Hayat... Gelip geçerken-2
"Fotoğrafın sanat olduğuna inanmıyorum.
Hiçbir şey olmayan kendilerini fotoğraf ile sanatçı kılıyorlar. Ama aslında fotoğrafçı bile değiller. Ha burnunu çekmiş, ha kuyudan su çekmiş, ha fotoğraf çekmiş, aynı şey. Onlar neyi çektiklerini bilmiyorlar.
Çeke çeke ıstırap çekiyorlar." (Hülya Küpçüoğlu röportajından)
Yıllar boyu çevresini sarmış solcu kisveli tüccarları ve ecnebi ruhlu "sanatçı" tayfasını bir çırpıda sırtından atıverdi.
Halkçı değildi, düpedüz halktandı çünkü.
Tam karşıda sıvası çekilmemiş bir inşaat mı yükselmiş? Hemen biraz ilerdeki çöp konteynırı haftalardır boşaltılmamış mı? Onları "kadraj"ın dışında bırakıyoruz.
Hah, şimdi işler yolunda! Kadraj gitgide daralıyor ama idare ettiği kadar!
Şimdilik hava direniyor. Hava hâlâ orman kokuyor. Birbirimize "hava tertemiz, ne güzel değil mi?" diye soruyor ve başlarımızla onaylıyoruz.
Hanımlar yemeğin yapılışını tatlı tatlı anlatırken erkekler arasında yüz yüze baksak, asla söyleyemeyecekleri lafları art arda saydıranlar, "adını bilmediği yemeği yazan hıyar" diyenler, "ağzıma bir tane çarpılması" gerektiğini yazanlar oldu. "Hop, yavaş!
Biraz nezaket..." denilince, "bunun neresi kabalık" diyerek üste çıkmalar, vd. Bu arada, aklım hâlâ salaş bir yerde yediğim leziz nohutlu dürümde!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Hamburger (05.05.2024)
- Haftanın notları: Budur! (04.05.2024)
- Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar (03.05.2024)
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)