ekran görüntüsü / A Haber
"SUKUNETLE BEKLEYECEĞİZ"
Binanın yeni olmasına rağmen deprem olmadan çökmesinin "çok enteresan" olduğunu vurgulayan Şen, "Belki dediğim gibi yumuşak kat bölgelerinde, kolon-kiriş bölgelerinde etriye sıklaştırması mı yok, bir montaj hatası mı var? Her şey teknik inceleme neticesinde ortaya çıkacak." şeklinde konuştu.
Arama kurtarma çalışmalarının hassasiyetine de değinen Nihat Şen, "En önemli şey bu saatte itibaren sessiz olmamız. Arama kurtarma ekipleri acaba bir ses gelir mi diye orada hassas dinleme yapıyorlar. Bu nedenle vatandaşlarımızın biraz sakin olması lazım." çağrısında bulundu.
Ekiplerin bir can umuduyla canla başla çalıştığını belirten Şen, teknik konularda uzman ekiplerin çok dikkatli çalışmak zorunda olduğunu, bir hatanın ikinci bir çöküntüye neden olabileceğini söyledi ve "Sükunetle bekleyeceğiz. Beklemekten başka çaremiz yok." dedi.
"MİLLİ GÜVENLİK BEKASI"
Bu olayın bir ders olması gerektiğini söyleyen Şen, Türkiye genelinde 6 milyon binanın yorgun olduğunu hatırlattı. Kentsel dönüşümün "Milli Güvenlik Bekası" olarak görülmesi gerektiğini ve toplumsal uzlaşıyla tek elden yürütülmesinin önemini vurguladı.
İstanbul'da acilen 700 bin konutun güçlendirilmesi veya yeniden yapılması gerektiğini belirten Şen, çözüm olarak belediyelerin bizzat dahil olduğu, maliyetini kendi içinden çıkaran alan bazlı projeleri işaret etti. Şen, "Yapılmayacak hiçbir şey yok. Ağacı dikeriz, kaldırımı yaparız, yolları yaparız, binaları yaparız ama giden can kayıplarını geri getirmek mümkün değil." diyerek sözlerini tamamladı.
GÜNÜN MANŞETLERİ İÇİN TIKLAYIN
