Doğayı siz de rahat bırakın!..
"Doğa ana düşünmemiz için odalarımıza yolladı bizi."
Sonrasında kendini "molekül"lere ayırıp bizlere sevgi sinerjisi (!) falan gönderdiği için başlangıç cümlesi dikkatlarden kaçtı.
Aslında pek yaygın bir söylem.
Salgın dünyayı etkisi altına aldığından beri bazı kesimler doğaya üstün bir "şuur" katma; hatta bir nevi "Tanrılaştırma" çabasındalar.
Eh, söyleyin bana hangi seküler "inançsız" yapabilmiş ki?
***
Gazete eklerinde, internetin sevgi pıtırcığı sitelerinde, yeni ekolojinin tapınmaya dönüştüğü mahfillerde sık sık görüyoruz...Kimi "doğa bizi cezalandırıyor" diyor...
Kimisi "düşünüp aklımızı başımıza toplayalım diye doğanın bize mola verdiğini" söylüyor.
Kimi çok sert sözlerle salgını "doğanın gazabı" olarak değerlendirip hızlarını alamıyor; "daha durun, doğanın derslerine kulak vermezsek, yeni salgınlar ve depremler gelecek" diyerek kıyamet tablolaları çiziyorlar.
***
Kim bunlar?Babaannesi "Allah'ın rahmeti bütün varlığı kuşatır ama müminlere yapılanlara karşı el-müntakımdir" dediğinde, hemen dudak büken tipler...
Bir büyüğü "kızım olanlardan ibret almalı, Allah'ın hiçbir işi boşuna değildir" dese, hemen kulağını kapatanlar...
Her türden manevi veya metafizik sorgulamanın önünü bilim, evren, rastlantı kavramlarıyla tıkayanlar...
Ama bütün insanlık gün gelip hiç hesap edilmeyen bir biçimde köşeye sıkıştığında...
Bu tiplerin aklına hemen doğa geliyor...
İnsanlara ders veren ve gazabından kaçılamayan doğa...
Bunları söylerken de "ne diyorum ben?" diye hiç sormuyorlar kendilerine.
Yeter ki, "Tanrı"dan söz etmesinler, başka her şeyi putlaştırıp tapınmaya hazırlar.
***
Şu kesin...
Yeni ekoloji bir tür "din" olmak istiyor.
Pandemi sonrası bunu daha net göreceğiz.
İşin ilginci, tuzu kuru sosyal sınıflar da "doğa ana" tasavvuruna bayılıyorlar.
Kapitalizm günahlarını bu yolla temize çekip baştan başlamayı düşünüyor.
Bu açıdan uyanık olmakta fayda var.
Doğa'nın yakasını hem onu sömürüp tahrip edenlerden, hem de bu tip kafalardan kurtarmak gerek.
*
KISA BİR ARA
Sevgili okurlar...
Zihnimin biraz yön değiştirmeye ve içine bakmaya ihtiyacı var. Bu yüzden izninizi rica ediyorum.
Çok sürmeyecek. Perşembe günü bu köşede buluşmak üzere hoşça kalın!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)
- Geçiştirilen geçmiş ve gelecek (19.04.2024)
- Tam o noktadan başlayın! (18.04.2024)
- Sahnedeki denge bozulur mu? (16.04.2024)