A Haber’de uzman isimden çarpıcı yorum: İBB’de rüşvet çarkı ‘Escobar’ düzeninde!

İBB’de başlatılan yolsuzluk soruşturması genişliyor. Rüşvet çarkına dair yeni skandallar Büyükçekmece’ye uzanırken, A Haber canlı yayınında Canan Barlas ile Gündem programına katılan uzman isimler soruşturmayı gölgelemeye çalışan siyasi manipülasyonlara dikkat çekti. Gazeteci Kurtuluş Tayiz, yolsuzluğa karışan belediye yöneticilerinin bu durumu meşru bir hak gibi gördüklerini ifade ederken, başlatılan adli sürecin 'siyasi operasyon' denilerek gölgelenmeye çalışıldığını söz konusu durumun ise bir ‘Escobar düzeni’ olduğunu vurguladı. AK Parti Milletvekili ve Siyaset Bilimci Dr. Nazım Maviş ise, yargıya baskı yapmakla suçlanan tarafın bizzat CHP’liler olduğunu belirterek çarpıcı açıklamalarda bulundu.
Eski İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasıyla gündeme oturan yolsuzluk soruşturması, her geçen gün yeni detaylarla derinleşiyor. Sarıyer'de ortaya çıkan villa skandalının ardından bir başka rüşvet skandalı da Büyükçekmece'de yaşandı. A Haber ekranlarında yayınlanan Canan Barlas ile Gündem programına katılan uzman isimler, soruşturma sürecine dair önemli değerlendirmelerde bulundu.
"YOLSUZLUĞU MEŞRU GÖREN BİR ANLAYIŞLA KARŞI KARŞIYAYIZ"
İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bazı ilçe belediyelerinde yürütülen yolsuzluk soruşturmalarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan gazeteci Kurtuluş Tayiz, CHP'li belediye yönetimlerinde görev alan bazı kişilerin rüşvet ve usulsüzlükleri meşru bir hak gibi gördüğünü söyledi. Tayiz, bu anlayışın kurumsallaşmasına izin verilmesinin, Türkiye'de hukuk düzeninin çökmesi anlamına geleceğini vurguladı.
"KENDİLERİNE HAK GİBİ GÖRÜYORLAR"
Tayiz, CHP'li belediyelerdeki bazı yönetici anlayışının kişisel çıkarı öncelediğini belirterek, bu kişilerin görevlerini kamu yararı için değil, kendi zenginleşmeleri için kullandığını ifade etti.
"CHP ve belediyelerine gelen yöneticiler, bunu kendilerine hak olarak görmüş, meşru olarak kabul etmiş" diyen Tayiz, bu kişilerin haraç ve rüşveti doğal bir uygulama gibi değerlendirdiklerine dikkat çekti.
FOTOĞRAF: EKRAN GÖRÜNTÜSÜ
"HUKUK BU DÜZENE İZİN VERMEZ"
Bu tür uygulamaların süreklilik kazanmasının ve sistemleşmesinin, Türkiye'deki hukuk devletine telafisi imkânsız zararlar vereceğini söyleyen Tayiz, yargının devreye girmesinin hayati olduğunu vurgulayarak, "Bunun bir düzen olma ihtimali yoktur. Yani yargının bunu izlemesi, Türkiye'nin mahvolması anlamına gelir" ifadeleriyle, yapılan operasyonların hukukun gereği olduğunun altını çizdi.
"BÜYÜK ÇALARSAN SAVUNANIN ÇOK OLUR" ANLAYIŞI
Tayiz, kamuoyunda sıkça görülen, "Büyük çaplı yolsuzluk yapanların daha çok destekçi bulduğu" düşüncesine de dikkat çekti. Bu algının, toplumda yozlaşmaya zemin hazırladığını belirten Tayiz, bu söylemi kullananlara yönelik çarpıcı bir soru yöneltti.
"'Bu siyasi operasyondur' diyenler için şunu düşünmelerini öneriyorum: Türkiye'de, İstanbul gibi gözde bir şehrin söz konusu belediyelerinde yolsuzluk, rüşvet, irtikap serbest olsaydı, nasıl bir düzen olurdu?"
