31 Mart seçimlerinin üzerinden on iki gün geçti. Hemen hemen her yerde sonuçlar netleşti, seçilenler mazbatalarını alıp görevlerine başladılar.
Ancak İstanbul gibi, farkların bindelikoranlarla ifade edildiği kimi yerlerdeitirazları değerlendiren YüksekSeçim Kurulu'nun son kararı bekleniyor.
50 milyonu aşkın seçmenin oy kullandığı bir ülkede bu gayet normal bir durum değil mi? Gerçeğe en yakın sonucu elde etmek, seçim sürecine dahil olan yasal itiraz mekanizmalarının işletilmesi de olağanüstü bir durum olmasa gerek? Dünyanın heryerinde, partizanlıktanyakasını sıyırmış, aklıve mantığı yerindeher seçmenin bu sorularavereceği yanıt bellidir.
Çıkın sokağa sorun... Türkiye'de de farklı görüşlerden vatandaşın bu ortak akılda birleştiğini görmek zor değil.
***
Ne var ki, halkın kahir ekseriyetinin, 70 yıllık çok partili demokrasi deneyimimizde bedeller ödeyerek kazandığı sağduyulu tavır, 96 yıllıkCumhuriyetin ilk partisinde yok denecek kadar cılız.
Elbette, bu köklü siyasi geleneğin, kurulduğu günden bu yana epeycegelişme gösterdiğini kabul ediyorum.
Sonuçta, tek parti olarak seçimleregöre kurulup dizayn edilmiş, rakiplerolunca da açık oy gizli sayım türümüdahalelerle desteklenmiş bir partidenbahsediyoruz...
Hatta, tek parti olarak seçimlerdekendisiyle "yarışmaya" göre dizaynedilmiş CHP'nin bugün seçimleri kabuledip yalnızca onun pratikleriyle uyumsorunu yaşar hale gelmesi evrimsel birsıçramadır!
***
Gelin görün ki CHP için büyük, dünya ve Türkiye demokrasisi içinküçük diyebileceğimiz bu adımı bile heba etmek için çırpınanlar çok.
Her gün ortamı germek, vatandaşı huzursuz etmek için "istediklerisonuç çıkmazsa ne olacağına" dair tehditler savuruyorlar. Motivasyonları nedir bilemiyorum. Kişisel ihtiraslar da olabilir... Partinin İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerdeki kıyasıya yarışta daha ciddi bir aday olarak belirdiğini görenler kimi siyaset dışı çevrelerin dolduruşu da...
Umarız CHP içerisinde bir akıl vardır ve bu günlerde YSK gibi demokrasimekanizmasının olmazsa olmaz kurumlarını yıpratan, siyaseti, seçmeni, medyayı ve iş çevrelerini "sokakla tehdit" eden dili bastırmayı başarır.
Zira 31 Mart da dahil sandıklar ne zaman kurulsa bu halk korkudeğil umut verene, kendisini tedirginedene değil güvende hissettirene yöneldi.
Biliyorum, tıpkı bireysel alışkanlıklarımız gibi, kurumların da siyaset tarzlarını dönüştürmeleri kolay değil. Ancak doğal yaşamda olduğu gibi siyasette de hayatta kalabilmek hatta iktidar alternatifi olmak için çağa uyum sağlamak ilk şart.
Bakalım CHP yakaladığı bu dalgayı da yine sonu dünden belli maceralarda heba etmek için mi kullanacak yoksa üzerinde sörf yapıp yükselmek için mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.