HAŞMET BABAOĞLU

Kar

Kar sadece dışarıda mı? Hayır!
Sosyal medya da bembeyaz...
Karla birlikte kar fotoğrafları da yağıyor hayatımıza.
Instagram'a bakıyorum.
Kara ve üzerimizdeki etkisine dair birbirinden güzel sözler not ediliyor.
Herkes iyilik, merhamet ve neşeyle dolu sanki.
İbrahim Tenekeci'yi hatırlıyorum; bir vakitte "kar temiz kalp gibi, her yeri bembeyaz yapıyor" diye yazmıştı.
Ama biliyorum ki, o cıvıltılı ruh hali bugün yara alacak.
Kaçışı yok!
Kar hafta içinde yağışını sürdürdükçe "beyaz rüya" yerini sıkıntılara, sızlanmalara bırakacak.
Bütün varlığımızla mahkûmu olduğumuz "iş ve şehir hayatı" gerçeği bir tokat gibi yüzümüze çarpacak.
Güçlü kar yağışlarının metropolde yaşayanlar için ibretle dolu olduğunu söyleyip durmam boşuna değil.
Mesele yolları tuzlayıp tuzlamadığımız meselesinden çok daha büyük, çok daha derin.
Modern insanın ayakta kalması "uyum" üzerine değil, tabiatla mücadele, çekişme, itişme ve bastırma üzerine kurulu.
Hatta nasıl ölüm yokmuş gibi yaşamaya çalışıyorsak, düzenimizi de tabiat yokmuş gibi kuruyoruz.
Bir afet hepimizi sarsıncaya kadar tabiat bizim için ekrandaki belgesellerden ve seyahat manzaralarından ibaret kalıyor.
İşte tam da bu yüzden...
O beyaz örtüyü çok sevip saygı duymalıyız.
Çünkü teknoloji, gelişme, uygarlık gibi burnu büyük olgulara bu kadar sakin, bu kadar tatlı tatlı haddini bildiren başka tabiat olayı yok!
IRAK ABD'YE, SURİYE RUSYA'YA MI?
Irak'la anlaşma yapıp Başika'dan askeri gücümüzü çekiyorsak...
Oturup en baştan bir muhasebe yapmak gerekir.
Cevap bekleyen sorular var.
Daha düne kadar gücünü ve etkisini hafife aldığımız Irak hükümeti Başika'dan çekilmemiz karşılığında verdiği sözleri tutabilecek mi?
Bütün dünyayı iki ay oyalayıp uyuttuktan sonra bir kararnameyle Haşdi Şabi milislerini resmi ordusuna katıveren Irak yönetimine güvenilebilir mi?
Ayrıca bölgeye çok daha yukarıdan bakıp yeni bir değerlendirme yapmak gerekiyor.
ABD ve küresel güçler için esas çıkar ve ilgi odağı en başından beri Irak'tır; Irak coğrafyasıdır.
İki binlerin başında onca yalan dolanla yapılan işler gelip geçici bir planın parçası değildi elbette.
O halde şimdi ne oluyor?
Belki şöyle sorulabilir...
Yoksa küresel çete doğal kaynaklar bakımından zayıf ve iç savaş sonrası jeopolitik gücü darmadağın olan Suriye'nin üzerindeki fiili egemenliği Rusya'ya bırakıp Irak için nihai hamlesini yapmaya mı hazırlanıyor?
Bu denklemde biz neredeyiz?
"Sen El Bab'a bak!" deyip Musul ve Kerkük'ü unutmamızı isteyebilirler mi?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.