Bir Pelikandır gidiyor.
Meseleyi biliyorsunuzdur...
15 Temmuz'a birkaç ay kala, Eski AK Partili AhmetDavutoğlu'nun istifasını verdiği günlerde, internette "Pelikan dosyası" başlığıyla imzasız bir yazı yayınlandı.
Makalede, dönemin başbakanı hakkında sert eleştiriler yer alıyordu.
Davutoğlu ekibi siyaset sahnesindenve medyadan silinmeleriniişte buPelikan isimlibloğa bağlıyorlar.
Hatta daha ileri gidip bu metni kaleme almış olabileceğini düşündükleri gazetecilerin isimlerini listelemekten çekinmiyorlar...
"PelikanTerör Örgütü"(PETÖ) tanımıyapıyorlar. Davutoğlu kenara çekilincehemen gelen FETÖ darbesi başarılıolsaydı muhtemelen şimdi medyadanPETÖ davalarına dair haberleriokuyor olacaktınız.
Zira sosyal medyada Davutoğlu ekibinin yanı sıra FETÖ'cüler de bu PETÖ ve "Pelikan darbesi" tanımlarını çok sık kullanıyorlar. Savcıları göreve çağırıyorlar.
***
Sizler gibi izlemeye mecbur kaldığım bu komedideki rolüme gelince...
Söz konusu blogda adım, Davutoğlu'nu sert eleştiren gazetecilerdenbirisi olarak geçiyordu.
O dönem rotayı dönemin Başbakanına kıvırmış olan İbrahimKaragül yönetimindeki Yeni Şafak...
Davutoğlu hükümetinde imkân gören kararlı ikbal pervaneleri... Bir daha milletvekili listesine alınmayanlar... Devletteki görevlerine son verildiğinden beri sağa sola gazetecilik dersi vermeye kalkan bürokrat eskisigazeteciler... Nargileci troller sükûtu hayale uğramışlardı...
O gün bugündür, Sözcü'yü, internetinkaranlık odalarını yanlarınaalmışlar, benim de aralarında olduğumgazetecilerin üstüne çullanıyorlar.
Oysa işim adımla soyadımla yazılar yazmak, haberler ve programlar yapmak.
Yani imzasız blog yazılarıyla işim olmaz. Bilakis, yaptığım işe adım yazıldığında değil yazılmadığında itiraz ederim.
Kaldı ki Davutoğlu'na yönelik sert eleştirilerimi, makamından olunca değil, Başbakanken de bu köşede ve televizyonda açıkça dile getiriyordum.
O günlerde herkesin konuştuğu ancak "yandaş medyadaki" mahallebaskısından ötürü yazmanın zor olduğu bilgileri içeren Pelikan makalesindekileri eleştirilerin çoğuna da yazılarımda sık sık değiniyordum: https://www.sabah.com.tr/yazarlar/ melihaltinok/2016/05/04/pelikan-dosyasinda- adimi-gorunce Hatta Davutoğlu'nun kendisinieleştiren gazetecileri "kaydettirdiği" o günlerde, SHOW TV'de yaptığım televizyon programının bitirilmesinde bu tavrımın da etkili olduğunu bilmeyen yok.
***
Diyeceğim o ki Ahmet Bey, düşün artık sırtımdan!
Belli ki 31 Mart seçimlerindeki sallantıyı fırsata çevirmeye karar vermişsiniz.
Birileri de sırtınıza tapışlıyor.
Ne yapacaksanız yapın. Ama koltuğunuimzasız bir blog yazısıyla kaybettiğineinanmanın verdiği acizliklekendi başınıza mücadele etmelisiniz.
Kompleksinizi, acınızı size biat etmeyen gazetecilerden çıkartmayın.
Mesela gidin köprüye, müzakerecipolisçilik oynayın.
Ama acele edin, yine gecikmeyin.
Unutmayın, korkuluklara çıkan herkes, geçen sefer "atlamamakiçin", geç kalan konvoyunuzu telefonuylaoyalanarak bekleyen arkadaş kadar sabırlı olmaz.Çeker gider.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.