Sandık her şeydir!
Suriye'ye bakın...
Sizce Suriyeliler, rötuşlu bir Baas Faşizmiyle ülkeyi yöneten Esad döneminde mi daha iyi durumdaydılar yoksa bugün mü?
Bir ülkede, baskıya karşı daha özgür bir atmosfer yaratmanın bedeli vatandaşların yarısının mülteci olması, yüz binlercesinin ölmesi, vatanın kırk parçaya bölünmesi olabilir mi?
Geriye doğru gidin...
Sadece adları kaldı ama Libya'yı, Irak'ı düşünün...
Kim Kaddafi'nin ya da Saddam'ın ülkesine ve halkına şimdiki kukla yönetimler kadar kötülük ettiğini, zarar verdiğini söyleyebilir?
Bu soruyu tanıdığınız sokaklarımızda gördüğünüz herhangi bir Suriyeliye, Iraklıya, Libyalıya sorun...
Ama polisin işkence yaptığı çocuklar şablonu ya da açlıktan kendini yakan seyyar satıcı klişesi Türkiye'de tutmazdı.
Çünkü ülkede işler iyi gidiyordu. Demokratikleşme adımları atılıyor, büyüme tavan yapıyor, ihracat rekor kırıyor, dolar 1.90'larda geziyordu...
Onlar da Gezi parkının dipleri çiş kokan ağaçlarına sarıldılar. Ve o ağaçlardan sıyırdıkları kıymıkları ekonomimizin, büyümemizin, geleceğimizin etine batırdılar.
Hayatın kendi itirazı olan gençleri, muhalif vatandaşı, hatta hatta "Sandık her şey değildir" diyen gül gibi "demokratları" bile kafaladılar...
CHP'li Şafak Pavey'in dediği gibi, Türkiye'yi "Beraber iyi salladılar" ama deviremediler!
Macron "küreselcilerin" adamı ama belli ki gözden çıkartılmış durumda.
Cumhurbaşkanı'nın, dün göstericilerin taleplerini kabul edip ekonomik reformdan geri adım atması da, karşısındaki gücü anladığının kanıtı.
Ne yapsın, ittifaksız oyu yüzde 24 olan dahası çok genç ve toy bir siyasetçi. Arkasında halk desteği olmadığı için de, aksiyona reaksiyon gösteren Erdoğan ya da Putin gibi bir "karakter" olamıyor.
Küreselciler vurunca dikleniyor ama dik duramıyor.
Dua etsin ki ülkesinde yönetimler, Türkiye ve diğer demokratik devletlerde olduğu gibi sandıkla belirleniyor.
Yoksa sonu, Fransız hava saldırısı sonucu Sirte kentinden kaçarken sokakta yağmacı bir grup tarafından linç edilen Kaddafi gibi olabilirdi.
Bize, ülkeye sahip çıkmanın önce sandığa sahip çıkmakla, yani demokrasiye sarılmakla olacağını gösteren bu deneyimleri hiç unutmamalıyız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Yanına Namık Tan’ı da verin! (03.05.2024)
- Mangal (01.05.2024)
- Jet yakıtı meselesi (29.04.2024)
- Bilmem ‘Bizim üniversitelilerde tık yok’ diyenler utanırlar mı? (28.04.2024)
- Geçti o günler cancağızım (27.04.2024)
- Bu konuyu da gündeme getirir misiniz Özgür Bey? (26.04.2024)
- Dön baba dönelim... (24.04.2024)
- Irak petrolü Türkiye’yi çok rahatlatır (22.04.2024)
- Bu da oldu, gazeteci Dündar basına yayın yasağı getirdi (21.04.2024)
- Korkma belki fiyatlar düşmez! (20.04.2024)