CANLI YAYIN
MEHMET BARLAS
Faizlerin düşürülmesi, doların yükselmesiyle birlikte hayatımızı etkiledi. Bu arada enflasyon da malum. Bence siyasetin asıl gündemi bu. Ama Türkiye'de siyasetle uğraşanlar ve özellikle muhalefet, bu tür teknik konulara girmeyi sevmezler. Eleştirirler, bağırıp çağırırlar ama alternatif yolları da söyleyemezler.
Hepimiz kendi çapımızda üniversite okuduk. Ben hukuk fakültesindeyken iktisat da okudum. Ve biliyorum ki dünya tarihinde Türkiye'nin şu andaki durumuna benzer durumlar defalarca yaşandı. Hepsinin de üstesinden gelindi.
Örneğin, şu Almanya'yı ele alalım. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da enflasyon o kadar yükseldi ki, 1925-1927 arasında "renten mark" diye bir para birimi çıkarıldı. Bu değerli bir paraydı. Ve 1927'ye kadar Almanların ellerindeki markların renten mark ile değiştirilmesine izin verildi. Böylece piyasada değersiz para kalmadı.
KOLAYCA AŞABİLİRİZ
İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler Almanya'sındaki enflasyon felaket derecedeydi. O sırada ekonomi bakanı olan Schacht, "bol para, bol iş, bol yatırım" diyerek enflasyona karşı farklı bir cevap verdi ve sonuçta enflasyon düştü.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da durum daha da kötüleşti. Markın hiç değeri kalmamıştı ve Ekonomi Bakanı Ludwig Erhard, marka karşı hazine desteğini çekti. Mesela, bir mark ile bir paket sigara alınır gibi somut bir değer biçti. Sonunda mark, mark oldu.
Hatırlarsınız, 1989'da Almanya birleşirken hiç değeri olmayan Doğu Alman markları da diğer marklarla değiştirildi. Ve ortada bir ikilem kalmadı.
Yani biraz ekonomi okumuş olan bizler, Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumu aşmanın zor olmadığını biliyoruz. Aynı şeyi De Gaulle bile yapmadı mı. Yeni frangı çıkarmadı mı?
DİKKATLE TAKİP EDİLİYOR
Bizler okuduğumuz iktisat derslerini biraz hatırlarsak dünya ekonomisinin neler yaşadığını çok iyi görürüz.
Türkiye'nin haline şaşırıp ülkemizden ümidi kesmeyiz.
Bereket Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kadrosu bu durumları biliyor.
Salgın hastalık başladığından beri ekonomilerin hem enflasyonla hem de darboğazlarla zorlandığını dikkatle takip ediyorlar.
Son akaryakıt zamları bunun işareti değil mi?
Sonuçta eğer siyasetle uğraşacaksak ekonomiyi bilmeden bu iş olmaz.
Hepimiz kendi çapımızda üniversite okuduk. Ben hukuk fakültesindeyken iktisat da okudum. Ve biliyorum ki dünya tarihinde Türkiye'nin şu andaki durumuna benzer durumlar defalarca yaşandı. Hepsinin de üstesinden gelindi.
Örneğin, şu Almanya'yı ele alalım. Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da enflasyon o kadar yükseldi ki, 1925-1927 arasında "renten mark" diye bir para birimi çıkarıldı. Bu değerli bir paraydı. Ve 1927'ye kadar Almanların ellerindeki markların renten mark ile değiştirilmesine izin verildi. Böylece piyasada değersiz para kalmadı.
KOLAYCA AŞABİLİRİZ
İkinci Dünya Savaşı'nda Hitler Almanya'sındaki enflasyon felaket derecedeydi. O sırada ekonomi bakanı olan Schacht, "bol para, bol iş, bol yatırım" diyerek enflasyona karşı farklı bir cevap verdi ve sonuçta enflasyon düştü.
İkinci Dünya Savaşı'ndan sonra Almanya'da durum daha da kötüleşti. Markın hiç değeri kalmamıştı ve Ekonomi Bakanı Ludwig Erhard, marka karşı hazine desteğini çekti. Mesela, bir mark ile bir paket sigara alınır gibi somut bir değer biçti. Sonunda mark, mark oldu.
Hatırlarsınız, 1989'da Almanya birleşirken hiç değeri olmayan Doğu Alman markları da diğer marklarla değiştirildi. Ve ortada bir ikilem kalmadı.
Yani biraz ekonomi okumuş olan bizler, Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu durumu aşmanın zor olmadığını biliyoruz. Aynı şeyi De Gaulle bile yapmadı mı. Yeni frangı çıkarmadı mı?
DİKKATLE TAKİP EDİLİYOR
Bizler okuduğumuz iktisat derslerini biraz hatırlarsak dünya ekonomisinin neler yaşadığını çok iyi görürüz.
Türkiye'nin haline şaşırıp ülkemizden ümidi kesmeyiz.
Bereket Cumhurbaşkanı Erdoğan ve kadrosu bu durumları biliyor.
Salgın hastalık başladığından beri ekonomilerin hem enflasyonla hem de darboğazlarla zorlandığını dikkatle takip ediyorlar.
Son akaryakıt zamları bunun işareti değil mi?
Sonuçta eğer siyasetle uğraşacaksak ekonomiyi bilmeden bu iş olmaz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
