Baykal’ın tapusu!
Kapalı kapılar ardında üç beş partiliyi toplar ve onlara "halk" muamelesi yaparsın...
Zeytinburnu'nda partisinin düzenlediği toplantıda Deniz Baykal da "buraya partili olarak gelmedim" deyip lütfetmiş: "Karşımdaki herkesi siyasi kimliğini düşünmeden benimle eşit konumda düşünüyorum."
Tabii dinleyenlerini uyarmayı da ihmal etmemiş: "Bu sefer vereceğiniz oy çok kıymetli, sakın ha tapuyu kaptırmayın!"
Haksız sayılmaz! Yıllarca devletin, memleketin tapu sahibiydiler.
Onca seçim yenilgisine rağmen tapu hep bürokratik oligarşinin elinde kaldı; yani "devletçi-seçkinler" durumlarını korudular.
Baykal yeni anayasanın bu antidemokratik katakulliye son vereceğini biliyor ve o yüzden telaş ediyor.
Şimdi AK Parti meclis grubu bir açıklama yapsa iyi olur diyeceğim ama...
Ciddiye almaya değmez, diye karşı çıkacaksınız.
Eh, o da doğru!
Nihayetinde başına örülen kaset çorabını hakkıyla ele alamamış...
Partisinin bu kumpasa kurban edilmesine boyun eğmiş...
Onu da geçtim, daha geçen kasımda CNNTürk'teki röportajda "darbe girişiminde Gülen'in rolüne çok şaşırdığını" ifade etmiş bir siyasetçiden konuşuyoruz.
RUSYA'DAN İDEOLOJİK HAMLE!
Bilmem farkında mısınız?
Münih Konferansı'nda Rusya ideolojik bir hamle yaparak kavgada elini artırdı.
Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov'un "Batı-sonrası yeni dünya düzeni ihtiyacı ve yeni demokrasi"den söz etmesi hafife alınacak bir çıkış değil.
Öyle ki, iş "küreselciler sıkıştırıyor, Putin direniyor" noktasından ve "Rusya'nın stratejik çıkarları" paradigmasından ileriye taşınıverdi.
Belli ki Putin ve kurmayları epeydir bu hamle için çalışıyorlarmış.
Unutmamalı...
Tam da "küreselci ordu" NATO'nun Rusya'yı tehdit ediyormuş gibi yapıp aslında AB üzerinde baskı kurduğu bir dönemde Lavrov işaret fişeğini yaktı.
Böylece globalizmden çeken ve ulusal egemenliğini korumakta zorlanan ülkeler için sempatik bir kavram ortaya çıktı: "Post-West."
Önümüzdeki dönemde çok tartışırız.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)
- Geçiştirilen geçmiş ve gelecek (19.04.2024)