Kelimeler, şeyler ve biz-1
***
ACELE ETMEK ile ACELECİLİK arasındaki farkın da altını çizeyim. Bazı şeyler acele davranmayı gerektirir. Acele etmezsen bozulacak şeyler vardır mesela. Ya da acele etmezsen geç kalacağın durumlar... Ama acelecilik (Acul olmak, yani zihne aşırı sürat yaptırmak) öyle midir? Kafanı toparlayamadan, kalbini hazırlamadan, "ne olacaksa çarçabuk olsun!" isteyerek gideceğin yer, yer midir?***
Özlüyoruz. Uzak kaldıklarımızı, sevdiklerimizi özlüyoruz. Her saat, her dakika içimiz özlemle dolu. Her şey küçülüyor. Üretim, tüketim, yapıp etmeler, projeler, beklentiler... Hepsi daralıp küçülüyor. Bir tek ÖZLEM büyüyor. Aşk aslında bu. Aşk, özlemektir.***
Bir filmde mi geçiyordu şu söz, yoksa bir romanda mı, hatırlayamadım. "Seninle hiç gitmediğimiz yerleri özlüyorum..." Tam şu yaşadığımız günlerin sözü, hissi, öyle değil mi?***
Hazır şehrin sesleri ve medarı maişet motoru susmuşken... Şimdi tam zamanı... O çok az yaptığımız, neredeyse unuttuğumuz şeyin; bütün seslere kulaklarımızı açıp DİNLEMENİN tam zamanı... Neyi anlatmaya çalışıyorum? Şunu... Bir Zen üstadı öğrencilerini karşısına almış tam vaaz vermek üzere ağzını açmaktayken bir kuş ötmeye başlamış. Durmuşlar. Sonra üstad demiş ki, "Vaaz verilmiştir."Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Hamburger (05.05.2024)
- Haftanın notları: Budur! (04.05.2024)
- Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar (03.05.2024)
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)