HAŞMET BABAOĞLU

Sürekli tezgâha geliyoruz

Daha ağustos başında yazdım...
Yerel yönetimlere ve güvenlikçi kullanan kurumlara "dikkat edin, sakin olun, tezgâha gelmeyin" diye seslendim...
Seyyar satıcılarla zabıtalar ve sıradan insanlarla güvenlikçiler arasında aylardır garip itişmelerin yaşanmasına dikkat çektim...
Kriptoların kontrolündeki "toplumsal hoşnutsuzluğu artırma teknikleri"nin ekmeğine yağ sürmeyin diye uyardım.
Tunus'ta Arap Baharı hareketlerini tetikleyen seyyar satıcı Bouazizi'nin kendini yakması olayının arkasındaki karanlığı hatırlattım...
Dinleyen kim?
Yok!
Bayrama da caddede ıhlamurlarını sattığı tezgâh zabıtalar tarafından elinden alınınca kendini yerden yere atan 80 yaşında bir adamcağızın görüntülerini izleyerek girdik.
***
Tablo net.
Yerel yönetimler Ankara'ya hoş görünme noktasına öyle odaklanmışlar ki, yarın öbür gün başlarını derde sokacak konularda "incelik" göstermek akıllarına bile gelmiyor.
Üstelik siyaset ve yerel yönetim çevrelerinde o tuhaf ve demode önyargı hâkimiyetini sürdürüyor...
Neymiş? "Sosyal medyayı ve orada kopan fırtınaları çok da önemsememek gerekir"miş!
Peki neyi önemseyelim?
Madem öyle, niye sosyal medyaya "bu kebapçıyı açtık, şu buzdolapçıya bayram ziyareti yaptık" fotoğraflarınızı koyup duruyorsunuz?
***

Dışarıda hazırlanıp üzerinde "çalışılmış hareketler"le karşı karşıyayız.
İzmir Marşı'nı politik hamle haline getirmekle başlayıp FETÖ'yü unutturacak kadar sıcak gündem haline getirilen ilahiyat tartışmalarıyla süren ve zaman zaman magazinin de kullanıldığı bir strateji izleniyor.
Belli ki toplumun düğüm noktalarını gevşetmeyi, uyumsuzlukları artırmayı ve dikkatleri dağıtmayı hedefliyorlar.
Peki bütün bunları hakikaten ciddiye alıp karşı strateji geliştirmeyi düşünen var mı?
Yoksa koyverelim gitsin mi?

*************************

Ukrayna maçı...

Futbol yorumlamayı bırakalı çok zaman oldu, malum.
Fakat serde gazetecilik var ya, ister istemez gelişmeleri takip ediyorum.
Milli maçı da izledim.
Şimdi "o futbolcu değil de bu futbolcu oynasaydı" tartışmalarına bakıp şaşırıyorum.
Kim oynasa fark etmezdi.
Kafalar orada değildi çünkü.
Bunu anlamak için iki futbolcumuzun dip dibe aynı anda taç atışı yapıp iki topu oyuna sokuşuna bakmak bile yeter.
Bitmişiz!
Bunun nedenini araştırmayacaksak, onca yorum, onca laf boşuna...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.