HAŞMET BABAOĞLU

BAYRAM NOTLARI: İnsanlık var mıydı ki, ölüyor?

İsrail'in Aksa ve Gazze'ye yönelik zulmünün fotoğraflarını koyup üzerine çeşitli dillerde "İnsanlık ölüyor" diye yazan arkadaşları anlamıyorum... Ne zaman ölmemişti? Daha önce yaşıyordu da, şimdi mi ölüyor? Batılıların "insanlık" kavramını görünce birdenbire titreyip kendilerine geleceğini ve gerçekleri göreceğini mi sanıyorsunuz? Aynı şeyleri Suriye için yaptınız da, "tek ses, tek yürek" bir cevap aldınız mı?.. Bu maske bir kavramdır; Batı bu kavramın arkasında çirkinliğini saklar; süsler, kandırır. Uluslararası hukukun labirentlerinde kaybolmaya, nutuk atmaya, vicdan rahatlatmaya birebirdir. İşine gelmiyorsa, dünyanın üçte ikisini "insan" yerine koymayan bir uygarlığın "insanlık" diye bir şeye inanması mümkün mü? Bakınız, ancak bu kavram üzerinden işe yarar bir şeyler yapabilecek bir kurum olan Birleşmiş Milletler bile nihayetinde beş ülkeyi "insanlık"tan sayıyor...

***

Birilerine insanlığı hatırlatabileceğinizi düşünüyorsanız, önce "insan" olup olmadığına bakın. Oradan başlıyor işin hakikati...

***

AB'nin Pfizer ve BioNTech ile yaptığı aşı anlaşması gözlerden kaçtı. AB, 900 milyon doz garanti olmak üzere toplam 1.8 milyar doz aşı alacak bu firmadan. AB ülkelerinin nüfusunu düşünün, bir de bu rakamları... Üzerine AstraZeneca ile yapılan anlaşmaları ve Almanya'nın alması muhtemel Sputnik V'yi de ekleyin... Ne oluyoruz yahu, diye sormayacak mısınız? "Aşılama kaç yıl sürecek? Kaç kez yapılacak? Nasıl bir işin içine düştü bu dünya?" diye sormayacak mısınız?

***

Geçtiğimiz hafta anladık ki, Facebook, Instagram, Twitter gibi sosyal medya devleri yalnızca Dünya Sağlık Örgütü direktiflerine ve pandemi sıkı düzenine değil, İsrail'e de göbekten bağlıymışlar... İsrail'i protesto eden mesajları canlarının istediği gibi budadılar, engellediler, örttüler. Hatta bazı hesapları doğrudan kapattılar. Bu platformların insafına kalmış bir haberleşme ortamını "özgür iletişim" olarak görmemiz ne acıklı bir yanılgı!
Emekli generaller ve muvazzaf subaylar bildirileri heyecanlı bir "arka yarın" dizisine dönüştü. Ulusalcı tepkiler ve yapılanmaların uluslararası bir ağ tarafından harekete geçirilmesi bana iki büyük dünya savaşı öncesini hatırlatıyor. O tarihlerde de tıpkı böyle olmuştu... Allah sonumuzu hayra çıkarsın!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.