Gündelik hayat notları: Kar görmeye gitmek!
***
Gelelim Atakan konusuna... Bu çocukcağızı önümüze sürenler yetişkinlerin kolay etkileneceğini, çünkü felsefeden falan bahsedildiğinde geçerli olanın bilgi değil, bir tür "büyülenme" olacağını ve böylece çok dolu bir gündemi (Gezi davası kararı, FETÖ'nün siyasi ayağı, İdlib'de savaşa çeyrek kala, vd.) dağıtıvereceğini biliyorlarmış. Belki her şey kendiliğinden böyle gelişmiştir, o da bir ihtimal! Ama şu net: Ne Atakan, ne de onu övgülere boğanlar nihilizmi, Aristo'yu, Platon'u (ikisi ayrı filozoflar) biliyorlar!***
Kitap okumak deyince... Çocukları rahat bırakalım ama yetişkinler de artık kitap okuma fetişizmini bıraksalar ne iyi olacak! Doğrusu ben 30'unu aşmış ciddi ve meraklı bir okurdan kitap değil, yazar ve "mesele" okumalarını beklerim. İnsanın peşini takip ettiği meseleleri ve yazarları olmalı. Ömrümüz rasgele kitap okumaya değecek kadar uzun değil...***
Bir tanıdık ünlü kayak merkezlerinden birine gitmiş, anlatırken "kar göreceğimiz yok, bari orada göreyim istedim" diyor. Gülümseyerek dinledim. Oralarda sportif etkinlik ve eğlence imkanları var. Tamam! Ama kar görmek için bir yere gidilecekse köyüne, kasabasına gitmeli insan. Kar öyle bir şey. Galiba... Fakat o da giderek çekiliyor dünyamızdan. Bu mevsimde bembeyaz olması gereken yamaçlar hâlâ kahverengi...Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar (03.05.2024)
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)