HAŞMET BABAOĞLU

Zaman akıp geçerken: Eller anlatır!

Gözler her şeyi anlatır derler ya, geçiniz... Anlatıp anlatmadıkları bir yana, gözlerin ne anlattığına bakabilenler, bakıp da görebilenler var mı? Kaç kişiler?.. Üstelik gözlerin fena yanılttığına çok tanık olmulumdur. Oysa eller, sandığımızdan daha çok şey anlatır. Kelimelerin taşıyamadığı yükü çoğu zaman ellerimiz sırtlanır. Nitekim Michael Corballis'in doğuştan körler üzerinde yaptığı çalışmalar da bunu ortaya koymuştu. Araştırmayı anlatmaya kalksam bu köşenin boyutları yetmez. Ama şu kadarını söyleyeyim; konuşurken hareket eden ellerimiz bir iletişim zorlanmasına tekabül etmiyor. Sözün bastonu veya artığı değiller. Ayrı birer cümle hepsi. (Eskiden ilkokul öğretmenleri ellerini kollarını oynatarak konuşan öğrencilerin "davranış" notunu düşürürlerdi. Umarım bu yanlıştan şimdi dönülmüştür.)
***
Bir de şu söz var: "Ben adamı gözünden tanırım." Neresinden tanıdığımızı iddia edersek edelim, fena halde yanılıyor olabiliriz. Peki nasıl tanırız?
Aklıma J.J.Rousseau'nun şu acımasız cümleleri geliyor şimdi, mealen aktarıyorum: "Mecburiyetlerin baskısı altında bir toplum. İnsanlar belli durumlar karşısında hep aynı tepkileri gösteriyor. Bu yüzden karşımızdakinin nasıl bir insan olduğunu bilemeyiz. Dostumuzu tanımak için büyük olayları, dönüşüm anlarını beklememiz gerekecek. O zaman da iş işten geçmiş olacak. Çünkü onu tanımak zaten özellikle bu anlar için gerekliydi."
***
Vay canına! 60 yıl önce ilk çıkışını yapmış ve popüler kültüre damgasını vurmuş bir diziyi; "Twilight Zone/ Alacakaranlık Kuşağı"nı dirilttiler... Biz bu kült diziyle 80'li yıllarda tanışmıştık. Birkaç kuşağa damgasını vurmuştu. Her bölüm içine yavaşça düşüverdiğimiz gizemli bir kuyu gibiydi.
2019 versiyonunun ilk bölümünü Digitürk'te izledim. Demode gelir diye düşünenleri anlarım ama hiç fena değildi.
***
Eylül, İstanbul'da resim, heykel ve kavramsal sanatta patlama demek. Yeni galeriler, sergiler, fuarlar açılıyor. Güzel. Bunun arkasına "heyecan verici" deyimini de ekleyecektim ama birkaç yıldır o heyecanı duymuyorum. Manifestolar sanatın önüne geçti, üstelik garip bir taklitçilik herkesi esir almış durumda. Yine de gitmeli. Instagram'cı kalabalığının arasından sıyrılıp iyi eserlerin tadını çıkartmalı derim.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.