"BUNUN ADI ESCOBAR DÜZENİ"
Tayiz, yargı süreci olmasaydı ve bu çarpık anlayış sistemleşseydi, Türkiye'nin yönetim düzeninin meşruiyetini kaybedeceğini belirtti. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın sözlerini de hatırlatan Tayiz, "Bu operasyonlar olmasaydı, o zaman bu düzenin aslında siyasi bir düzen olduğunu söyleyebilirdik. Ama böyle bir ortamda bunun adı 'Escobar düzeni' olurdu. Sayın Cumhurbaşkanımızın da dediği gibi" ifadeleriyle, yolsuzlukla mücadelede atılan adımların önemine dikkat çekti.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nde (İBB) yürütülen yolsuzluk soruşturmasına ilişkin değerlendirmelerde bulunan AK Parti Milletvekili ve Siyaset Bilimci Dr. Nazım Maviş, sürecin CHP tarafından siyasallaştırıldığını belirtti. Maviş, CHP'nin kamuoyunu etkilemek amacıyla bir belediye başkanının durumunu siyasi bir mobilizasyon aracı haline getirdiğini vurguladı.
"TEMKİNLİ BİR TUTUM BENİMSEDİK"
Maviş, süreç başladığında ikilem yaşadıklarını dile getirerek, iddianame ortaya çıkmadan yapılan açıklamaların kamuoyunda yanlış anlaşılmalara neden olabileceğini söyledi. Bu nedenle başlangıçta temkinli bir tutum benimsediklerini ifade etti.
"Bir yargı süreci var ve bu sürece bakıldığında, bizim iddianame çıkmadan her şeyi konuşuyor olmamız toplum nezdinde bizim açımızdan yanlış anlaşılmalara neden olma gibi bir risk taşıyordu" diyen Maviş, ilerleyen süreçte somut verilerin kamuoyuna daha net şekilde yansımaya başladığını belirtti.
FOTOĞRAF: EKRAN GÖRÜNTÜSÜ
"O KONUŞANLAR ZATEN CHP'NİN İÇİNDE"
Yolsuzluk iddialarının CHP içerisinde uzun süredir gündemde olduğunu ifade eden Maviş, şaibeli kurultay sürecinde yaşanan gelişmeleri hatırlattı. İddiaların ilk kez Başkan Erdoğan ya da AK Partililer tarafından değil, bizzat CHP'li isimler arasında tartışıldığını söyledi.
"Ekrem İmamoğlu'na yönelik operasyonlardan önce bu konular zaten CHP çevrelerinde konuşuluyordu," ifadelerini kullanan Maviş, şaibeli kurultayda dağıtılan paralarla ilgili iddiaların da yine ilk olarak CHP'liler tarafından dillendirildiğinin altını çizdi.
"SAVCILIK KAPISINDA SIRAYA GİRDİLER"
Dr. Nazım Maviş, soruşturma kapsamında CHP içerisinde çok sayıda ismin birbirini şikayet ettiğini ve savcılığa başvurduğunu söyleyerek bu durumun parti içi bir çözülmenin de işareti olduğunu belirtti.
"Savcılığın kapısında CHP'liler sıraya girmiş durumda; itirafçı olup birbirlerini şikâyet etmek için" diyen Maviş, bu süreci yakından takip eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in de durumun farkında olduğunu söyledi.
"CHP SORUŞTURMAYI SİYASALLAŞTIRARAK ZARARIN ÖNÜNE GEÇMEYE ÇALIŞIYOR"
Maviş, kamuoyunun yolsuzluk iddialarını tam anlamıyla görmesi durumunda CHP'nin ciddi bir zarar göreceğini belirtti. Bu nedenle partinin, hukuki bir süreci siyasi bir operasyona dönüştürerek toplumsal algıyı yönlendirmeye çalıştığını öne sürdü.
Maviş, "Toplum bu tabloyu tüm açıklığıyla görse, CHP bu süreçten büyük zarar görür. Bu yüzden parti, konuyu siyasallaştırarak hem kendini hem de Özgür Özel'in siyasi geleceğini koruma çabasında" şeklinde konuştu.
