Hay sizin genetiğinize!
Orta yaşlı hanım tansiyonuna bakan hemşireye "çaresinden vaz geçtim, kim bilir ne zaman hastalığın sebebini bulacaklar?" diyor.
Hiç şüphem yok...
Karşısındaki bir sağlık görevlisi değil de, sabah kahvesine gelmiş komşusu olsaydı, duraksamadan "stresten şekerim, stresten!" diye cevaplardı.
Fakat hemşire üzerine düşeni yaptığını düşünerek hafifçe yüzünü buruşturup sesini kısarak "genetik aslında ama kimse açıkça söylemeye yanaşmıyor" diyor.
Bu konuşmayı işitince geçenlerde bir kafede tanık olduğum sahneyi hatırlıyorum.
Genç kız karşısında hergele bir gülümsemeyle oturan delikanlıya birden sesini yükselterek "Gördün işte, hiçbir şeyimiz uyuşmuyor... neden peşimi bırakmıyorsun?" diye sormuştu da delikanlı cevabını yapıştırmıştı: "seni sevmek genetiğimde var!"
Sadece sıradan insanlar değil...
Evrimsel biyolojinin ve günümüz ateizminin pek ünlü ismi Richard Dawkins de genlerden söz ederken yukarıda anlattığım delikanlıyla aynı zihinsel kurguyu harekete geçiriyor.
Genetik deyince akan sular duruyor.
Biyoloji sosyolojiyi dövüyor.
Ama esas mesele şu ki...
Bu tavır büyük insanlık geleneklerinin ve elbette vahyin de açıkça ifade ettiği toplumsal değişim iradesini hiç çaktırmadan görüş alanının dışına atıyor.
Mesela 2017 baharında Fransa'nın Cumhurbaşkanı olacağı tahmin edilen Ulusal Cephe'nin lideri, aşırı sağcı Marine Le Pen'in konuşmalarına göz atsak karşılaşacağımız şey şu: "Bizim değerlerimiz" diyor Marine Le Pen; "DNA'mızın ayrılmaz parçasıdır."
Avrupa ve Avrupa demokrasisini kastediyor.
Üstelik mecaz falan da yapmıyor. Basbayağı önce Fransa'nın, sonra genel olarak Batı'nın genetik üstünlüğüne inanıyor.
Niye bunu anlatıyorum?..
Bizi nasıl bir heyulanın beklemekte olduğunu anlayalım diye...
Çünkü "küreselci liberal çete" sandık yoluyla geri çekilmeye zorlanıyor diye havaya girdik. Onların yerine gelecek olanların özellikle Müslümanlar için bir kâbusa dönüşebileceğini bilmemiz gerekiyor.
Yine yerim bitti.
Artık başka bir yazıda...
Gen diye diye bize yutturulan "Rockefeller Rockefeller olmaya; beyazlar egemen olmaya doğuştan yazgılıdır" ideolojisini konuşmaya devam ederiz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Geçen yüzyıla bakmak... Ama nasıl? (02.05.2024)
- Çocuklar bizden ne öğreniyor? (30.04.2024)
- Soykırımı değil, kendi baş ağrılarını durdurmak istiyorlar (29.04.2024)
- Güllerin içinden geçmeyen yollar (28.04.2024)
- Haftanın Notları: Uygarlığın köpek dişleri (27.04.2024)
- İktisat değil, insan... (26.04.2024)
- Ana muhalefet için gelecek nasıl gelecek? (25.04.2024)
- Bu ‘ego’larla nereye? (23.04.2024)
- Aynada kendimize bakmaya sıra gelecek mi? (22.04.2024)
- Geçiştirilen geçmiş ve gelecek (19.04.2024)