HAŞMET BABAOĞLU

Dik duracak direneceğiz

Avrupa ve Nato'nun sırıtkan yalanlarından soyunup apaçık biçimde üzerimize geldiği günlerdeyiz.
Teröristle ve darbeciyle kol kolalar.
Müttefikimiz gibi değil, gardiyanımız gibi konuşmaktan çekinmiyorlar.
O halde biz niye kendimizi aldatmayı sürdürelim?
Hiç lafı dolaştırmaya gerek yok, tablo açık...
Uysal bir Türkiye istiyorlar.
Her koşulda Batı'nın, AB'nin, NATO'nun sessiz hizmetçisi, uslu destekçisi olan bir Türkiye istiyorlar.
Parçalanmayı kabullenip içine sindirecek; hem fiziken hem de ruhen büzüşmüş bir Türkiye istiyorlar.
Üretmeyen, büyümeyen bir Türkiye...
Alıp satarak idare eden ve alınıp satılan bir Türkiye...
Koşullara başkaldırmayan, koşullara uyan ve uydurulan bir Türkiye istiyorlar.
Aşikâr ki...
Onların 21. yüzyılda Türkiye için hayal ettikleriyle bizim "Yeni Türkiye"miz uyuşmuyor, uyuşmayacak.
Güçlü ve dünyada sözü geçen bir Türkiye bizim için proje, onlar için kâbus.
Bu yüzden Erdoğan'ı istemiyorlar.
Erdoğan'ın çevresinde birleşen bir Türkiye'ye tahammül edemiyorlar.
Bu dayanışmayı kırmak için yapmayacakları şey yok.
Nitekim sağda, solda; milliyetçilikte İslamcılıkta, her yerde, her kesimde, her siyasi çizgide kendilerine "ajanlar" arayıp buluyor ve Türkiye'nin artık açılan ve gerçekleri gören gözlerini kapatmak için her yolu deniyorlar, denemeye devam edecekler.
Dünya zor bir çağın eşiğinde...
İçinde yer aldığımız coğrafya ateşler içinde...
Yani artık "acaba"larla, "fakat"larla geçiştirilecek bir zamanda değiliz.
İşte ortada...
NATO komutanının darbeci subaylara sahip çıktığı; Avrupa Parlamentosu'nun başının her ağzını açışta Türkiye'ye hakaret ettiği, AB'nin resmi organlarının uzun saatler boyu İstanbul'daki terör saldırısını kınamaya bile yanaşmadığı bir ortama geldik, çattık!
Sert bir kapışma olacak, kesin!
Onlar pes edinceye, vazgeçinceye, kafalarını Türkiye duvarına çarpıp kendilerine gelinceye kadar dik duracak, direneceğiz.
SOSYAL MEDYA ALÇAKLARI...
Terörle yüzleştiğimiz günler sosyal medya gerçekten çıldırtıcı bir hale geliyor.
Beyni çürümüş bir yazar çizer ve medyacı tayfa var ki, tam öyle günlerde ortaya çıkıp toplumun sinir uçlarına basıyor. Kimsenin gözlerine bakarak söyleyemeyecekleri şeyleri orada sere serpe yazıyorlar.
Kızıyoruz. Öfkeleniyoruz haklı olarak.
Fakat şu da var: Böyle böyle onların aynasında "içimizdeki kolonyalizm" gerçeğiyle yüzleşiyoruz.
İnsana, ülkeye, yediğine içtiğine, ahlaka, merhamete nasıl da "ecnebi"ler!
Taktıkları "kültür" maskesi içlerindeki alçaklığı artık gizleyemiyor.
Bu da bir kazanç sayılmalı. Aldatmaca bitti!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.