HAŞMET BABAOĞLU

Zaman akıp geçerken: Kaptırdık, toparlanamıyoruz...

Meselelerimiz olmalıydı, konularımız değil... Fikirlerimiz olmalıydı, peşin yargılarımız değil... En önemlisi, bir araya geldiğimiz insanlarla muhabbetimiz (sevgi ile sohbet) olmalıydı, dedikodularımız değil... Ama kaptırdık kendimizi, toparlanamıyoruz! Meselelerin, fikirlerin, muhabbetin artık sadece adları var. Sosyal medyayı da bu halimize uydurduk, sonra da ondan şikayet ediyoruz.

***

Doktor Faustus'un ruhunu iblise satışını Goethe'den çok önce piyesleştiren Christophe Marlowe'dur. ( Bazıları Shakespeare'in gerçekte Marlowe olduğunu iddia eder.) Olay şudur: İblis, Doktor'a cazip bir teklifle gelir. Yirmi dört yıl boyunca sınırsız keyif ve güç... Karşılığında, yirmi dört yıl sonunda Doktor Faustus ruhunu İblis'in kollarına teslim edecek, "sonsuz işkence"ye razı olacaktır. Anlaşma özgür bir kontrata dayanacaktır. Doktor, teklifi kabul eder, yirmi dört yıllık mutluluk onun için yetip de artacaktır. Yani ne olur? İşte tam o noktaya dikkat etmeyiz. Basit bir alışveriş gibi bakarız bu duruma. Oysa Doktor basbayağı BORÇLANMIŞTIR. Hem de İblis'e. Yıllar geçip de vakit yaklaştıkça saatin tik takları onu huzursuz etmeye yeter. Piyesi izler veya okurken alttan alta hissederiz ki, borçlanmak aslında yeryüzünde cehennemdir. (Bütün bunları anlattığım YouTube videom nasıl tatsız bulunduysa artık, takipçilerim özellikle izlemekten kaçındılar. Onları anlıyorum.)

***

Piyasa ekonomisi eşittir borçlanma/ borçlandırma... Kâr eşittir borç sarmalı... Marlowe, Dr. Faustus'u 16. Yüzyıl İngiltere'sinde yazar. Yani tam da takas değerinin piyasa değerine dönüştüğü, modern piyasaların oluşmasının ilk adımının atıldığı çağda.. Yanıs Varoufakis "Kızımla Ekonomi Sohbetleri/ Kapitalizmin Kısa Tarihi" adlı kitabında ne güzel anlatır bu hikayeyi...

***

Kadıköy Bahariye'deki Rulo'yu seviyorum. Yirmi küsur vejetaryen lezzet ve hepsi dürümlük... Fiyat politikaları da gençlerin harçlık ve burs bütçesine uygun. Son seferinde nohut ve soslu patatesi tercih ettim. Gençlerin tabaklarına baktım, falafel akımının bizde de bayağı tuttuğunu anladım.

***

Şarkı formunda müzik dinlemekten uzak duruyorum son zamanlarda. Hatta bunun müzik olmadığını düşünüyorum. Fakat belirteyim; ben de Melika Şahin şarkılarına kayıtsız kalamıyorum.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.