Yeniden 90’lı yılların yerli hayalcileri!
Tanklı tüfekli olanları böyledir.
Birkaç haftada hedefine ulaşanlar vardır.
Büyük ekonomik krizler ve ardından gelen siyasal değişimler böyledir.
Tam olarak gerçekleşmesi birkaç ayı bulur.
Mesela Orgeneral Çevik Bir'in ve dönemin medyasının "postmodern darbe" olarak nitelediği 28 Şubat böyle olmuştur.
Bir de upuzun darbe süreçlerinden söz etmek gerekir.
Ağır ağır toplumun hücrelerine kadar zehrini yayan ve yıllarca süren bir darbe türünden...
90'lı yıllar böyledir.
Keşke o günleri yaşayan kesimler üşenmeyip günümüzün gençlerine o yılların siyasal/sosyal atmosferini anlatsalar...
Güzel şey tabii, "o zamanlar tetris oynardık, Süper Baba izlerdik" diye nostaljiye dalmak...
Fakat mafyanın devletleşmesi/ devletin mafyalaşması meselesini, bitmez tükenmez koalisyonları, art arda gelen suikastları, yıkıcı ekonomik krizleri ve bütün bunlar yokmuş gibi bütün ülkenin magazin medyasına kilitlenmesini unutmak olur mu hiç!
Unutursak, bugünü anlayamayız.
Unutursak, o yılları hortlatma çabalarına karşı tedbirli olamayız.
Soru açık...
17/25 ve 15 darbe girişimlerinden yenik çıkan Türkiye ve Erdoğan düşmanları şimdi 90'lı yıllar modeline geri dönmeyi mi hayal ediyor?
Bunun üzerinde durmalı ve şu noktayı da unutmamalı...
Türkiye geçen yüzyılın sonunda sürekli "hükümet aramış"tır ve bu arayışı hiçbir koalisyon tatmin etmemiştir.
Peki bu durum kimin işine yaramıştır?
İşin püf noktası odur.
Bir... Siyaset boşluk kabul etmez. Sivil siyasetçilerin yol açtığı boşluğu askerler ve bürokrasi doldurmuştur.
İki... Büyük sermaye kendi medyasının da gücüyle siyasete doğrudan yön verir hale gelmiştir.
Şimdi yeniden o günlere dönmenin hayalini kuranlar varsa, bu nedenledir.
Bir de ipucu...
7 Haziran seçimlerinin koalisyoncu/ uzlaşmacı ekiplerine bakın.
Çünkü "yeniden 90'lı yıllar"ın yerli hayalcileri ve inşacıları onların arasındadır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Eğitime dair tarihsel ve güncel masallar (03.05.2024)
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)